Beğenilmemek zoruma gidiyor
Yeşim Hanım merhabalar, öncelikle size hayran olduğumu belirterek başlamak istiyorum mektubuma. Hayatı ve insanları tanımak için ne çok başvuruyorum yazılarınıza... Ne çok hayran kalıyorum sabrınıza, emeğinize ve şimdi ne çok ihtiyacım var birebir benimle konuşmanıza… 39 yaşında çok iyi eğitim almış, harika denebilecek bir kariyere sahip ve maddi hiçbir sorunu olmayan bir akademisyenim. 55 yaşında ve yine çok iyi eğitim almış, yüksek kariyerli, entelektüel, maddi sorunu olmayan biriyle 8 yıldır beraberiz. Aramızda güzel bir bağ ve arkadaşlık var. Bu yıl evlenmeye karar verdik ki ikimizin de ikinci evliliği olacak. Benim sorunum basit görünebilir ama eminim bunu yaşayan, bu durumda kalmaktan o kadar mutsuz olan kadın vardır ki... Bunu da konuşmazsak olmaz diye düşünüyorum. Beraber olduğum kişi konumundan dolayı otorite ve güç sahibi birisi. İşi gereği birçok insanla yakın ve mesai dışı çalışmaları oluyor. Sevdiğim her ne kadar zor birisi olsa da flörtöz bir kişiliğe sahip. Farklı insanlarla tanışmayı, yakınlık kurmayı hatta küçük heyecanlar yaşamayı seven birisi. Ben bunu bile bile bu yola girdim. İlk başlarda kendime karşı o kadar özgüvenim vardı ki bunu hiç sorun etmedim. Ve zamanla diğer kadınlara olan ilgisi azaldı, bana tamamen sadık kaldı. Tutkumuz ve aşkımız da çok yüksekti... Bir kadın başka ne isterdi ki... Hani yukarıda da yazdım ya biz bu yıl evlenme kararı aldık ve sırf yakın olalım, her şey hızlansın diye 1.5 yıldır tamamen olmasa da yarı yarıya beraber yaşamaya başladık. Bu süreçte fark ettim ki aşkımdan ölen, bana paha biçemeyen o aşk tanrısı adam gitti yerine gözleri beni görmeyen hatta beni beğenmeyen birisi geldi. Zoruma çok gitti bu durumlar. Çünkü sadece eğitim, meslek ve maddi olarak değil; çok güzel, bakımlı ve çevresi tarafından çok beğenilen, çok güzel bir kadınım. 36 beden olmama rağmen sürekli kilo aldığımı söylüyor. Dağınık olduğumu, tembel olduğumu... Oysa bu yaşıma kadar mükemmellik haresine yakın yaşamaya çalıştım, kimse için değil kendim için. Şimdi böyle acımasızca ve sürekli eleştirilmek, çirkin bulunmak, beğenilmemek zoruma gidiyor. Eskiden sık sık yurtiçi, yurtdışı seyahat eder ve bundan inanılmaz keyif alırdık. Şimdi aynı şehirde olmamıza rağmen yanımda fazladan 1 saat kalmamak için bahaneler üretiyor. Sürekli bitmeyen işleri ve onu bekleyenler var. Oysa pandemi nedeniyle neredeyse çalıştığı yer pasifte kaldı. Beraber araçla giderken veya bir yere gittiğimizde sürekli başka kadınlara baktığına şahit oluyorum ve ne üzücü ki baktığı kadınlar da ona bakışlarıyla ve tavırlarıyla bana rağmen karşılık veriyorlar. Bir gün bakıştığı kadınlardan birisi masamıza kadar gelip etrafında dolaşıp iletişim kurmak istedi. Tabii ki tanışmadı ve karşılık vermedi ama yabancı bir kadının buna bile cesaret etmesi çok tuhaf değil mi? Biz binlerce kere yemek yedik dışarlarda. Gözü benden başkasını görmez, herkes bize imrenerek bakardı. Ama şimdi buna dönüştük ve ne acıdır ki baktığı kadınlar benden çok çok daha çirkin ve özensiz kadınlar. Bunu egodan arınarak tamamen nesnel gözlem olarak belirtiyorum. Sanki daha güzeline baksa üzülmeyeceğim. Ve sanırım böyle olsa durum gerçekten üzülmeyeceğim. Ama göbek açık giyinen, saçları sarı ve fönlü bir kız görünce ilgisini belli ediyor. Paramparça oluyorum. Bunu defalarca konuştum, defalarca görmemezlikten geldim hep inkâr ediyor, kabul etmiyor ve beni dır dır yapmakla suçluyor. En pahalı kıyafetleri de giysem, en bakımlı güzel halde karşısına geçsem onu etkileyemiyorum artık. Ben ise başımı kaldırıp etrafımda biri var mı bakmıyorum bile. Bu hayattan tek istediğim huzur ve mutlu bir yuva ama onun aklı hala gençlik ve orta yaşlarda yaşadığı maceralarda, daha çok kadına ve heyecana sahip olmakta... Ona güvenmiyorum. Güvenmemek senin sorunun, ben sadakatli ve güvenilir biriyim diyor. Eski çalışma arkadaşlarıyla yaptığı kaçamakları biliyorum mesela... Bu aralar aklıma daha çok geliyor 8 yıl önceki çapkınlıkları ve zaafları... Bir kadını beğendiyse onunla sadece konuşabilmek için yıllarını harcayabilir, onun karakteri bu çünkü... Ben ise onu kaybetmek istemiyorum. Sabırlı ve ılıman davranınca daha iyi oluyor gibi her şey. Ama yaptığı işlere bir kadın dâhil olana kadar... Ben de huzur mutluluk kalmıyor... Onda da bana karşı ilgi, beraber kaliteli zaman geçirme isteği... Hatta başka bir okurunuza verdiğiniz bir tavsiyeniz vardı "gerçek evlilik hesap vermeyi ve sahip çıkmayı gerektirir" diye. Mesela bu tavsiyeniz çok işime yaradı Çünkü ne yaptığını bile sormama izin vermiyor, "sana hesap mi vereceğim" diye beni küçümsüyordu. O günkü yazınızdan sonra sorunlu benmişim gibi beni suçlayıp bastırmasına izin vermedim... Bana tavsiye verin lütfen nasıl davranmam lazım? Ve ben hamileyim, çok yeni daha. Bazen kurduğum bu aşk dolu yuvayı yıkmak, bebeği de aldırmak ve onu cezalandırmak istiyorum. Bazen de eski güzel, doludizgin aşk dolu 8 yıllık hayatımıza geri döneceğiz diye düşünüyorum. Sizce ne yapmam lazım? Emek vermeye devam edip evlenmeli miyim? Yoksa bitirmeli miyim? Konuşup çözmek istedikçe beni basitlikle, çocuklukla ve hanım efendi gibi davranmamakla suçluyor. Oysa tek isteğim şeffaflık ve güzel bir yuva. Bana ilgi göstermezken, bizim özel günlerimizi geçiştirirken etrafındaki kadınlara karşı tam bir centilmen ve düşünce gurusu gibi yaklaşması beni yaralıyor. Kin ve öfke duyuyorum. Aldatılma olasılığının fikri bile bir kadını yaralar ama ben sahip olduğum bu kadar fazla avantaj nedeniyle hiç hak etmediğini düşünüyorum. Gece uykularını yitiren bu kadına ışık tutmanız dileğimle. Sevgiler.
Yeşim Tijen'in cevabı:
Merhaba sevgili okurlar, kadın çok sevip süngüleri düşürdü mü bazı erkeklere bir şeyler oluyor. Belki de rol yapmayı bırakıyor, artık ihtiyaç kalmıyor, gerçek yüzü ortaya çıkıyor. Oh artık benim, bu iş tamamdır diyor sonra o ilgiye boğduğu kadını boş vermeye başlıyor. Kadın sevdiği adamın o eski ilgisine, alakasına takılı bir süre hayatını idare ediyor, sonra haklı olarak sevdiği adama, eşine diyelim mızırdanmaya başlıyor. Eskisi gibi değilsin! Belki de beni sevmiyorsun, bana hiç ilgi göstermiyorsun vs. diyerek adamı sıkıştırıyor ama adamda tık yok. O eski ilgili adam gitmiş daha dik duran kendinden emin bir adam olarak karşınızda höt söt yaparak duruyor, hep kendi haklı oluyor. Konuşsanız anlamıyor, sussanız anlamıyor, kadın mecburen kendi içinde boğuşuyor. Sonunda kadın kendi içine kaçıyor. Cesaretsiz, güvensiz, çaresiz ve mutsuz bir kadın oluyor. Ama adam öyle mi? Erkekler genelde kadın gibi sevgiyle beslenmediğinden, cinsel olarak da güç kendi ellerinde olduğundan bu durumdan hiç rahatsız olmuyor. Kim takar kadını? Zaten artık karısı veya sevgilisiyse kadın ona meftun yeter bu kadar uğraşamam diyor. Böyle mi olmalı? Kadın kendi içine mi kaçmalı? Bugünkü sorumuz için cevabım kaçmamalı olacak. Buradaki anlatılan erkek bencil, kadına değer vermeyen, saygı duymayan sadece kendi duygularına değer veren, onları önemseyen, ona göre yaşayan, kendine Müslüman bir adam. Bununla da kalmamış bir de adam flörtöz... Bu çok gurur kırıcı bir durum. Hiçbir erkek kendini bu duruma düşürmemeli. Bu kişiliksizlik demektir ve bilmenizi isterim kendini, ruhunu, bedenini terbiye etmeyen kişiler flörtöz davranışlar içinde bulunur. Buna göre sevgili okurum sizin sevgiliniz bencil, gözü/ruhu aç, saygısız bir de kendini taşıyamayan bir adam diyebilir miyiz? Bence deriz. Sevgiliniz kusura bakmasın. Bir erkek önüne çıkan her sarışına ya da biraz albenili kadına bakıyorsa bu onun kendini taşımaktan aciz olduğunu gösterir. Bu kadın için de geçerlidir. Benim merak ettiğim siz kendisini taşıyamayan, bunu defaten gözlemlediğiniz bir adamı hala nasıl kendinize yakıştırıyorsunuz? Tamam, önceleri böyle değildi, sevdiniz ama sizi elde etti. Ondaki etkinizi, cazibenizi yitirmişsiniz ki böyle önüne gelene bakabiliyor. Bir kadına ne kadar ve nasıl baktıysa kadın sizin masaya kadar geliyor. Orada nasılsa yüz vermiyor ama bakıp masaya getirmiş mi getirmiş. Kadının da sevgilinizin de terbiyesizliği, basitliği. Orada bu adamı bırakmalıydınız.
İnanın bu yaşadıklarınıza üzüldüm. Sadakat yani içten bağlılığın olmadığı bir beraberlikte mutluluktan zaten söz edemeyiz sevgili okurum. Sevginin olduğu yerde saygı olmazsa o duygunun adı da sevgi olmuyor Saygı sevgiyi ayakta tutar. Sevdiğiniz bu adama bunca çirkinliklere rağmen siz hala saygılı mısınız? Saygılısınız, onu incitmemeye çalışıyorsunuz ama o sizi göz göre göre incitiyor. O sizi gerçekten seviyor mudur? Kendisine göre belki. Demek ki her sevgi gerçek sevgi değil. Aslına bakarsanız siz gördüklerinizle şanslısınız. Bunları evlenmeden görebildiniz. Bunlar sizin için bir uyarı. Allah’ın size bir nevi yol göstermesi. Bunun farkında olun. Ya gerçekleri görerek adım atacaksınız ya da bu adamı çile gibi çekmek için evleneceksiniz. Bu kişi değişmeyecek bunu bilin. O güzel, kariyer sahibi kadın eşinin yanında değersiz bir kadın olarak yaşayarak küçüldükçe küçülecek, eski halinden eser kalmayacak, yürüdüğünüz yol bu. İkinci evlilik için böyle bir adamı mı beklemiştiniz, sorarım size. İkinizin de ikinci evliliği. İkinci evliliklerde genelde daha kıymet bilinir. Bir bakıma evliliği oyun gibi görmeyene son şanstır ikinci evlilik. Bu kişi sizce bir şans mı? Her şey kariyer değil, evet o da önemli ama karakteri doğru olmayan birinin mevkisi olsa size ne faydası olacak? O yüzden geçmişteki güzel günlerle yaşamayı, onlara tutunmayı bırakın. Bugünde yanınızda bir saatten fazla durmakta zorlanan bu adama bağımlı yaşamaktan vazgeçerek biraz cesaretli olun isterim. Sizde eksik olan duygu cesaret. Kendinizi anlattığınız, bu kadar güzel özellikleri olan bir kadın kendisini mutsuz eden, değer vermeyen bir adama bağımlı olmamalı. Benden tavsiye istemişsiniz; 55 yaşındaki bir adam neyse öyle kalacaktır sevgili okurum. Değiştiremezsiniz. Siz soru sormaz, her şeye ben bilmem beyim bilir derseniz tabii ki ılıman bir adam olur ama soru sormak, “Neredeydin” demek en doğal hakkınız. Çiftler ister sevgili ister eş olsun arada sevgi bağı varsa hesap sorulur da verilir de. Hesap verilmiyor ve sorulmuyorsa orada bir sorun vardır. Bu da bence değersizliktir. Size bu beyin değişmeyeceğini bildiğimden ayrılmanızın en doğru karar olacağını üzülerek söylemek zorundayım. 39 yaş genç bir yaş, yine şansınız olur, yine sevebilirsiniz. El elden üstündür ve günümüzde bu şans yakalanabiliyor.
Diğer konu hamilesiniz, size fazladan bir saat zaman ayırmakta zorlanan bir adamdan bahsediyorsunuz. Bebeğinize ne kadar vakit ayıracak, bunu bir düşünün isterim. Siz değerli bir kadınsınız, evliliğinizle kendinizi değersizleştirmeyin olur mu? Biliyorum yazdıklarımı okuduktan sonra yaşadıklarınıza farklı bakacak ve o güçlü kadını uyuduğu uykudan uyandıracaksınız. Yazımın sonunda bir kocaman teşekkür size. Benimle ilgili güzel düşünceleriniz, sözlerinizle mutlu oldum. Size ve okurlarımın hayatına bir ışık tutabiliyorsam mutluyum…
Sevgileri sevgili okurlarıma…
YORUMLAR