Doğru konuş!

Doğadan markasının “Kadınlar ne ister?” temalı reklamını görmüşsünüzdür. Yayınlandıktan kısa bir süre sonra sosyal medyada tepki topladı, hakkında kampanyalar başlatıldı ve bu sayede kısa süre içinde firma, reklam için özür diledi. Reklam tüm mecralardan kaldırıldı ve bir özür daha yayınlandı.


İzlemeyenler için özet geçeyim. “Kadınlar ne ister?” diye başlayan reklam, şirin görüntülerle şunu anlatıyor: Kadınlar alışveriş ister, güzel yemekler ister, çanta ister, ayakkabı ister, zayıflamak ister. Bir de o sizin yeşil çayınızdan ister. Yeşil çay kolay, ama diğer istediği şeyler cümle erkek alemine fenalık getirten şeyler. Kadınlar bu klişelerden ibaret...


2 günde 20 binden fazla kişinin bu reklama böyle öfkeyle karşı çıkmasının sebebini anlatacak değilim. Kadınlar olarak, küçültülmenin, kalıplara sokulmanın ne demek olduğunu zaten biliyoruz.


Beni en çok şaşırtan,üzen şeylerden biri de, bu reklam için“ya evet, aynı beni anlatmış!” diyen kadınların da olması. Yorumlara baktığımızda, “eheh evet bütün kadınlar böyle, bu kadarcık” diyen erkekleri anlamak çok zor değil ama bir kadın olarak bunu kabul edip eğlenceli bulmak, benim için hala anlaşılması zor birşey. Üzücü en azından.


Genelleme yapma işini yasaklayamayacağımıza göre, elbette ki belli bir noktaya kadar anlayış göstermek de gerekiyor.


Ama “ne var canım bu kadar kızacak?” diyenlere cevaben, medyada bu tür söylemlerin normalleştirilmesinin ne kadar tehlikleli olduğunun anlatılması gerekiyor.

***

Geçtiğimiz hafta yayınlanan haberlerden birinde de, izdivaç programında reddedilince, güzellik merkezine gidip yüzünü komple değiştiren bir kadına rastladım. 60 yaşındaki bu kadın, yüzündeki çizgilerin beğenilmemesine çok üzülmüş ve radikal bir karar alarak, daha genç bir görünüme sahip olabilmek için yüzüne anlamadığım bir sürü işlem yaptırmış.


Bunda bir sorun yok. Elbette ki kadının kendi tercihi.


Sorun, medyanın bunu “reddedilince gençleşti”, “kendini sevmeyi yeniden öğrendi” şeklinde vermesi. Artık daha güzel. Artık erkekler onu böyle beğenir.


***

Cinsiyet eşitliğinden bahsederken, kadınlara saygılı bir toplum hayalimizi ifade ederken tüm erkeklerin bir sabah uyanıp “evet ya kadınlara daha düzgün davranalım” demesini beklemiyoruz. Üzerimize iliştirilen toplumsal cinsiyet rollerinden bağımsız, insanca yaşamak istiyoruz ve yüzyıllardır oluşturulan bu yanlış algıyı düzeltmek istiyoruz.


Modern zaman kadına daha saygılı gözüküyor, ama “kadının işi yemek-çocuk-çamaşır-bulaşık” demek ile “kadının derdi alışveriş-diyet-aşk” demek arasında pek bir fark yok.


Bu algıyı düzeltebilmek için, başta herkesin her gün baktığı, gördüğü mecralarda bu dili düzeltmek gerekiyor.


Son yıllarda bununla ilgili epey yol kat edildi elbet, bir reklamın iki günde yayından kaldırılması da çok önemli bir örnek. Ama artık istiyoruz ki reklam yazarları, senaryo yazarları, medyaya içerik üreten herkes bunu göz önünde bulundursun.


Zeyno Pekünlü’nün yazdığı metinle, reklam yeniden seslendirilmiş:

“Söyleyelim mi kadınlar ne ister? Eşitçe yaşamak ister. Öldürülmemek ister, şiddet görmemek ister. Tecavüze ve tacize maruz kalmamak ister. Haklarının ihlal edilmemesini ister. Ayrımcılığa uğramamak ister. Eşit işe eşit ücret ister. Erkekler ‘kadınlar şunu ister’ diye konuşmasın ister. Böyle cinsiyetçi reklamlar yapılmasın ister.”


Kampanyada emeği geçen, ses çıkaran tüm kadınlara burdan selam edip, reklam firmalarına da çaktırmadan ‘akıllı olun!’ demek istiyorum. Önce bizler, sesini birilerine duyurabilen medya çalışanları ‘doğru konuşacağız’ ki bir şeyler değişsin...



YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.