Durmak yok evlenmeye devam!

Güneşli bir bahar günü. Yeşillikler içinde muhteşem bir bahçe... Güneş bu yıl ilk kez bizi ısıtıyor, ilk kez gözümüzü alıyor. Gökyüzü mavi.


Karşımda olup duranlara bakarken, “neden?” diye sormuyorum kendime. Halbuki hep sorarım. Bu sefer neden, biliyorum.


En yakın arkadaşlarımdan biri gelinliği içinde bize doğru yürüyor. 40 yaşında iki çocuk annesi. Kalbi küt küt atıyor. Belli...


Müstakbel kocası titreyen elini tutmuş. Mutlular. Karı koca olmaya doğru yürüyorlar. Bir adım bir adım daha. Nikah memuru bekliyor.


Gözlerimizin içi bir parlayıp bir doluyor. Boğazımızda hayırlı bir düğüm.


Neden? Niye sorayım? Görüyorum.


Ayşe ile Hakan’ın yanında iki çocuk bir tane genç adam var. Çocukları bunlar onların. Yeni aileleri. Defne ile Ege sevinçle annelerini gelin ediyor. Doğaç, babasının yanında gururla yürüyor. Nikah memuruna doğru, “evet” demek için birlikte yürüyorlar.






Mutluluk bir resim değil, bir his. İzin verirseniz hayat başka türlü resimler yapıyor. O resimler planladığınız gibi olmuyor. En güzel resimler bir hissin peşinden gittiğinizde ortaya çıkıyor.


Neden? O gün sormuyorum. Daha önce kim bilir kaç kez sormuşum. Kadınlar ve erkekler neden vazgeçmezler? Birlikte olmaktan. Doğası gereği acıdan uzaklaşmak isteyen insan, yaşamı boyunca onu en çok yoran, hırpalayan, acı veren şeyden neden vazgeçmez?


Şapkanızı önünüze koyun. Kendinizi bildiğinizden bu yana kadınlar ya da erkekler için harcadığınız zamanı, kalp yorgunluğunu, gözyaşını, kızgınlığı, kavgayı, anlaşmazlığı, hayal kırıklığını eteklerinizden dökün. Üstelik sadece birliktelikler sırasında olanları değil. Biriyle beraber olamadığınız zamanlardakileri de. Oralardaki yorgunlukları, yoksunlukları da. Sadece kendinizinkileri de değil. Anne babanızınkileri de. Onların arasında olan ya da olmayan şeylerin omuzlarınızdaki yüklerini de silkeleyip önünüze koyuverin. Ne yalnız kaldığınızda biten bir mesai bu ne de 30 senelik evli olduğunuzda. Üstelik nesiller boyu. Çağlar boyunca. Birbirinin ucuna bağlana bağlana.


Kadınlar ve erkekler neden vazgeçmezler? Birlikte olmaktan. El ele tutuşmaktan. Bir daha sevmekten. Bir daha sevmekten.


Sevgili doğa, denedik yanıldık olmadı. Pes ettik. Kediler köpekler gibi yapamadık. Üremek için bu kadar yorulmaktan bıktık. Tüp bebeğe geçtik. Hadi sen de yakamızı artık bırak. Yaşamsa bizden istediğin, bak yaşam artık orada laboratuvarda. Kadınlar ve erekler... Neden demezler?


Üremeyi başka teknolojilerle bir şekilde hallettik. Ama mesele orada kapanmıyor. Yakın olmak istiyoruz. Yakınlık kurmak. Her yaptığıyla her dediğiyle aksini iddia eden bir insan bile, her sabah bunun için uyanıyor. Birine olabildiğince yakın olmak için. O kadar yakın ki bir an seninle benim aramızdaki sınır silikleşip kalksın. Benim içim senin içine malum olsun. Böyle bir yakınlık bir insanın teni diğerine değmeden kurulamıyor. Yapacak bir şey yok. Bizi böyle kurup dünyaya bırakmışlar.


Neden? Sormayı bir türlü bırakamadığımız sorular... Çoğu zaman cevabı yok. Cevabı bulunamayacak sorulara yanıt aramak İnsan olmanın alameti farikası.


Yoga hocam Godfrey Devereux bana “You don’t have to know why” (Neden olduğunu bilmek zorunda değilsin) dediğinde çok şaşırmıştım. O güne kadar böyle bir seçeneğim olduğunu bilmiyordum. “Neden?” diye sormayı bırakmak benim için çok zor, çok korkutucu. Ortaya çıkacak yüksek miktarda boş zamanla ne yapacağımı hiç bilmiyorum.


Ama gene de şimdi burada Hakan’la Ayşe’nin kavuşan ellerine, birbirlerinin içine sımsıkı geçen parmaklarına bakarken neden diye sormak içimden gelmiyor. Sormaya ihtiyaç yok. Bahar güneşi ılık. Gözümüzde birer damla sevinç gözyaşı. Elimizdeki kadehleri bulutsuz gökyüzüne doğru kaldırıyoruz. Pes etmemeyi kutluyoruz. Bir daha bir daha sevmeyi. Resimlerin değil hislerin peşinden gitmeyi. Yaşam öyle istiyor. Yapacak bir şey yok. Birbirimize doğru akıp duruyoruz. Avucunu avucuna bıraktığın an yaşamın başlangıcı. Kolların ona dolanmazsa yeryüzünde hayat sürmüyor. Anlayamadığımız bir yazılıma her seferinde hevesle teslimiz.


Ne güzel...




Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.