Anksiyete atağı ve panik atak, bazı yönleriyle birbirinden ayrılan türde psikolojik nöbetlerdir ancak ikisi de, sonrasında bazı ortak belirtiler görülmesine neden olabilir. Bu tür deneyimlerin ardından akıl karışıklığı (ya da beyin sisi), yorgunluk, halsizlik ve hatta vücutta ağrılar da görülmesi oldukça yaygındır.


Anskiyete (kaygı), aslında doğal bir duygudur. Beklenmedik durumlarda kaygılanmak, gerekli önlemleri alabilmemiz için bize gerekli adrenalini sağlar ve vücudumuzu zor durumlarla baş etmeye hazır hale getirir. Aynı şekilde, panik de sıradan bir duygudur ve tehlikeli durumlarda önlem alabilmemizi, kaçabilmemizi, kendimizi ve yakınımızdakileri koruyabilmemizi sağlar. Ancak bu duygular sağlıksız şekilde geliştiğinde ya da biz bu duygularla baş edebilecek mental kapasitede olamadığımızda, kontrolden çıkarlar ve ataklar şeklinde belirirler. Kaygı ve panik, kontrol edilebildikleri ölçüde zararsız, hatta yararlı olabilirler fakat kontrolsüz bir şekilde kaygılandığımızda ya da paniğe kapıldığımızda, işler değişir.


Kaygı ya da panik atağı sırasında, vücutta çeşitli kimyasal değişimler meydana gelmeye başlar ve sinir sisteminde bol miktarda adrenalin hormonu salgılanır. Kalp atışı hızlanır, nefesler kısalır. Atak geçtiğinde ve sinir sisteminin yoğun tepkileri azaldığında, yeni semptomlar ortaya çıkar ve hem fiziksel, hem de zihinsel olarak bitkin hissedilebilir.



Atak sonrası belirtiler neden olur?

Anksiyete atağı ve panik atak, birçok ortak özellikleri bulunsa da temelde birbirinden farklıdırlar.


Sinir sistemimiz, belirli tehlikeli durumlarda hayatta kalma modunu aktive ederek, vücudumuzda bazı değişimler gerçekleşmesine neden olur. Örneğin hayati tehlike bulunduğunu sezdiğimizde, sinir sistemi “savaş ya da kaç” modunu aktive edebilir, bu sayede sindirim gibi acil olmayan işlevler yavaşlarken, tehlikelere karşı savaşabilmemizi ya da onlardan kaçabilmemizi sağlayacak şekilde kan pompalamaya başlarız. Kalp atışımız hızlanır. Panik bozukluk durumunda ise, sinir sistemimiz gerçek bir tehlike bulunmadığında da bu mekanizmaları aktive edebilir. Panik atak geçiren kişi, genellikle kalp krizi geçirdiğini veya ölmek üzere olduğunu düşünür. Nefesi daralır, terleyebilir ve kalp atışı çok hızlanır. Bu durum, kaygıyı da tetikleyebilir ancak panik atakta en çok, fiziksel belirtiler rahatsız edicidir.


Diğer yandan anksiyete krizleri (ya da atakları) ise, kaygının kontrolden çıktığı durumlarda gerçekleşir. Kaygı duygusu artık her şekilde rahatsız hissettirir ve kontrol edilemez bir hale gelir.


Her iki atakta da, vücutta adrenalin salgılanır. Atak sona erdiğinde ve adrenalin azaldığında, yoğun bir duygusal deneyimin de etkisiyle, vücutta yoğun bir yorgunluk hissedilmesi normaldir. Genellikle atak geçiren kişiler kendilerini bitkin hissederler ve belirgin bölgelerde ağrı da duyulabilir. Özellikle atak sırasında çok hızlı ve şiddetli nefes alıp verildiyse, göğüs bölgesinde de bazı ağrılar duyulabilir. Uzmanlar mide bulantısı, sindirim sorunları, baş ağrıları gibi belirtilerin de atak sonrası etkilere dahil olabileceğini söylüyor.


Bazı kişilerde atak sonrası belirtiler hemen azalabilirken, bazılarında birkaç saat, bazen de bir-iki gün kadar devam edebiliyor.


Panik atak sonrası yorgunluk nasıl geçer?

Panik ya da anksiyete, birbirinden farklı belirtiler gösterse de, uzmanlar vücutta gerçekleşen fizyolojik değişimlerin ve özellikle sonrasında ortaya çıkan belirtilerin benzer nedenlerden kaynaklandığını açıklıyor.


Sinir sisteminin aşırı yüklenmiş olması, kısa süren bir atağın ardından bile uzun süreli etkiler bırakabilir. Bu nedenle, sinir sistemini rahatlatmak için bazı basit yöntemleri deneyebilirsiniz.


Uzun vadede terapi, ataklarla ve diğer mental bozukluklarla baş etmenin en iyi yoludur. Sıkıntıların kaynağını anlamak ve kendiniz üzerinde çalışmak, her zaman hızlı sonuç vermese de doğru terapi ile muhakkak sonuç verir ve atakların süresi, sıklığı ve sonrasındaki etkileri terapi sayesinde zamanla azalabilir ve tamamen bitebilir.


Kısa vadede ise, sinir sistemini rahatlattığı bilinen yöntemler uygulanabilir. Tıpkı ortada bir kaplan yokken bile bir yırtıcıdan kaçması gerekirmiş gibi telaşa kapılabildiği gibi, sinir sistemimiz “güvendeyiz” dediğimizde de gevşeyip rahatlayabilir. Işıkları azaltın, sakinleştirici bir müzik açın ve gerçekten rahatlamak için biraz zaman ayırın.


Özellikle vagus sinirini rahatlatacak nefes çalışmaları, hem kısa vadede belirtilerin azalmasına yardımcı olacak, hem de uzun vadede daha güvende hissetmenizi destekleyerek kaygı ve panik ile baş etmenizi kolaylaştıracaktır. Gündelik yaşantınızı da daha sağlıklı beslenerek, egzersiz yaparak ‘mental sağlık dostu’ hale getirmeniz mümkün.



Kaynaklar:

Jo Adetunji. "Hangxiety’: why some people experience anxiety during a hangover". Şuradan alındı: https://theconversation.com/hangxiety-why-some-people-experience-anxiety-during-a-hangover-176285. (4.02.2022).


Julia Ries. "Why You Feel Hungover After An Anxiety Or Panic Attack". Şuradan alındı: https://www.huffpost.com/entry/anxiety-panic-attack-hungover_l_62bde9d7e4b00a9334e5ac5e. (8.07.2022).





Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.