Ay, kan!
Ben küçükken, ailece televizyon izlenirken yetişkinlerin kanalı değiştirmesini ‘gerektiren’ bazı anlar vardı. Televizyonda birileri öpüşürse, soyunursa, ayıp şeyler hakkında konuşmaya başlarsa kanal değiştirilirdi. Sessizce.
Detaylı olarak hangi sahnelerin annem, babam ya da rahmetli dedem tarafından sansürlendiğini hatırlamasam da, görünce herkesin şöyle bir sıkıldığı o reklamı net hatırlıyorum. Pedlerin üzerine mavi sıvıların döküldüğü, kadınların ağızlarını aça aça güldüğü ve o mavi sıvıların çabucak emiliverdiği o reklamların neden ‘muzır neşriyat’ sayıldığını bir türlü anlayamadığımı da hatırlıyorum.
Tam şu anda, dünyadaki kadınların birçoğunun adet günü. Yaklaşık 334 milyon kadın, tam da bugün adet görüyor. O kadar kalabalıklar ki, sayıları Türkiye nüfusunun yaklaşık 4,5 katı ediyor. Beş ülke dolusu kadının eşzamanlı olarak yaşadığı doğal ve fizyolojik bir sürecin hala tabu sayılmasını bazen aklımız almıyor. Ama adet görmenin neden tabu sayıldığı, yaşayan her sağlıklı kadının her ay ‘başına gelen’ bir durumun hala neden bu kadar yadırgandığını şimdilik bir kenara bırakıp, mavi sıvılı ped reklamlarına geri dönelim.
‘Kan’ veya ‘kanama’, hele ki ‘adet kanı’ demeye zinhar dilimiz varmıyorken, reklamlarda da bu ‘özel’ günlerimizi rahatça, gülümseyerek, dilediğimiz beyaz pantolonu giyerek geçirmemizi sağlayan ürünleri gösterirken kullanılan materyaller de elbette bambaşka olmalıydı. Pedin üzerine bir fincan ‘gerçek kan’ dökerek “bakınız nasıl da emici” demeleri hoş olmayabilirdi, reklamcıları da şimdi dövmeyelim. Ama “hani bazen o şey oluyor ya, işte o şey olduğunda bizim ürünümüzü şe’yapabilirsiniz, en iyisi bu” diyen reklamlar küçüklüğümden beri aklıma takılmış işte.
İngiltere menşeli bir ped markası olan Bodyform, hazırladığı son reklam kampanyası ile bu gidişe büyükçe bir “HAYIR” deyivermiş bile. Kampanyanın sloganı dillere destan olası: “No blood can hold us back” - Kanamak bizi engelleyemez.
Düşüp dizini kanatsa da koşmaya devam eden bir koşucu, parmakları kanayarak dans etmeye devam eden bir balerin, kaşını yarıp mücadeleye devam eden bir futbol oyuncusu… Reklam filmi boyunca ‘malum’ kanı görmesek de, kadınların üzerinde bolca kan görüyoruz. Marka diyor ki, benim ürünümü kullanırsan kanama filan dinlemez işine gücüne bakarsın, ki bence reklamcılık açısından dahiyane bir anlam yaratılmış burada. Ama beni asıl heyecanlandıran kısım, bir ped reklamında mavi sıvıların değil de, gerçek, kırmızı, canlı canlı kanın gösterilmekten çekinilmemesiydi. ‘Kan’ kelimesinin bile daha önce herhangi bir menstrual ürün reklamında kullanıldığını zannetmiyorum.
Firma ayrıca, Red.fit adı altında bir kampanya da başlatarak kadınlara adet döngülerini takip ederek egzersiz ve beslenme programlarını nasıl iyileştirebileceklerine dair kapsamlı bir rehber sunmuş. Web sitelerinde aylık döngülerle ilgili detaylı bilgiler bulunuyor. Kanama-yumurtlama döngüsünün belirli zamanlarında ne tür egzersizlerin iyi geleceği, ağrıları azaltmanın yolları gibi her kadının hayatını kolaylaştıracak (ve bana kalırsa daha liselerde, ortaokullarda öğretilmesi gereken!) bilgiler yer alıyor. Doğru besinler ve yemek tarifleri de cabası.
Firmayla ve hazırlanan kampanyayla bir tür aşk yaşamaya başlayınca tabii eski vukuatlarını da araştırdım. Facebook’ta Bodyform’un sayfasına yorum yazan bir erkeğe cevap vermek için çektikleri video 6 milyona yakın izlenmiş. Ürünün sayfasına özetle “sizin reklamlarınızdaki kadınlar mutlu mesut bisiklete biniyor, dans ediyor filan, ben de hep yıllarca kadınlara özenirdim sizin yüzünüzden, neden benim de adet günlerim, ‘mavi sıvı’larım olmuyordu? Ama sonra büyüyünce ve bir kız arkadaşım olunca öğrendim ki işler öyle değilmiş, kız arkadaşım hiç de eğlenmiyor, ekstrem sporlar yapmıyordu, daha çok Exorcist’teki küçük kıza benziyordu, yazıklar olsun size!” diyen bir mesaj yazmış, Bodyform da bir video ile cevap vermişti. Videoda şirketin CEO’su, “üzgünüz Richard, mutlu periyod diye bir şey yok, size yalan söyledik. Gerçek şu ki bazı insanlar gerçekle baş edemiyordu. 80’lerde bir grup deneğe adet döngüsü, kan gibi kelimeleri duyduğunda neler hissettiğini sorduk ve baş dönmesi, kramp, aşırı kaygı gibi semptomlar tespit ettik. Bu yüzden yöntemimizi değiştirdik ve bu uyduruk şeyleri göstermeye başladık. Özür dileriz.” diyordu.
Bodyform’un kampanyası bir anda adet görme ile ilgili tabuları ortadan kaldırır mı bilemeyiz ama birçok kadına ilham olacağı ve döngülerimizle barışmamıza muazzam katkı sağlayacağı kesin. Geçtiğimiz yıl bununla ilgili ciddi bir uyanış yılıydı ve artık daha fazla kadın menstrual döngülerle ilgili konuşmaya, yazmaya, paylaşmaya başladı. (Menstrual Farkındalık Zamanı haberimizde tüm dünyanın dikkatini çeken birkaç olayı derlemiştik.)
Çevremde bu tür durumlara “aman ne o öyle, ayıp denen bir şey var, uluorta konuşulmamalı” diyenler de var, menstrual tabuları yıkmaya hazır ve döngüleriyle barışmış kadınlar da. Konuşulacak, tartışılacak, öğrenilecek çok şey var, her zaman da olacak. Ama yine de, şimdiye kadarki ‘uyanış’ haberleri de ufaktan mutlu ediyor, heyecanlandırıyor.
YORUMLAR