En son ne zaman ateş böceği sesi duydunuz?

Emek vermek, değer vermek, değer katmak… Bence bu kavramlar, hayatımızın özellikle ilerleyen dönemlerinde, harmanladığımız tecrübemiz ve uz görümüz ile hayat felsefemiz haline dönüşmeli.


Çalışan kadının dünyası zor bir dünya... Toplum da tüketim toplumu olunca ortaya şöyle bir manzara çıkıyor. Çalışıyorsunuz, üretiyorsunuz, emek veriyor, değer katıyorsunuz sonra bir bakıyorsunuz talep edilen simge haline gelmişsiniz. Herkes sizden sürekli farklı konularda, farklı projelerde, farklı etkinliklerde talepte bulunuyor. Siz sürekli emek verensiniz, araştıran, okuyan, öğrenen ve öğrendiklerini paylaşansınız… Kısaca değer veren ve değer katansınız.


Ben bir karar verdim…


Yılın altıncı ayını tamamladığımızda ben kendi adıma önemli bir karar verdim. Değer verdiklerimi ve değer gördüklerimi düşündüm. Sonra yazdım; aklıma gelen her şeyi yazdım. Ben bu yıl en çok nelere değer verdim, en çok emeği ne için harcadım, kimlere değer kattığımı düşünüyorum. Benim hayatımda en önemli ve değerli rolü oynayan baş aktör ve aktrisler kimler?


Hepsini yazdım ve defalarca okudum. Sonra temiz bir sayfa açtım ve bu sefer masanın diğer tarafından kendime doğru baktım. Bana kimler değer verdi, benim için bir emek harcayanlar kimler? Hayatıma bir şekilde değer katanları düşündüm ve kattıkları değerleri yazdım.


Sonra geçtim terazinin karşısına uzunca bir süre farklı ağırlıkları deneyerek tarttım. Sonra bir baktım ki benim terazim tek kefeli terazi imiş. Tek kefeli terazi değişmez bir duyarlılığa sahiptir; çok kullanışlıdır ve yanılmaz. Önemsediklerimi ve önemsendiklerimi de yazdım. Sonuç; fren yaptım ve durdum. Çevreme baktım, yazdıklarımı okudum ve ‘yola devam’ dedim. Terazi aynı terazi, değerlerim yani terazinin diğer ucundaki değişmez ağırlık aynı sadece kefenin üzerindeki ağırlıklar değişti.


Bizim için emek harcayan birileri var mı?


Geldiğim ve gittiğim yolda aracım aynı sadece yolcular değişti. Bu değişimi hepimiz yaşamalıyız. Bir noktada durup hayatımızda yer alanları gözden geçirmeliyiz. İşimizde, çevremizde, gittiğimiz bir kursta, yer aldığımız bir projede, arkadaş grubumuzda kimler var, biz bu topluluklara değer katarken, aynı şekilde değer görüyor muyuz? Bu topluluklarda bizim için emek harcayan birileri var mı?


Zaman hızla akıp gidiyor, bir önceki saniyeyi geri getirme şansımız yok. Bugünkü bilgi yarın ki eski bilgi oluyor. İş dünyasındaki yeni dinamikler artık aylık olarak açıklanıyor. Teknolojik gelişmeler, sosyal medya devrimi, tüketici trendleri, edebiyat dünyasındaki gelişmeler, politika, medya, ekonomi gündemi, sağlık reformları, moda ve daha pek çok konuda gün içerisinde pek çok bilgiyi yakalayıp öğrenebiliyor ya da farklı konularla vakit geçirirken faydalı olabilecek bilgileri kaçırabiliyoruz.


Bunu önlemenin yolu nedir?


Bunu önlemenin çok kolay bir yolu var. Çevremizi seçerken bir değer süzgecinden geçirelim. ‘Mış’ gibi yapan, egosunun altı boş olan, bilgisini güncellemeyen, sizin değer verdiğiniz bununla beraber size değer vermediğini pek çok kez hissettiğiniz kişileri o süzgeçten bir geçirin. Süzgecin üstünde kalan alçakgönüllü, gerçek yetkinliklere sahip, egolardan çok uzak, bize değer veren insanlar ile geleceğe bakalım. Ben yeni bir dünya istiyorum her anında beni bilgi ile paylaşım ile besleyen. Kısacık sohbetler de bile değer katarak yücelen.


Ben yeni bir dünya istiyorum vefanın hayatımıza tekrar girdiği, herkesin birbirine senin için ne yapabilirim dediği, çıkarların çatışmadığı, işyerlerinde anlamsız baskıların olmadığı… Şirketlerde değerlerin girişlerdeki süslü çerçevelerde sadece birer yazı olarak sizi karşılamadığı, her bir değerin canlanarak o çerçevelerden çıkıp can bulduğu, nefes aldığı bir dünya.


Hepimizin birbirimize değer kattığı, boşa harcanan zamanların geriye alındığı, bilgiye bilgi ile karşılık verildiği bir yenidünya istiyorum.


Bir yumurta, iki bilgi…

Konfüçyüs diyor ki; Bende bir yumurta var. Sende bir yumurta var. Eğer sen bana bir yumurta verirsen, ben sana bir yumurta verirsem, sende yine bir yumurta, bende de yine bir yumurta olur. Sende bir bilgi var. Bende bir bilgi var. Eğer ben sana bir bilgi verirsem, sen bana bir bilgi verirsen, sende iki bilgi, bende iki bilgi olur.


Hayatta mutlu olmak ve başarılı bir iş hayatı için emek harcamak lazım. Değerlerimizi muhafaza ederek, neye önem verdiğimizi bilerek seçimlerimizi tereddüt etmeden yapmamız gerekiyor. Kendimize karşı özenli olalım.


Değerli okuyucularım bu hafta haydi alın elinize değer süzgecinizi çevrenizde siz kimlere değer veriyor, değer katıyorsunuz? Size kimler değer veriyor, değer katıyor? Sohbetlerinizden yumurta ile mi bilgi ile mi ayrılıyorsunuz? Beş yıl sonrasını hayal edin hayal ettiğiniz o noktaya gelmek için bugünden itibaren hayatınızda hangi adımları atmalı, neleri değiştirmeli, neleri geliştirmelisiniz? Önce kendinizden başlayın sonra yakın çevrenize doğru yol alın.


Duygular restore edilir mi?

Bu koşuşturma içinde bizi biz yapan, yüreğimizin sesi olan ne ise onun peşinden gidelim; bu sene duygularımızı ve düşüncelerimizi restore edelim. Çok sevdiğim bir hikâyeyi sizlerle paylaşmak istiyorum.


Bir gün New-York'ta bir grup iş arkadaşı, yemek molasında dışarıya çıkar. Gruptan biri, Kızılderili’dir. Yolda yürürken insan kalabalığı, siren sesleri, yoldaki iş makinelerinin çıkardığı gürültü ve korna sesleri arasında ilerlerken, Kızılderili kulağına ağustos böceği sesinin geldiğini söyleyerek ağustos böceğini aramaya başlar. Arkadaşları, bu kadar gürültünün arasında bu sesi duyamayacağını, kendisinin öyle zannettiğini söyleyip yollarına devam eder.

Aralarından bir tanesi inanmasa da onunla aramaya devam eder. Kızılderili, yolun karşı tarafına doğru yürür, arkadaşı da onu takip eder. Binaların arasındaki bir tutam yeşilliğin arasında gerçekten bir ağustos böceği bulurlar.




Arkadaşı, Kızılderili’ye: "Senin insanüstü güçlerin var. Bu sesi nasıl duydun?" diye sorar.


Kızılderili ise; bu sesi duymak için insanüstü güçlere sahip olmaya gerek olmadığını söyleyerek, arkadaşına kendisini takip etmesini söyler.




Kaldırıma geçerler ve Kızılderili cebinden çıkardığı bozuk parayı kaldırımda yuvarlar.


Birçok insan, bozuk para sesini duyunca sesin geldiği tarafa bakarak, onun ceplerinden düşüp düşmediğini kontrol eder.




Kızılderili, arkadaşına dönerek:


“Önemli olan, nelere değer verdiğin ve neleri önemsediğindir. Her şeyi ona göre duyar, görür ve hissedersin.” der...






İçinizde ateş böceğinin sesini duyan var mı?

Sevgiyle ve çalışarak kalın…

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

Yazarın önceki yazıları

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.