Aşık mıyım bilmiyorum...

Merhabalar. Danışacağım kimsem yok umarım yardımınız dokunur. Size minnettar olurum. Lise bitiminden bir yıl sonra yakın arkadaşımın ilişkisi bitti. Sebebini çok sonradan öğrendim. Kız arkadaşım ayrılmıştı. Kız arkadaşım erkek arkadaşını çok severken ayrıldı. Sonrasında sürekli erkek arkadaşına iyi mi diye bana yazdırtıyordu. Samimiyetimiz ilerledi. Çok yakın arkadaş olduk. Her gece konuşuyorduk ama benim farklı bir niyetim yoktu. Hiçbir zaman bunu kız arkadaşımdan da saklamadım. Yazışırken ikisine de yazıyordum. Bu yıl ayrılmalarının üzerinden 5 yıl geçti. Ben hâlâ yakın arkadaşım hakkında onunla konuşuyordum ve sana karşı duyguları var diyordum. Geçen gün beni sevdiğini söyledi ben de onu seviyorum ama âşık mıyım bilmiyorum. Sadece bir keresinde aramızda küslük olmuştu çok ağlamıştım, barıştığımızda da çok mutlu olmuştum. Ben fark etmeden onu hayatıma zaten almışım. Belki de vicdanımı rahatlatmak için arkadaşımla barışacaklar nasılsa diye konuşmaya devam ediyordum. Soruna gelirsek kimi seçmeliyim bilmiyorum. Aslında zamanın geçişine bakınca arkadaşımdan sonra onunda benimde hiç sevgilimiz olmadı ve ikisi de en yakın arkadaşım. İkisinden birini seçmekte çok zorlanıyorum. Üstelik kız arkadaşımı da üzmek istemiyorum. Yardım edin lütfen. Kimi seçmeliyim?


Yeşim Tijen’in cevabı:

Beni çok uzun yıllar ötesine götürdünüz sevgili genç okurum… Liseye gittiğim o güzel yıllara gidip duygulandım bir türlü geri gelmek istemedim, özlemişim o masum hem çocuk hem genç dünyamızı… Lacivert etek beyaz gömlekle, omuzumuza taktığımıza çantamızla okullu olduğumuz; ne kaş almak ne göz ne saç boyamanın olduğu, eteklerimizi belden kaldırarak bacaklarımızı göstermeyi aklımıza hiç getirmediğimiz o yılları… Lise yıllarında şimdiki nesille karşılaştırınca nasıl saf kızlardık, içimizin kıpır kıpır olduğu bir o kadar da dünyadan habersiz olduğumuzu bilmediğimiz; büyüdüğümüzün, genç olmaya başladığımızın farkındalığıyla her şeyi bildiğimizi sandığımız yıllar… Ne çabuk da gelip geçmiş hayatımızdan… Şimdi hepimiz yine aynı sınıfa doluşsak o zamanki iyi niyetle arkadaşlıklarımızı yaşayabilir miyiz? Yoksa bugünün fitne fesat kıskançlığı içinde mi olurduk? Bunun cevabını vermek istemiyorum zaten siz de cevabı biliyorsunuzdur.


O günlerde sizin yaşadığınız bu ikilemi kişiler nasıl çözerdi biliyor musunuz? Kendisine öğretilen değerlere bakarak yolunu acı verse de bulabilirdi. Hatta bir de şarkısı vardır… Arkadaşımın aşkısın diye… Hala güzelliğini yitirmeyen bir şarkı… Arkadaşımın aşkısın şarkısı… Arkadaşlık, dostluk, güvenmek, güvenilmek bunlar çok önemlidir yavrum. Sizi heyecanlandıran, sevdiğinizi düşündüğünüz bu gençten daha değerlidir. Arkadaşınızın sevgisi yüreğinizde hep sıcacık durur. Kalplerinizde birbirinize karşı olan bu güveni sevgiyi bir erkek için soğutmayın. Bu adımınızla bünyenizde fitne fesat oluşturmaya başlamayın. Arkadaşınız şimdiki kızların çoğunun asla yapmayacağı bir saflıkla size güvenerek sevdiği genci emanet etmiş. Siz sürekli konuşa konuşa içinizde duygular oluşturmuş olabilirsiniz buna biraz da siz meydan vermiş olmalısınız. İlişkilerde sınırları çizebilir veya arkadaşınıza tamam artık diyebilirdiniz. Ancak siz senelerce konuşmaya devam etmeyi tercih etmişsiniz. Biraz bilerek ya da bilmeyerek kapı aralamış olabilirsiniz diye düşünüyorum yavrum. Bu yazdığımı bir düşünün isterseniz… Haklı olabilirim değil mi? Duygularınıza izin vermişsiniz… Hissettiğiniz anda bu konuşmaları kesebilirdiniz. Kesmemişsiniz. Ben bütün bunları size yazsam da yolunuzu siz kendiniz çizeceksiniz. Arkadaşınızı üzmeye değer mi yavrum? Sevgiler sevgili okurlarıma…



YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.