Evlenmek mi? Allah korusun!
Evlenmek mi? Allah korusun!
Çok sevdiğim iki insanla nefis bir yemek ortamında açıldı konu.
Ben yine evliliğe ne kadar karşı olduğumu dile getirdim.
(Bu konuyu pek severim.)
“Niye peki?” dediler.
Debelendim debelendim, bir türlü tam anlatamadım, konu kapandı.
Şimdi bir toparlayayım.
İki kez gayet isteyerek, gayet de severek evlendim.
Sanırım benimle evlenenler de benim gibi istekliydiler.
Gittik imzaları attık.
Aynı çatı altında yerimizi aldık.
İlk başlarda her şey pek tatlı oluyor.
Ama yıllar geçince o aynı çatı için atılmış imza, o mecbur olma hali taraflardan birini ya da her ikisini zorlamaya başlıyor.
Çünkü hayat yıllar içinde iki insanı apayrı yollara itebiliyor.
O birlikte başlanan yolculuğa, değişen hayatlar nedeniyle birlikte devam etmek mümkün olmayabiliyor.
O zaman geldiğinde kırmadan vedalaşabilmek çok önemli. Ama o iki kişi evliyse o öyle ha deyince olamıyor. Kıvranıyor Allah kıvranıyorsun.
Özgürlüğünü tamamen teslim etmiş olma fikri de iyi gelmiyor insana sonra.
İlla bir şey yapacağından, başkalarına kayacağından değil, sen buna mecbursun durumu kötü, boğmaya başlıyor ilişkiyi.
İnsanın yalnızlığını koruması çok önemli bence.
Yalnız düşünmesi, yalnız hayal kurması, yalnız yazması, arkadaşlarıyla yalnızken görüşmesi.
Bunun insan ruhuna fazlasıyla gerekli olduğunu düşünüyorum.
Öyle günler var ki hele mutlaka tek olmalısın.
Popondan düşen pijamanı, altına uyumsuz çorabını giymeli ve en aptal diziyi seyretmelisin, seyrederken de ağlamalısın.
E ne var o halini de görüversin diyorsun ama hiç de öyle değil.
O halini göre göre bir bakıyorsun tutkunun yerinde yeller esiyor.
Sonra bu bana özel ama ben oğlumla olan hayatıma, kurduğum düzene, onun kafasındaki “anne, baba, Can” modeline başka bir erkeği sokmak istemiyorum.
Benim hayalime sokulmuştu ve bu bana hayat boyu iyi gelmedi.
Ne kadar muazzam bir insan olursa olsun, o insanın Can’ın kafasını karıştırmasını tercih etmiyorum
Bu da bana özel belki ama ben boşanma travmasını da bir kez daha yaşamak istemiyorum.
Ayrılığın her türlüsü çok acıklı ama yaşayanlar iyi bilir, sevsen de sevmesen de veda ettiğin kişiyi, avukatın arayıp “Gözünüz aydın, bitti” demesi adamı bitiriyor.
Netice olarak, ben ayrı evlerde, imzasız bir hayat arkadaşlığına inanıyorum.
Dozunda görüşülen, dozunda paylaşılan, birbirine mecbur olmadan birbirini isteyen ve boşanmanın olmadığı bir yapıya.
Hayırlısı bakalım.
Not: Olur da bunca laftan sonra bir gün evlenmeye kalkarsam bu yazıyı gözüme sokun olur mu…
YORUMLAR