Sevgi her şeyin üstesinden gelmiyormuş

Yeşim Hanım merhaba, ben de size kendi hikayemi anlatmak istiyorum. Üniversitede tanıştık erkek arkadaşımla. İlk o sevmiş beni ama bir yıl boyunca söylememiş, gözlemlemiş. Muhafazakâr biri; bense açık, insanlarla konuşan fakat mesafeyi de koruyan ve ibadetlerine de dikkat eden, dıştan anlaşılmasa da içten muhafazakâr biriyim. Beni imkânsız gibi görüyormuş öyle söylemişti. Ama zaman geçtikten sonra neden olmasın demiş. Sonrasında arkadaş olduk. Bir süre arkadaşça beraber olduktan sonra hislerini açıkladı ve başladı bizim hikayemiz. İlk gün bana kapanmak hakkında ne düşündüğümü sordu, ilerisi için bir şey diyemediğimi ama şuan düşünmediğimi söyledim. Biraz daha sorguladı, ben yine aynı cevabı verdim hatta belki hiç olmaz dedim. “Emin misin?” dedi, “Bilemem ama sen beni nasıl sevdiysen öyle sevmeye devam et” dedim. “Ben senin kalbini sevdim” dedi bana, sonra da üstelemedi. Biz devam ediyorduk ilişkimize, her şey çok güzeldi. Bana değer veriyordu ve çok seviyordu. Bunu hissediyordum. Ben de aynı şekilde, onu çok seviyordum. Evlilik düşünüyorduk en başından beri. Daha arkadaşken annesine anlatmış. İlkten açık olduğum için sıcak bakmamışlar hatta şaşırmışlar beni seçmesine. Çünkü sevgilim sahiden katı biriymiş kapalılık konusunda. Annesinin o yaklaşımı üzmüş ve geri durdurmuş ailesinden, bir süre sonra onun böyle yapması annesinin de beni tanımak istemesine vesile olmuş, öyle anlatmıştı. İlk haftamızdı benim de aileme söylememi istiyordu. Ablama söyleyebildim sadece. Ablam ilk kültür farklılığından endişe etti ama sonra “Birbirinizi severseniz sıkıntı yaşamazsınız” dedi, bizi destekledi. Biz de seviyorduk zaten birbirimizi... Öyle büyük kavgalarımız olmadı hiç, o benden, ben ondan öğreniyordum. Sıcacıktı Yeşim Hanım. Beraberken huzurluyduk. Farklılıklarımız vardı biliyordum ama sevgiden besleniyorduk. Ben çok fazla belli etmem kendimi ama o sesimden anlıyordu üzgün ya da kızgın olduğumu. Birbirimize anlatmayı, birbirimizi dinlemeyi seviyorduk. İlk gün kapalılıktan ve evlilikten bahsetmişti ya, ben de hayallerimi anlattım ona. İleride yapmak istediğim şeyler vardı, bunları onunda bilmesi gerek diye düşündüm. Şaşırdı isteklerime ama olumlu cevaplar verdi. Ara ara ben soruyordum yapar mıyız diye, çok zor olmasa da farklı şeylerdi istediklerim, ailelerimiz ne der, yapmaya çalışırız diyordu. Bir gün ailesiyle tanıştırmak istedi beni. Önereceğin bir şey var mı demiştim tanışmadan önce, sen olduğun gibi ol, onlar seni böyle sevecek dedi. Tanıştık, çok sevdim hepsini, onlar da sıcaktı. Sağlık sorunu yaşamıştı ailesi, içim acıyordu o günlerde. Onu öyle benimsedim ki Yeşim Hanım, ailesi ailemdi artık. Ve sanırım onlar da sevdi beni, ara ara telefonla konuşuyorduk, ailemle tanışmak istiyorlardı. Az kalmıştı ben de söyleyecektim zaten aileme. Ben idealist biriyim Yeşim Hanım, bundan endişe ediyordu sanırım, öyle ki ne seçeceğim konusunda benimle konuşup fikrini söylerdi. İlişkimizin ortalarında bana “Senden önce çalışmayan, evde çocuklarla ilgilenen bir eşim olur” diye düşünüyordum ama seninle bu fikrim değişti dedi. Şaşırmıştım böyle deyince. Kapalılık konusu beni biraz endişelendiriyordu, onu üzmek de istemiyordum ama kendim de olmak istiyordum. O gün bana “Çok açık giymiyorsun biliyorum ama eğer kapanmazsan en azından kısa etek vb. giymesen ve bizim tarafa gittiğimizde kapalı olmanı istesem yapar mısın?” dedi. “Yaparım. Sizin tarafa gittiğimde herkes ne giyerse ben de öyle giyerim, diğerini de dediğin gibi açık giyinmiyorum zaten” dedim. Ben ona sordum bu sefer, “Biz arkadaşlarımızla beraberken benim şimdiki halim gibi olmam seni rahatsız eder mi?” diye. Etmez dedi. Endişem geçmişti artık. Biz devam ediyorduk ilişkimize bir yandan planlar yapıyorduk, daha çok o soruyordu, ben de kaptırdım kendimi. Okurken evlenmekten bile söz ettik. Zaman geçtikçe birazcık kıyafetlerim için konuşuyordu benimle, karışmak gibi ama kırıcı asla değil, kıyamazdı çünkü bana. Dikkat etmeye başladım ama bazen edemiyordum da. Öyle zamanlarda serzeniş ediyordu, aslında inatçı biridir ama uzatmıyorduk, üzülmemi istemezdi. Ve beni zorlayacak şeyler istemiyordu aslında. Arada kapanmaktan bahsediyordu, inşallah diyordum ben de, susuyordum. Zaman ilerledikçe sen ailene ne zaman söyleyeceksin diye bana daha sık sormaya başladı, bahsetmemi istiyordu. Ailemin ne diyeceğini merak ediyordu ve bir şey demelerinden korkuyordu. Aramızda kültür farkı var. Ben de ona bir şey deseler dahi üstesinden gelebileceğimizi söylüyordum. Ben İstanbul'a gidecektim “Bu sefer söyleyecek misin?” dedi, “Evet” dedim. O da memlekete gitmişti, akrabasının düğünü vardı. Ne olduysa bu zaman diliminde oldu, memleketine gittikten sonra bir şey olduğunu hissettim. Sanki soğukluk girmişti. Telefonda sordum ama söylemedi. Bir süre böyle devam ettik. Bir gün aileme bir şey söylemememi istedi nedenini telefonda konuştuk, kültür ve düşünce farklılıklarımız, benim kapalı olmamam, idealist oluşum, hayalim. Bunlar sevsek de evlendikten sonra bize engel olabilirmiş öyle söyledi. Sevgi her şeyin üstesinden gelmiyormuş, konuştuğu büyükler de öyle söylemiş. Bunları tekrar konuşalım dedi. Çok kırıldım tabii, çok üzüldüm duyduklarıma. Beklemiyordum çünkü daha önce biz konuşmuştuk bunları açık kapı da bırakmıştım geçmişte. Tam ben her şeyden eminken aileme söylemeye niyet etmişken bunları duymayı inanın beklemiyordum. Çünkü ben beraber bu gibi şeyleri aşabileceğimizi düşündüm hep. Ne zaman geleceğimi biliyordu ama ertesi gün yazdı bana geldin mi diye. Ben çok kızgındım Yeşim Hanım, insan en çok en sevdiğine kızıyor sanırım. Cevap vermedim mesajına. 1 hafta konuşmadık yanyana olmamıza rağmen, görmedik de birbirimizi. Sonra evinin anahtarı vardı bende onu istedi, kaybettiğini söyledi. İlk o zaman iletişim kurduk. Anahtarı vermeye gittim, onun elinde de benden kalan eşyalar vardı. Selamlaştık ve sustuk. Ben bozdum sessizliği, hala kızgın ve kırgındım. Kocaman bir hayal kırıklığı vardı içimde. Dedim ki sana hakkımı helal etmiyorum, söz vermiştin sözünü tutmadın. Bunu duyunca çok üzüldü, gözlerinden sesinden anlıyordum üzüldüğünü Yeşim Hanım. Böyle yapma dedi, sen kalbimde çok farklı bir yerdesin böyle ayrılmayalım. Belki başkası var diye bile düşünmüşsündür ama Allah biliyor ya yok öyle biri, bundan sonra da olur mu bilemem dedi. Evet, böyle bir ihtimalin olduğunu arkadaşlarım söylemişti ama Allah biliyor ya ben ihtimal vermedim öyle bir şeye. Yapamadığını söyledi, idealistliğimden, kapalı olmayışımdan, hayalimden bahsetti. İleride mutsuz olacağımızı, sevgimizin yetmeyeceğini mantığımızı dinlememiz gerektiğini söyledi. Gözleri ağlamaklıydı Yeşim Hanım. Ağladım, çok ağladım, zor nefes alıyordum sonra eve geldim ve 2 ay boyunca konuşmadık birbirimizle. Nasıl geçti bu iki ay, günler bir şekilde bitiyordu, uyuyamıyordum, yediklerimin tadı yoktu aslında yaptığım hiçbir şeyin tadı yoktu. Ben yapamadım Yeşim Hanım, sevenler nasıl ayrılır böyle diyordum. O bana kıyamazdı ne oldu da böyle olduk? Gerçek nedenini bilmek istiyordum, düzeltebileceğim bir şeyse yaparım diyordum. Konuşmak istedim mesaj attım. Fakat yüz yüze konuşmak istemedi, telefonla aradı beni. Atlatmaya çalışıyorum, seni görmek bana iyi gelmiyor, buradan konuşalım dedi. Ben kabul etmedim çünkü görmek istiyordum. Neyse biz daha doğrusu benim zorumla tekrar yüz yüze konuşma imkânı bulduk. Yaklaşık bir buçuk saat konuştuk ama biliyor musunuz o sürede kafasını kaldırıp yüzüme hiç bakmadı Yeşim Hanım. Aynı şeyleri söyledi yine, ben kapanabileceğimi söyledim. Aslında ayrılmadan önce ona sürpriz yapmaktı niyetim ama bunları yaşadık ve ona kızgın olduğum için söyleyemediğimi anlattım. Benim için kapanma dedi ama vesile olursam sevinirim diye ekledi. Önce konuştuklarımızdan bahsetti, çalışmayan birini istediğini söyledi. Kafasına vurdu, ben sana bile bunu yaptıysam benden bir şey olmaz dedi, geri kafalının tekiyim. Sen hayallerini gerçekleştir ben onları bile kabul edemedim dedi. Neden belli etmedin peki bunca zaman dedim, seni üzmek istemedim dedi, ondan üstelememiş bahsetmemiş. Neden peki evlenmek istedin dedim, okurken evlenmekten bile söz etmiştik neden bunları istedin diye sordum. Belli etmiyordum ama benim için çok ağır bir yüktü, evlenince geçer diye düşündüm, ondan acele ediyordum dedi. O gün telefonda konuştuğumuzda ayrılmak mıydı niyetin diye sordum, hayır dedi, hala bir şeyleri düzeltebileceğime inanıyordum ama o gün sen de öyle şeyler söyleyince böyle oldu işte. Geri dönüşü yok. Ben de keşke beni sevmeseydin, şu an yanımda beni sevmeyen biriyle konuşsaydım daha kolay olurdu dedim. Sustu. Öyle inanmak istiyorsan dedi. Böyle mutlu olacak mısın peki dedim. Onun da canı yanıyordu, hissediyordum ve yanımda hala beni seven biri vardı. Zamanla geçermiş öyle diyorlar dedi. Sesi yine üzgündü ve kızgındı. Bilmem dedi mutlu olmak ne ki... Ben artık böyle bir yükün altına giremem, çok ağırdı. Annem bizimkiler birisini bulur sanırım öyle olur dedi. Ben inanıyorum sen mutlu olacaksın diye ekledi. Ayrılma vakti gelmişti, diyecek bir şeyim kalmamış gibi hissediyordum. Aradan 1 ay geçti konuşmadık hiç. Yanına gidip sarılmak istiyorum, yapabiliriz bize kıymayalım demek istiyorum. Bir tarafım da engel oluyor. Belki böyle daha mutlu olacak, belki de hiç mutlu olamayacak… Şimdi siz söyleyin ne yapmalıyım? Biz birbirimizi güzel, sıcak seviyorduk, bu sevgiden vaz mı geçmeliyim sahiden? O neler hissediyor, ne yapıyor bilmiyorum. Ben ne yapmalıyım, nasıl baş edeceğim bu sevgiyle? Ve sahiden, sevenler birbirinden ayrılır cümlesi gerçek mi?



Yeşim Tijen’in cevabı:

Merhaba sevgili okurlarım, bugün bir şarkının sözleriyle yazıma başlamak istiyorum:

Hayat!


Benim sana değil, senin bana borcun var

Kimse bilemez, yaşattığın anıların var

Bir acı kaç mutluluk götürür otur hesapla

İşte bu yüzden bu can çığlık çığlığa


Hayata attığınız çığlıkları yazdıklarınızla duydum yavrum ama hangi acı geçmemiş sizinki de geçecek, çünkü makyajlı bir genci sevmişsiniz. Sadece kadınlar makyaj yapmazlar sevgili okurum, erkeklerde makyaj yaparlar amaç aynıdır. Kendini olduğundan güzel göstermek. Yalnız erkeklerin makyajları yüzüne değil karakterinedir. Çünkü kadın kısmı erkeği karakteriyle değerlendirir. O yüzden bazı erkeklerin makyajı karakterini saklamaktır. İşte böyle kendisini tam anlamıyla ortaya koymayan makyaj yapan bir erkeği olduğundan farklı görerek çok sevmişsiniz. Çünkü sevdiğiniz bu genç özünde size uygun değilmiş. Kendini ufak ufak belli etse de makyaj yaptığı karakteriyle yaparız, ederiz, başarırız demiş, kendini saklamış, size ümit vermiş ama bir gün o makyajdan rahatsız olmuş ve silmiş. Makyajını silince size ne demeye başlamış? Bizden olmaz, yapamayız, edemeyiz... Siz bu genci mi sevmiştiniz? Yoksa size gözüken makyajlı yüzünü mü? Bir düşünün yavrum hangisiydi sevdiğiniz? Sahiden sevenler birbirinden ayrılır mı diye sormuşsunuz. Haklı olarak şimdilerde yaşadıklarınızı ve onun sevgisini sorguluyorsunuz. Sahiden sevenler birbirinden ayrılabilir yavrum, cesaretli olanlar birbirinden ayrılmaz dersek daha doğru olur. Sevgi, cesaret işidir. Fedakârlık ister. Siz fedakârlıklara açıkken sevdiğiniz genç fedakârlık yapmaya yanaşmamış, direkt kaçmayı tercih etmiş. Niye kaçmış? Çünkü farklı bir aile yapısından geliyor. Aynı ülkede yaşasanız da farklı ailelerde yetiştiğinizden hayat ona farklı öğretilmiş. O da öğrendikleriyle sizinle olan ilişkinize bakınca cesaretli, yürekli, hayalleri olan bir genç kızla evlenmeye yüreği yetmemiş. Kapalı bir genç kızla evlenmeyi istiyor, bunu defaten de dile getirmiş. Kapalı bir genç kızla evlenirse uğraşmak zorunda olmayacağını, evinde oturacağını düşünüyor olmalı. Hayatın ne kadar değiştiğinden haberi yok sanıyorum. Kaldı mı eski kapalılık ve o kapalı kesimin kapalı düşünce yapısı? Gerçek kapalıları tenzih ederim. Kapalılık da birçok şey gibi çağ atladı, bunu nasıl görmezden gelelim? Sevgiliniz kafasında oluşturmuş olduğu veya öğretilmiş olan kadın profiliyle kontrol edebileceği, yönetebileceği biriyle evlenmek istemiş. Yönetebileceği biriyle evliliği seçerken yaşanacak bir kadın kalmayacağını düşünememiş bile, Bir bakıma bu ilişkiyi evliliğe götürmek, kendini yeniden oluşturmak demek olacağından o kendini değiştirmeyi değil, sizi hayatından çıkarmayı seçmiş diyebiliriz. Bu gencin kararını bir de şöyle açıklayabiliriz: İnsan bazen değerli bir taş görür, onu ellerine alır. O taş ona ışıldar durur, gözünü alır ama daha önce değerli bir taş görmediğinden değerini kavrayamaz, bilemez, olduğu yere bırakır. Sonradan bir şekilde hayat ona o elinde tutmuş olduğu taşın değerli bir taş olduğunu öğretir. Tüh keşke bırakmasaydım diye hayıflanır durur. Bazı değerler sonradan anlaşılır. Siz de onun için böyle olacaksınız. Zaman bu gence sizin ne kadar değerli bir genç kız olduğunu muhakkak gösterecektir. Bundan kuşkunuz olmasın.


Sevgili yavrum sizi ne kadar teselli eder bilmiyorum ama bu gençle birlikteliğiniz kendiniz olmaktan uzaklaşacağınız bir birliktelik olurdu. Onu mutlu etmek ve sorun çıkmaması adına kendi hayallerinizden, kendinizden vazgeçecektiniz. Çünkü sizin ideallerinize, hayallerinize şaşıran, size sürekli kapanır mısın diye soran biriyle berabermişsiniz. Üstelik inatçı olduğunu söylemişsiniz. Söyleyin bana hanginiz değişecektiniz? Hem kendinize bir sorun, kendinizden vazgeçtikçe mutlu kalabilir miydiniz? O değişmeye yanaşmadı siz yanaşmaya hazırdınız ama değişmek zorunda kaldıkça eksilen sadece siz olacaktınız. Eksildikçe siz olmaktan uzaklaşacak onun istediği bir kişi olacaktınız. Bunu bugün yeter ki o yanımda olsaydı diyerek kabul edebilirsiniz ama hayat aynı seyretmeyecek, siz yaşadıklarınızla daha olgunlaşacak, zamanla inanın bu evlilik için pişmanlık duyacaktınız. Bugün göremediğiniz gerçek bu. Şimdi erişemediğiniz bir mutluluğun acısı içinde olduğunuzdan her şeyi yapabilirdim diye düşünebilirsiniz ama gerçek hiçbir zaman düşünüldüğü gibi olmaz. Bir zaman kendinizi baskı altına alsanız da siz içinizden çıkmak için çırpınacaktınız. Bu çırpınışın altında ne olacaktı dersiniz? Tabii ki “keşke” olacaktı. Bütün bunların yanı sıra yaşadığınız acıyı anlıyorum, kaçarı yok, bu acı yaşanacak ama bir gün bitecek de. Siz eğer aklınızla yaşadıklarınıza bakarsanız erken bitecek, duygularınızla ah vah diye bakarsanız geç bitecek. Bunun tercihini siz yapacaksınız. Çünkü bu genç için elinizden geleni yapmışsınız daha fazlasını yapmamanızı, hayatınıza yine hayallerinizle, umutlarınızla güzel yüreğinizle bakmanızı öneririm. Ülkemizin sizin gibi kendini taşımasını bilen, idealist genç kızlara ihtiyacı var yavrum. Kendinizi kimse için yok etmeyin yoksa yazık edersiniz.


Ve yazımın başında paylaştığım şarkı sözleri şöyle devam ediyor:


Eninde sonunda seni yarı yolda bırakacağım

Gelmişin geçmişin acını bir bir çıkaracağım

Söz yapacağım!


Biliyorum siz de yaşadıklarınızı acısını hayattan çıkaracaksınız, inadına mutlu olacaksınız. Çünkü hayatın size bir borcu oldu. Eminim bir gün bu borcu en güzel şekilde sevip sevilerek ondan alacaksınız. Sevgiler sevgili okurlarıma...



Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • ayan_sevgul@hotmail.com Yeşim hanımın cevabı çok doğru emin olun. Tecrübesizlikten ve şu anda yoğun duygularla baktığınız için görmüyorsunuz. O gence minnettar olun sizden ayrıldığı için
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.