Bu erkeği kim yarattı?

“Ben yedim, bu bana fazla, ister misin biraz?”


“Hangi masaya oturalım?”

“Sen hangisine istersen.”


“Nereye tatile gidelim?”

“Bilmem, aklından geçen bir yer var mı?”


“Akşama ne yemek istersin?”


“Sen bırak sofrayı ben toplarım.”


“Kahve yapayım mı?”


“Bir çay daha ister misin?”


“Nasıl istersin?”


“Nasıl seviyorsun?”



Peki ya sen nasıl istersin? Gerçekten tabağındaki o tatlı fazla geldiği için mi ucundan ona veriyorsun? Masayı niye sen tek başına topluyorsun, yorgun değil misin? İkinci, üçüncü, beşinci bardak çayı kendi dolduramaz mı? Ya akşama senin canının çektiği bir şey yok mu?


Neden hep onun neyi nasıl sevdiğini soruyorsun? Neden bütün hayatını onun istekleri şekillendiriyor? Neden kendini onu memnun etmeye adıyorsun? Onu mutlu etmek için neden kendini unutuyorsun?


Ortak hayat, paylaşmak demek. Seninki paylaşmak değil, kendini yok saymak.


O belki beklemiyor ya da bu kadarını beklemiyor, ama sen içindeki hizmetçiye mani olamıyorsun. Sen hizmet etmekten vazgeçmedikçe “onu mutlu etmek” görevin haline geliyor.


Evle iş, salonla mutfak, yatak odasıyla banyo arasında koşar adım gidip gelirken kendine soruyor musun aslında –senin– ne istediğini, neyi nasıl yapmayı sevdiğini? Sorsan cevap verebilir misin?


Hayatından kaç erkek gelip geçerse geçsin. İstersen her defasında farklı karakterlerde erkekler seç. Biri diğerine benzemesin. Aralarında dağlar kadar fark olsun. Bir süre sonra hepsini aynı noktaya getireceksin ve şikayet edeceksin.


“Bencil.”

“Hep benden gidiyor.”

“Benim ne istediğimin onun için hiçbir önemi yok.”

“Hep önce kendini düşünüyor.”

“Kendimi onun yanında çok değersiz hissediyorum.”

“İlk günlerde böyle değildi.”

“İlk günlerde bu kadar bencil değildi.”


Sence niye sonradan hepsi böyle oldu? Bütün benciller de sana mı denk geldi? Sende de hiç şans yok mu?


Konu aslında bir erkek değil ki, sensin. O erkek hayatından çıksa bir diğerine hizmet edeceksin, hayatında bir erkek olmasa bile mutlu etmek için birilerini arayacaksın.


Şanssız değilsin, sadece ne yaptığının farkında değilsin. Onu, onları bu hale getiren sensin ya da büyük ölçüde sensin. Bu gerçeği fark ettikten sonra muhtemelen kendine öfkeleneceksin, kendini suçlayacaksın, kendini döveceksin. Ve bunları yapman hiçbir şeyi değiştirmeyecek.


Önce kendine şefkatli ol. Önce kendini dinle. Önce kendini memnun et. Sen mutlu olmazsan kimseyi mutlu edemezsin. Kendine şefkat duymazsan nihai duygun öfke olur. Kendini sevmezsen üç vakte kadar yanındakinden de nefret edersin. Önce kendine hizmet etmezsen ömür boyu hizmetçilik edersin.


Değişmek mümkün. Değişmek istiyor musun, istemiyor musun, yeter ki sen buna karar var.





YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Sizin yazılarınızı maalesef yeni keşfettim. tek kelimeyle kadınları ve erkekleri çok iyi analiz ediyorsunuz. Yazılarınıza bayıldım. Farkındalığı arttıran yazılar. teşekkürler.
    CEVAPLA
  • Misafir Tıpkı eski ben, ama siz şimdi birde yeni beni görün:)
    CEVAPLA
  • Misafir Birçok kadinin yaptiklarini gü zel bir şekilde özet lemissiniz ,evet siz ödun verdikce karsidaki daha fazlasini bekler çünkü kizlar bazi ailede hizmetci gibi büyütülür
    CEVAPLA
  • Misafir Evet cok dogru.nedense hep kadin hizmet eder durumda hep memnun etmek zorunda.erkekler cok bencil yetistiriliyor malesef.
    CEVAPLA
  • Misafir suçlamadan sakince soralım kendimize.. güzel bir yazı emeğinize sağlık
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.