Jüpiter Neptün Kavuşumu: Geçmişin travması geleceğin tılsımı
Jüpiter ve Neptün ortalama 13 senede bir aynı burçta ve derecede bir araya gelirler. En son 2009 yılında kova burcunda Jüpiter Neptün kavuşum açısı gerçekleşmişti. Fakat aynı burçta kavuşum gerçekleştirmeleri 150 seneden fazla zaman alır. Örneğin bu iki gezegenin şimdi olduğu gibi en son balık burcunda birleştikleri yıl 1856 senesidir. Bir sonraki Balık buluşması ise 2188 yılında gerçekleşecek.
Aslında Jüpiter geçen sene balık burcuna ilerlediğinden beri bu enerjiyi hayatınızda hissediyor olabilirsiniz. Jüpiter ve Neptün aylardır birlikte hareket ediyorlar ve yılın geri kalanında da kavuşum açısı etkisini sürdürecek. 12 Nisan Jüpiter ve Neptün kavuşumunun zirve noktasına, transitin en güçlü olduğu aşamaya işaret ediyor.
Jüpiter ve Neptün birleşiminin Kolektif Etkisi
Jüpiter Neptün kavuşumu bize müşterek bir hikayenin parçası olduğumuzu hatırlatan bir enerji ortaya çıkarır. Sanatsal yönden devrimsel gelişmeler yaşanabilir. Sanat, sosyal ve siyasi alanlarda bir kez daha etkili ve önemli bir ifade aracına dönüşebilir.
Jüpiter Neptün kavuşumuyla müzik endüstrisi gelişir. Yeni türler yeni yetenekler dünya gündemine şekil verebilir. Amerikan müziğinin yani Blues’in doğumu Jüpiter ve Neptün’ün balık burcundaki kavuşumuna denk gelir. Blues, müzikte bir devrimdir aynı zamanda R&B ve hip-hop akımlarının öncüsüdür. Irkçılığa ve polis vahşetine karşı verilen sosyal ve politik bir tepkidir.
Medya, yayıncılık, film endüstrisi gibi alanlarda popüler kültürü şekillendirecek, sosyal yüzleşmeleri konu alan yapımlar beklenebilir. Filmlerde ve televizyonda tarihi konu alan, uzaylılar hakkında ya da daha çok distopik temaların işlendiği ürünlerde artış olabilir. Mitolojik söylenceler yeniden yorumlanabilir. Ölümden sonraki yaşam ve reenkarnasyon konusunda çalışmalar, araştırmalar, teoriler artabilir.
Jüpiter ve Neptün birleşimi deyince aklıma toplumsal bir tufan geliyor. Aynı zamanda büyük bir göç ya da büyük bir kaçış duygusu çağrışımı yapıyor. Bu iki gezegenin birleşimi tarikatlar konusunu da gündeme getirebilir. Tarikatlar ve dini kurumlarla ilgili skandallar, tarikatlar arasında sözümona savaşlar beklenebilir.
Bir mucize mi yoksa bir facia mı olduğu aslında çok da net olmayan bu etki oluşurken okuduğum bir haber beni çok düşündürdü. Cambridge Üniversitesi’nde yapılan bir çalışmada 53 yaşındaki bir kadının hücreleri 23 yaşındaki bir kadınınkine eşdeğer bir şekilde gençleştirilmiş. Bu yöntemin tüm organlara da uygulanabileceği düşünülüyor. Güzel haber. Çünkü gençlik ve uzun yaşam vaat ediliyor. Fakat bu gelişmenin uygulanması toplumsal ya da sınıfsal bir kabusun da habercisi olabilir.
Kişisel Hayatlarımızda Jüpiter ve Neptün Kavuşumu
Jüpiter ve Neptün birleşimi rüyalardan, sembolizme mistik bir arayış, spiritüel bir yolculuktur. Başkalarının maddi ve manevi acılarına duyarlı olmayı, empati kurmayı kolaylaştırır. Yoğun ve güçlü bir hayal gücü verir.
Bu enerjiyi yaşam değiştiren bir yolculuk olarak düşünün. Fiziksel olarak bir yere gitmeseniz de, bilincinizde bir maceraya çıkarsınız. Büyüleyici tecrübeler bazen somut bazen de ruhsal olarak yaşamınızı doldurabilir. Fakat unutmayın, beklenen bir düşün gerçekleşmesi kadar her şeyin bir kabusa dönüşmesi de mümkün olabilir. Örneğin bir bağımlı ya da bir kumarbaz içinde bulunduğu iyi ruh haliyle farkında bile olmadan her şeyini yitirebilir. Zaten üçkağıtçı olan hayatının vurgunu yapacakken ifşa olabilir. Gerçek olamayacak kadar iyi görünen şeyleri mutlaka sorgulayın. Yalanlara değil, gerçeklere yatırım yapın.
İyileşmenin Arayışı
Jüpiter Neptün birleşiminin spiritüel mesajı yas aşaması ve ardından iyileşmenin arayışıdır.
Dünya - pandeminin de kaçınılmaz olarak hatırlattığı gibi, yitirdiği pek çok şeyin yasını tutuyor. Kişisel hayatlarımızda da bir yas, ayrılık duygusu ve dolayısıyla acı hissediyoruz. Ve iyileşmek istiyoruz, iyileşmenin çeşitli yöntemlerine başvuruyoruz. Artık bizi yoran, yokeden, tüketen eski alışkanlıklarımızdan kurtulmak, özgürleşmek ve yeni umutlara yer açmak istiyoruz. İşte Jüpiter Neptün kavuşumu da bu evreyi temsil ediyor; Kolektif ve kişisel kayıpların ve ayrılıkların yani yasın, son aşaması.
Yasını tutmak, yas sürecini tamamlamak, acıyı sahiplenmek ve hissedilen duyguların sorumluluğunu almak çok önemli. Neden bu kayıp sizi bu denli acıtıyor, bu acının ardında ne var? İyi olmayı ve iyi bir versiyonunuzu yaşamak istemez misiniz? Yeni şeylerin filizlenip büyümesi için doğru zemini bulmak gerek. Yeni duyguların tohumlarını ekmek için yaşamı sağlıklı bir toprak haline getirmek gerek.
Gerçeklikle bağınızı yitirmeyin rüyalara hayallere fazla dalmayın. Yaşamı bitmeyen bir tatil gibi algılayarak sorumluluklardan kaçmayın. Yoksa bir uçtan diğer uca savrulmaların sonu gelmez.
Son olarak…
Bu yıl kendi kişisel tarihinizin büyüsünü ve travmasını keşfetme zamanı gibi görünüyor. Bu anlamda kendinizi büyük bir ruhsal yolculuğa hazırlayın. Eğer geleceğe dair gerçekçi ve yeni umutlar istiyorsanız geçmişin hayaletleri ile göz göze gelmekten korkmayın.
Yaşamak zorunda kaldığınız bir yas duygusu varsa - ki bu bir ayrılık sebebi ile olabilir sevdiğiniz birini yitirmiş olabilirsiniz, büyük özlemler yaşıyor olabilirsiniz fakat yasınızı yaşayın ve melankoliye sığınarak acılarınızdan kaçmayın. Duygularınızı inkar etmeyin, kendinizi hasta etmeyin. Bastırılan, yokmuş gibi davranılan her duygu sahibine geri döner. Duygularınızla savaşmayın.
Kırılganlığınızdan utanmayın çünkü kırılganlık bizi insan yapan niteliğimizdir. Duygularınızla savaşmayın onları bastırmayın onları tanımaya çalışın ve elbette ifade etmekten kaçınmayın.
Ne kendinizi yetersiz ya da değersiz görün ne de kendinizi dışınızdakilerle karşılaştırarak, kendinizi üstün görerek bir balon gibi şişinin. Sevilmek için başarılı, üstün ya da mükemmel olmanıza gerek yok zaten bunların hepsi bir illüzyon. Kendinizi ancak sevginizi paylaştıkça sevebilirsiniz. Bastırsanız da göstermeseniz de içinizdeki sevgiyi yok edemezsiniz. İçimizde nasıl bir dünya varsa dışımızdaki dünyada öyledir. Biz eğer kendimizi kötü davranıyorsak dışımızdaki dünyada bize öyle davranıyor demektir. İçimizde ne varsa dışımızda da o vardır. Gökyüzü nasılsa, yeryüzü de öyledir.
Sevmediğimiz zaman, sevgiyi reddettiğimizde ya da sevmekten kaçındığımızda, temelde sevgiye olan açlığımızı beslemediğimizde bu durum her geçen an kendimizi yıkmamız anlamına gelir. Sevmek riskini almak elbette hayal kırıklığına uğramayı da kabul etmek demektir. Fakat sevgisizliğin bedeli ve cezası sevmekten çok daha ağır olur. Doğru şekilde sevmeyi öğrenmek için risk almamız ve başkalarına güvenmemiz şart. Yoksa kolayı, kestirme yolu seçmek zaten adı üstünde, çok kolay. Fakat bedelleri öyle ya da böyle, kaçınılmaz.
Bazen ufak ve önemsiz görünen şeyler hayatımızda son derece tetikleyici unsurlar haline gelirler. Bir ot koparırız ve bir bakarız ki bütün yeryüzü de onunla birlikte kopmuş gelmiş. Saçında ki bir beyaz teli koparırsın ve bir bakarsın ki bir günde bütün saçların beyazlamış. Ne kadar korkutucu olursa olsun, zararlı otları koparmaktan korkmayın. Artık kopardığınız yerden birlikte ne gelecekse gelsin. Korkularınızın kaynağı ile cesaretle yüzleşmeye çalışın böylece kötü talihi tersine çevirebilirsiniz.
Cesaret ve umutla...
YORUMLAR