1 A

33 yıl önce bugün 1A’da okula başlamıştım. Kısmet... Benim de kızım oldu. Yolu da 1A’ya düşüverdi. Çocuk sahibi olmak yarı bilerek yarı bilmeden insanın kendi çocukluk hafızasını tozlu raflar arasından çıkartıp canlandırıyor.


Şimdi Ladin’i okula başlatırken bütün o anılar sanki tatları, kokular ve dokularıyla bugün gibi içime doluyor. Kalbim şimdi kızım için, kızımla birlikte pıtır pıtır heyecandan atıyor. “Öğlenci olmam, okula gitmek için öğlene kadar bekleyemem” diye tutturmuş, sabahçı olmuştum. Sonra elbette cahil okul düzeni öğrenme iştahımı bir hayli tırpanlamış, sevecen öğretmenim sayesinde yine de okulu sevmiştim.


Şimdi sıra Ladin’de. Okula gitmek için bekleyemiyor. Heyecandan kıpır kıpır. İnşallah eğitmek adına doğal öğrenme iştahını köreltmezler diyorum içimden. Ama en çok öğretmenini merak ediyoruz, o da ben de... Çünkü öğretmenin kalbi yumuşak, gözleri sevecense ilkokulda, bana göre gerisi teferruattır.


Ladin’e öğretmeninden dün mail geldi. Bir çıktısını alıp yatağına bıraktım. Babasından döndüğünde okuyacağım. Öğretmeni Ladin’e küçük bir oyun oynamış. Okula geldiğinde onu nasıl bulacağına dair ipuçları vermiş mektubunda. İpuçlarından en çok “Başımda; pembe renkli, minik çiçeklerden oluşan bir taç bulunacak” kısmına bayılacağına eminim.


“Ah” diyorum içimden, “minik kızım bakalım ilk gün neler yapacak”. Hemen kendi ilk günüm aklıma geliyor. Öğretmenim Refik Bey, “kim bir şiir okumak ya da bilmece sormak ister” demişti. 47 kişilik sınıfta bir tek ben parmak kaldırmıştım. Şiiri okumak için ayağa kalkınca da heyecandan unutmuş, bir hayli mahcup olmuştum. Refik Bey öyle müşfik bir adamdı ki beni “olur öyle şeyler” diye teselli edip cesaretimden dolayı kutlamıştı. Ne kadar büyürsem büyüyeyim, o günün benim dünyamda hep önemli bir yeri oldu. Şimdi dönüp hatırlayınca kendimi, okuyacağı şiiri unutan çocuk değil de 47 kişi içinden parmak kaldırmaya cesaret eden tek çocuk olarak hatırlamamı Refik Bey’e borçluyum.


İlkokulun ilk günü ve ilkokul öğretmeni işte bu denli önemli, bu denli tanımlayıcı olabiliyor. Şimdi ben de kızım için dua ediyorum. Onun da böyle becerikli, böyle iç görüyle destekleyecek öğretmenleri olsun.


Zil çaldı... 33 yıl sonra benim için okullar yeniden açılıyor. Okul alışverişi yapılacak. Ayakkabı alırken annemle benim didiştiğim gibi Ladin ile didişeceğiz. “Ben ayağın rahat etmez” diyeceğim, o en janjanlı ayakkabıyı almak isteyecek. Ben su geçiriyor mu diye bakacağım, o kenarında fiyonk olana göz dikecek. Hayat böyle böyle fiyonktan, su geçirmez olana doğru nasıl evrilmiş, şaşıp kalacağım.


Hadi bakalım Ladincim, saçlar örülsün formalar giyilsin. Bakalım bizi bu yeni dönemeçte neler bekliyor. Neredeyse senin kadar heyecanlıyım. İçimdeki şiir okumak isteyen çocuğa zor mukayyet oluyorum.



YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir harika bir annenin güzel endişeleri...başarılar diliyorum..
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.