“Kadınların yüzünde ne aradığımı buldum.”
“Ne arıyormuşsun?”
“Masumiyet... Bütün aradığım buymuş teyze.”
“Nasıl anladın?”
“İki hafta önce karşıma çıkınca...”
“Kimmiş bakalım bu masum?”
“Yeşim...”
“Nerede çıktı karşına?”
“Kafede.”
“Senin şu meşhur kafede...”
“Evet.”
“Ne iş yapıyor?”
“Öğrenci.”
“Yirmi yaşında var mı?”
“Yirmi iki.”
“İki haftadır ne yapıyorsunuz?”
“Hep dışarıda buluşuyoruz. Eve gelmeye çekindi.”
“Ne yapıyorsunuz dışarılarda? Dur ben diyeyim. Beş yaldızlı otel restoranlarına götürüyorsun ya da senin pek sevdiğin şu Country Club’lara, belki evine gelmedi ama odana çıkar diye. Sinemaya götürüyorsun, bir ihtimal karanlıkta utangaçlığı geçer diye. ”
“...”
“Nerede okuyor?”
“Konservatuarda.”
“Dikkat et, oynamasın sana... Ha haha...”
“Aşkolsun Aysel Teyze.”
“Sen bayağı tutuldun bu kıza Bahadır.”
“Tutulmak değil de... Çok farklı diğerlerinden.”
“İki haftada ayırdına vardın yani?”
“Az mı iki hafta?”
Bahadır’ın teyzesi tabakasını çıkardı. Dikkatle sigarasını sardı.
“Hazır sevmiyorum biliyor musun. Böyle içince tütünün özüne iniyorum.”
Bir nefes çekip dumanını üfledi.
“İki haftada masum bir öpücük bile yok yani?”
“Çok utangaç, çok narin... Kırılgan.”
“Sen ona şimdi pahalı hediyeler de almışsındır.”
“...”
“Kesin parfümle başlamışsındır.”
“...”
“Bugün yarın bu kızı alır, -neydi Yeşim miydi?- kendi başına önünden geçemediği mağazalara götürür giydirmeye de başlarsın.”
“...”
“Ha haha... Aklını okuyorum değil mi?”
“...”
“Oğlum utanmana gerek yok. Kırkından sonra bunalıma girip genç kız peşinde koşan erkeklerin düştüğü yoldur. Her zampara bütçesine göre bir şeyler ayarlar. Kimi çişli açık parfüm doldurtur, ha haha..., kimi gider adına özel parfüm tasarlatır. Sanki kız çıplakmış, giyeceği bir şey yokmuş gibi üst baş alır. Ha haha... Ay hiç güleceğim yoktu. İki haftadır gezip duruyorsanız...”
“İstesem beş dakikamı alır, biliyorsun. Ürkütmek istemiyorum.”
“Bahadır oğlum...
“Evet teyze.”
“Sen niye akranlarınla dans etmiyorsun çocuğum?”
“Ya teyze benim yaşımdaki kadınlar biraz... Nasıl desem... Kızacaksın şimdi...”
“Yaşlılar.”
“...”
“Yani...”
“Akranın kadınlar yaşlı ama sen gençsin? Ha haha... Ay ilâhi...”
Kalkmak için fırsat kollayan Bahadır’ın imdadına cep telefonuna gelen mesaj yetişti.
“Bu akşam dersim beşte bitiyor.”
Bahadır hemen cevap yazdı.
“Seni okulun kapısından alırım.”
“Kafede buluşalım, daha iyi.”
“Olur.”
Sonra teyzesine döndü, ama teyzesi konuşmasına izin vermeden onu taklit etti.
“Teyze benim kalkmam lazım. Ha haha... Oğlum dur iki dakika. Ben sana demiyorum ki genç kızların peşini bırak. Bazı şeyleri bil ki sonradan hayal kırıklığına uğrama.”
Turuncu şifon bluzunun yakasını düzelttikten sonra devam etti.
“Gittin saçını sıfıra vurdun, suratını kazır gibi tıraş oluyorsun ki beyazların parlamasın. E gıdını ne yapacaksın? Erkeklerin de gıdısı sarkar. Kaz ayaklarını ne olacak?”
“Teyze gerçekten işim var. Geç kalıyorum.”
“Bak genç kızlar böyle kendilerinden çok büyük erkeklerle birkaç nedenden beraber olurlar. Bir, paralarını yemek için. İki, onların sağladığı imkânlarla hedeflerine ulaşmak için. Üç, baba aradıkları için.”
“Yanılıyorsun. Yeşim bana farklı duygular besliyor.”
Bahadır, doğruluğuna en çok kendisinin inanmaya ihtiyaç duyduğu sözleri söyledikten sonra kalktı. Aysel Teyzesini yanaklarından öpüp gitmek zorunda kaldığı için özür diledi.
Akşam, Yeşim’in çıkışına yarım saat kala, okulun kapısını göreceği bir yere park etti.Okuldan yalnız mı çıkacak yoksa arkadaşlarıyla mı, onu kapıda bekleyen biri var mı yok mu görmek istiyordu.
Yeşim kapıda belirdiğinde elindeki telefonun ekranına bakıyordu. Ağır ağır yürürken, seri bir şekilde tuşlarına basmasından mesaj yazdığı anlaşılıyordu. Bahadır, mesajın kendisine geleceğini düşünerek kendi telefonunu kontrol etti. “Çıktım, geliyorum” mesajını görünce rahatlayıp gülümsedi. Yeşim telefonunu çantasına atıp yürümeye koyulmuştu ki bir an durdu. Çantasından çıkardığı telefonu kulağına götürürken, Bahadır şimdi konuştuğunun eski tip, küçük, mavi bir telefon olduğunu fark etti. Bir dakikadan kısa bir süre konuştuktan sonra Yeşim telefonu çantasına koyup yoluna devam etti.
Kafeye ilk varan Bahadır oldu. Akşam sinemaya gitme teklifine aldığı yanıta şaşırdı.
“Senin evinde film izleyelim. Ama filmden sonra hemen çıkarım. Eve geç kalırsam annemler kızar.”
“Olur tabii. Nasıl istersen.”
Bahadır bir punduna getirip, Yeşim’in çantasındaki telefonu alıp kiminle konuştuğunu öğrenme planı yaparken, Yeşim’in de benzer planlar içinde olduğundan habersizdi.
8. bölüm 25 Mayıs 2018 Cuma hthayat.haberturk.com’da...
YORUMLAR