İnce çizgi
Kaldığımız yerden devam. Nerede kaldığımızı hatırlamıyorum orası da ayrı sevgili okuyucum. Sevgili okuyucum diye hitap etmeyi seviyorum, böyle sempatik sevimli duruyor, ya da bana öyle geliyor. Neyse köşe benim olduğuna göre, okuyucumu sevdiğime göre sevgili okuyucum deme hakkını kendimde görüyorum.
Bir okuyucu dedim nelere bağladım. Geyiği bitmeyen biri oldum çıktım son zamanlarda. Haliyeti ruhiyem enfes derece tırtlamak üzere, tırtladı tırtlayacak. Böyle dokunsalar ağlayacak bebek gibi. Gerçi bebekler dokunmadan da ağlıyor, çocuğum yok ama gördüğüm bazı bebekler öyleydi. Yine yaptım genellememi. Neyse ne diyordum, kaldığım yerden devam edeyim ama nerede kaldığımı hatırlamıyorum, zira bu aralar çöllere düşmüş Mecnun gibiyim, hayır aşık değilim, hayır sarhoş da değilim, sadece unutkanım. Filden hallice hafızam bazı şeyleri – ki bunlar işle ilgili oluyor zaman zaman – unutuyor. Başka şeyleri unutmayı tercih ederim ama işte hayat, bazen insanın istediği gibi olmuyor. Buna da şükür diyelim.
Bu aralar sıklıkla çizgiler arasında gidip geliyorum. Hayatım bir istasyondan diğer istasyona kadar. Kadıköy’den biniyorum metroya, Uganda’da iniyorum, İstanbul’u düşünüyorum gözlerim kapalı. Sonra sarı çizgiyi geçmeyelim lütfen diye bir ses duyuyorum, hayat malum sarı çizgi diyip kenara çekiliyorum.
Hayat çizgilerden oluşuyor bence. Ölümle yaşam arasındaki çizgi, sevgiyle nefret arasındaki çizgi, banka sıralarındaki çizgi, hep bir çizgi. Bazen de kesişmeyen iki paralel çizgi ama en çok da cool olayım derken kıl olan çizgi. Evet evet coollukla kıllık arasında da çizgi var bence. Çok cool olayım derken rezili rüsva, şah olayım derken şahbaz olduğumuz çizgi.Son günlerde örnekleri arttığı için diyorum.
Şimdi cool kelimesinin anlamına bakalım, mesela ben küçükken cool’u duydukça işte böyle soğuk, serin bir şey sanardım ne alaka cool insan, cool durmak derdim, sonra büyüdükçe jetonlar yavaş yavaş düşmeye başlayınca, vay arkadaş demek ki cool buna, şuna denirmiş demeye başladım. Sonra zamanla bazı cool olanların yavaş yavaş kıl çizgisine girdiklerini gördüm, şunu dedim kendime şah olayım derken şahbaz olmak buymuş demek ki. Atalarım ne demişse doğru demiş.
Böyle bir şey var okuyucum, gerçekten ben gördüm de yazıyorum. Ufo gören masum köylü değilim belki ama cool olduğunu sanan çok kıl gördüm. Sarı çizginin ötesine geçip, hayat işte tuhaf bazen dedim kendi kendime.
Hayat bazen tuhaf okuyucum. Kediler, vapurlar, martılar, cool olayım derken kıl olanlar filan.
Ne demişti Albertçiğim itina ile yaşayın gitsin.
Yani özet geçeyim canlarım, cool görüneceğim diye çabalanırken bazen şahbaz, palyaço, şaşkaloz oluyoruz. Ya da deyimimle hayat bazen çok löy löy.
YORUMLAR