Baykuşlar ve tavuklar
Hayatta hiçbir şeyden çekmedim uykudan çektim kadar. Yetişkin hayatımın büyük kısmında uyku kıtlığı çekerek yaşadım. Sabahlar hep büyük eziyetti. Üstelik gece ne kadar az uyursam uyuyayım, gündüz vaktim olsa bile hayatım boyunca bir kez bile gündüz uykusu uyuyamadım. Gece 3-4 saat bile uyusam tekrar uykuya dalmam için gece olması gerekir, sanki bedenim gün ışığı olduğu sürece uyuyamaya programlanmıştır ve aksi mümkün değildir. Kafası bir şey okurken önüne düşen insanlara hep hayret ederim. Ben bir yarım saat uyuyacağım deyip kafayı vurup küt diye uyuyanlara gıcık olurum.
Yine bir önceki gece çok az uyumuş olsam da akşam erken yatmak benim için sanki menüde yoktur. İdeal uyku saatim gece 2, ideal uyanma saatim sabah 10’dur. Geceleri kafam daha iyi çalışır. Daha yaratıcı olurum. Akşama yorgun girsem bile saatler ilerledikçe açılırım enerjim yükselir.
Uzun yıllar süründükten sonra tüm bu bilgileri bir araya getirmem için bundan yaklaşık 4-5 sene önce uyku uzmanı bir profesöre gitmem gerekti. Ben de herkes gibi 11’de uyumak 7’de uyanmak istiyordum. Bana bir form doldurttular, sonra adamcağız karşıma geçip yarı acıyarak gülmeye başladı. Klasik bir baykuş vakası dediğinde, sadece şaka yapıyor sanmıştım. Bilimsel bir tespitte bulunduğunu bilmiyordum. Toplumsal düzenin mağduru olduğunum devamında yaptığı açıklamalarla ortaya çıktı.
Her şeyde olduğu gibi insanların uyku ile ilişkisinde de genetik yatkınlık çok önemli rol oynuyormuş. Hem de ne rol! İnsanlar genetik yatkınlık açısından 3 gruba ayrılırmış; tavuklar, baykuşlar ve geri kalan büyük çoğunluk. Toplumun %15’i baykuş, %15’i tavukmuş. Bu şu anlama geliyor. Etrafımızdaki insanların %15’i için erken uyumak genetik olarak imkansız, yatkınlıkları geç uyumak yönünde olduğu için geç kalkmak eğiliminde oluyorlar. Ama tabii ki iş ve toplum düzeni buna izin vermediği için yaşamlarının büyük kısmını yetersiz uyuyarak geçiriyorlar. Üstelik kendi durumlarının farkında olmadıkları için bu durum son derece travmatize edici olabiliyor. Toplumun geneline bakıp kendi uyku paternlerini patolojik sanıyor, kendilerini erken saatlerde uyumaya zorluyorlar.
Tavuklar ise; tahmin edebileceğiniz üzere tam tersi bir eğilime sahipler. Tavuklar için akşam 10’dan sonra ayakta kalmak neredeyse imkansız. İş hayatı ve okul için ideal bir durumken, tavuklar da sosyal hayatta ve insan ilişkilerinde çok zorlanıyorlar.
Tabii bir de şanslı çoğunluk var. Bu iki gruba girmeyen insanlar uykuları geldikleri zaman uyuyan insanlar. Günün hangi saati olduğu bu insanlar için fark etmiyor. Yorgun değillerse gece ikiye kadar ayakta kalabiliyorlar, uykuya ihtiyaçları varsa akşam 9’da kafayı vurup uyuyabiliyorlar.
Uyku sorunun kaynağı ve çözümü ne yazık ki bulunmuş değil. Genetik ve fizyolojik faktörler kadar ruhsal faktörler de devrede olabiliyor. Yukarıda bahsettiğim sadece soruna neden olabilecek tek bir parametre. Ama dikkate almaya değer. Her hangi bir konuda kendimizi patolojize etmeden önce her zaman biraz da “normal” kabul edilenin normalliğinden şüphe etmek gerekiyor.
YORUMLAR