Benimleyken eski nişanlısı ile de görüşüyormuş...
Merhaba Yeşim Hanım,
3 yıl önce aşık olduğum kişiyle tanışmamızdan 2 ay sonra nişanlandık. Hızlıca evlenmek istiyordu. Kısa süre sonra ölüm tehlikesi atlattım. 10 günlük hastane sürecimde hep yanımdaydı. Onun sevgisi benim hayata dönüşümde önemli bir etkendi. Her şey çok güzeldi. Bu sıkıntıyı beraber yaşadık ve ben ona daha çok bağlandım. İyileştim ama ailemin psikolojisi bozuldu ve her an bana bir şey olacakmış gibi davranmaya başladılar. Eski nişanlım da strese girdi. Ailem aşırı korumacı davranmaya başladı. İlk ilişkim olması nedeniyle nasıl davranmam gerektiğini bilemedim. Onu kıskanıyordum. Başkalarına bakması, bedensel rahatlama amacıyla başka kadınlarla birlikte olabileceği düşüncesi benim içimi kemiriyordu. Onu o kadar çok seviyordum ki bu düşünce beni bitiriyordu. Ki evlenemediği için böyle şeyler yaşadığını söylemişti. Benden önce yaşaması tabii ki çok normal, olabilir ama benimle beraberken de birlikte olabileceği düşüncesi şüphesi beni mahvediyordu. Çocuksu taşkınlıklar yapıyordum. Üzülerek sorguluyor sonra da onu sıkarak kaybetmekten korkuyor, günü ağlayarak bitiriyordum. Onu bedensel olarak da olsa hiç kimseyle paylaşmak istemiyordum. Benimle bu tür ihtiyaçlarını gideremiyordu. Ailesi bu durumu normal görüyordu. Bu da benim için çok incitici oldu. Tabii ki kendisi böyle bir şeyi bana itiraf etmedi ama ben seziyordum. Aramız bozulmaya başladı. Görüşme sıklığını azaltmak istedi, en zor zamanımda yanımda olan her an görmek istediğim, doyamadığım adam benden sıkılmıştı. Yıkılmıştım. Şüphelerim onu yormuş olabilir ama teslim olmuş bir kadını ikna etmek bu kadar zor olmamalıydı. Benden 10 yaş büyüktü. Bir gün 'ben çapkınım' dedi. Üstelik sadakate ne kadar önem verdiğimi çok iyi biliyordu. Zor zamanımda yanımda olması ve benimle sonrasında çok ilgilenmiş olmasından dolayı ona minnet duyuyordum. Görüşmelerimizi azaltma isteğine bağlı kırıcı davranışlar çoğalınca onun benden sıkıldığını düşünerek ayrılık teklifinde bulundum. Onu mutlu edemediğimi düşündüm. Ama ayrılmamız gerçekten çok zor oldu. 3 ay kadar ayrı kaldık, yüzükler çıktı, hayatımın en korkunç dönemiydi. Artık ailem onu istemiyordu, beni mutlu edemeyeceğini düşünüyorlardı. Ama ben vazgeçemiyordum. 3 ay aradan sonra tekrar görüşmeye başladık, her şey muhteşem gidiyordu, ailelerden gizli aşkla sarıldık birbirimize. Ama gizli kalamadı, ailem takip ediyormuş. Nereye gitsek beni oturtmuyorlardı. 'Biz de oradan geçiyorduk seni de alalım' diyerek huzurumuzu kaçırıyorlardı. Nişanlım 'bu böyle olmayacak devam etmeyelim' dedi. Benim için çok zor bir durumdu ailemin kontrolcülüğünden dolayı ilişkiyi bitirmek istemesini kabullenmek istemedim. Çünkü onu çok seviyordum. Aramızdaki tek sorun benim şüpheci olmamdı ama o dönemde çok yansıtmadım, ona gerçekten güvenmek istedim bu konuda. Kopamadım, ailem onunla konuşmayı kabul etmedi. O bitirmek istiyordu her şey çok güzel giderken... Arıyordum, bitiremiyordum ve kopamadık. Ta ki eski nişanlısının evine gidip geldiğini öğrenene kadar. Beni gözden çıkarmış. Oysa benimle tanıştığında ondan ayrılalı 5 yıl olmuştu. Bu 5 yıl içinde yine defalarca denemişler ama düğün aşamasına gelememişler. Zaten direkt evlenmek için tanışmışlar, düğün 5 yıl önce bozulmuş. Durumu öğrenince ondan ayrıldım ve 2 yıl sonra evlendiler. Çok garip, 40 yıl düşünsem tekrar birleşip evlenecekleri aklıma gelmezdi. Kendimi kötü hissediyorum. Benimleyken onunla da görüşüyormuş. Haksızlığa uğradığımı düşünüyorum. Tek suçum çok sevmek miydi? Sanırım böyle...
Yeşim Tijen'in cevabı:
İnsanoğlu hayata bir kez doğuyor. Kendinden doğması kaç kez, onu hiç düşündünüz mü sevgili okurlarım? Çok kez. Yaşadığınız her büyük acının ardından kendinizi yeniden yaşama doğurmak zorundasınız. Tıpkı bazı kadınların bebeklerini dünyaya getirmesi gibi acı çeke çeke, ıkına ıkına... Kendinizi yeniden yaşama salıveriyorsunuz. En güzel aldanış belki aşka inanmak... İnsanın işine geliyor, hoşuna gidiyor. Gerçekler yüzünüze en sert şekliyle çarptığında şapka düşüyor ve o kel tüm çıplaklığıyla görünüyor. Sizde de böyle olmuş; fark ettiğiniz halde farkında olmaktan kaçındığınız gerçeklerle yüzleşmişsiniz. İşte o zaman insanoğlu cehennemi dünyada yaşar. İnsan insana ölmeden cehennemi adeta bile, isteye gösterir. Suçunuz sevmek, güvenmek, inanmak ve tecrübesizliğinizden başka nedir? Gerçekten insan olmanız olabilir mi?
Önce şunu sormak istiyorum sevgili okurum, sizden 10 yaş büyük biriyle ne işiniz vardı? Yaşıtınız gençler yok muydu etrafınızda? Dizi olgunluğuyla, yaşam tecrübesinin getirilerini kullanarak cezp etti değil mi? Çok büyük yaş farkı olan ilişkilerde neredeyse nesil farkı paylaşımları azaltır. Paylaşımları az olan ilişki kişiyi gitgide yalnızlaştırır. Bir bakarsınız yaşamadan onunla aynı yaşta olmuşsunuz. İnsan sevebiliyor, kanabiliyor değil mi? Ben inanıyorum ki her yaşanan için vücut bir his oluşturuyor. Siz de güvensizlik duygusu boşa oluşmamıştır. Hislerinizle sezdiklerinizden bu duygulara kapıldınız. Nişanlınız isteseydi sizdeki bu güvensizliği davranışlarıyla bütünleşen konuşmalarıyla ortadan kaldırırdı. Sizin onu sıkboğaz etmenize bile isteye göz yumdu, bahanesi oldu.
Bahaneler yalanlardır diye düşünürüm. Çoğu kez bahanelere sığınır insanlar, en kolay yol olarak kullanılır. Siz bu ayrılıkta kendinizi suçlarken hiç de haksız olmadığınızı gördünüz. O zaman unutmak için bu direniş niye? Bu kişi çoktan tarihe gömülmeyi hak etmiş. Kendinize niye bunu bile bile yaşatıyorsunuz? En büyük intikamdır unutmak... Unutun.
Nişanlısından ayrılmış biriyle evliliğe adım atarken sorgulamalıydınız. Bu adam neden ayrıldı veya neden bırakıldı? Bunları yeterince deşmiş olduğunuza emin misiniz? Bir ilişkide kişiler birbirlerini değerli buluyor ve önemsiyorlarsa güven kazanmak için çabalarlar ama dediğim gibi yeterince değer veriyorlarsa. Bu değeri nişanlınız da içinde hissetseydi kuşkularınızı yok etmek için çabalardı ama yapmamış. Bu da sizin ondaki değerinizin göstergesi değil de nedir? Değerden bahsedince aldatmakta değerlerle ilgili bir durumdur. Evlilik veya birliktelik bunların kişide değeri yeterince yoksa kendinden başkası yeterince değerli değilse kişi aldatmaya meyilli olur. Bu kişiye ne kazandırır? Anlık mutluluklar, heyecanlar sonrasında pişmanlık, çıkmaz sokaklarda kaybolmalardan başka bir şey kazandırmaz. Dolayısıyla düşündüğünüzde böyle biriyle ayrılığınızın size kaybettirdiği bir şey de aslında yok. Sizin değerlerinizle örtüşen değerleri olmayan biri sizi nasıl mutlu edebilirdi, düşünün. Bu yüreğinizdeki sevgiyle göz ardı ettiğiniz bir husus, bir o kadar da önemli. Çünkü değerleri olmayan insanlar yeterince insan olamamış kişilerdir.
Yazımın başında insanın bir kez doğduğunu ama her acıdan kendini yeniden doğurmak zorunda olduğunu yazmıştım. Size düşen edindiğiniz tecrübeleri de unutmayarak yeniden hayata doğmak. Yaşama yeni ümitlerle bakmak. Neyin acısını çekiyorsunuz hala? Adam evlenmiş, sizinle beraberken nişanlısıyla görüşmüş. Biri hayatınızdan sizi aldatarak gitmişse hala onu düşünüyor olmak akıllıca bir davranış mı? Hayat bu kadar duygusal yaşamayı affetmez. Kendinizi toparlamalı, geçmişi unutarak önünüze ve sizi bekleyen güzelliklere bakmalısınız.
Sevgiler...
YORUMLAR