-mış gibi yapıyorsun, yapma!

Eğer bazı insanlar 20 yaş diş ağrısı gibi içimize saplanıyorsa, bari bir isimleri olsun, bugün doğan kızların adı Külfet, erkeklerinki Safra. Alınganlık olmasın, dileyen değiştirebilir. Külfet Hanım’la Safra Bey’in hikayesi bu. İyi insanlar olacaklardı aslında; hiçbir kitap yazmadı günahların en büyüğünü işlediklerini. Keşke -mış gibi yapmasalardı.


Gayrı resmi bir gözlem benimki nihayetinde, canınızı sıkmak istemem ama, Külfet’le Safra’nın gece olunca saçları, gündüz olunca tırnakları uzuyor. Hayatın müfredatına göre, gülüyormuş, çalışıyormuş, dinliyormuş gibi yapıyorlar, en çok üzülüyormuş gibilerken göreceksiniz onları.


İşten atılan insanlar olacak. Külfet’le Safra için kaçırılmayacak bir an.


Safra her kovulanın yanına tek tek gidecek, listeden o çıkmadığı için ‘Ah be abi’ diyecek, zaten iki repliği var, öteki de ‘Ah be abi bi’ de bize sor gitmek mi zor kalmak mı?’ Halbuki yeni ev taksidine girdi, girip de çıkmadığı müdür odasında o taksidin hikayesi yatıyor zaten..


Göz kapaklarını kapatmış Safra, kafası hafif yana eğilmiş. Elleri cebinde. Tam ortada duruyor. Biraz bekliyor. Gömleğini çıkartmış dışarı, üstten bir düğmesi açmış, ikincisini de açsa üzüldüğüne inanırsın, ama bekleme açmaz, ikinci düğme onun iş güvenliği.


Bir iki kişi eksilirse yanaşacak yanına, boşalttığın çekmecelerin dibine. Arkandan gelecek, iki eliyle sırtına vuracak. Hatta ne kadar üzüldüğünü daha iyi anla diye bir elini sırtında bırakacak. Halbuki çekse kimse kimsenin eline pulbiber sürmez! Senden teselli bekler gibi bakacak, mecburen ‘Nasılsa görüşürüz daha, oturur içeriz, iki tek rakı bunun için icat olmamış mıydı?’ diyeceksin. ‘Ciğerimsin’ diye bir daha sarılacak. Tek eli yine sırtında. Safra’nın siyasi duruşu bu.


Külfet desen, o da üzgün, elleri belinde, aklı akşam 6.35’te kalkacak olan serviste, iki cümlede seni teselli edip görümcesiyle tencere almaya gidecek. Ucuza bulmuş da bir yerde, o hiç bilmezmiş böyle ucuzlukları filan, takip de etmezmiş, Allahtan görümcesinin kafası bu işlere çok çalışırmış. Ha, Allahtan diyorsun sen de.


Günlerdir sormamış, oğlan nasıl diyor, nasıl anlatcaksın bu iş durumunu, tam sen ağzını açacakken, ‘Allahtan’ diyor ‘ikinciyi yapmadın’. Haa, Allahtan diyorsun sen de. ‘Tamam seni arayacağım haftasonu aç ama şimdi senin başın kalabalık olur’ Tamam tamam diyeceksin, nasılsa aramayacak Külfet. O sana hani bakkalından aldığı şahane peynir var ya, onu da almayacak. Çünkü herkes kendi bakkalından alır peynirini. Herkesin bakkalı, ‘Ablacım yeni geldi bu teneke, sana bundan vereyim, tuzsuz bu, senin sevdiğin gibi tam’ der. Halbuki o teneke yeni gelmemiş olur. Zaten sen de peyniri tuzlu seviyorsundur. Aman dersin ya şimdi ne uğaraşacağım, ne peynir getirmedi diye Külfet’e kızacaksın, ne de şaşkın bakkala.


Sen işten atılacaksın. Ev sahibinin oğlu gelecek Almanya’dan. Sağanak yağarken, kulağından bluetooth’unu çıkarmadan işemeye gidemeyen Safra’yla, ucuzluktan o elbisenin sonuncusu alan, zaten hep büyük bedenin kaldığını gitsen de bulamayacağını anlatan Külfet’le bir ömür hiç geçmeyecek.


Nüfus müdürlüğü’ne gitsen, müdür bey tersler seni, Safra’yla Külfet diye isim olmaz der, nerden bilsin nüfus memuru yüzüne bakılmamış iki kelimenin hikayesini. Kahrolsun geride kalan tüm isimler!


YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.