Yaşam, sevgi ve olasılıklar
Zorluklar ile kolaylaştırıcıları birlikte geliyor. Dert, çarenin öncülü. Çözüm, problemin içinde. Panzehir, zehrin bilgisinde. Bitki, tohumun özünde.
Bayramda kimisi acıyı, kimi ise coşkuyu deneyimliyor. Yalnızlığı en derinden hisseden de var, yanı başındakilerin varlığına şükreden de.
Özel günler her yıl yeni anlamlarla geliyor ve geçiyor. İnsanlığın önemli eşiklerden geçtiği zamanlarda ise denge bulma ihtiyacı had safhada oluyor. Geçmişe dair anlamlar ve güncel deneyimler birbirine karışıyor. 1 yıl önceye göre bambaşka yaşanan özel günler, elde ne kaldığını görmek için bir iç muhasebe vesilesi oluyor. Bazı şeyler kayıp, bazı şeyler arınma, bazı şeyler fırsat olarak algılanıyor. Algılar ise zamana bağlı olarak değişiyor. Zaman, en büyük dönüştürücü. Zamanı nasıl kullandığımız, onun dönüştürme özelliğini en yoğun şekilde çalıştırmayı sağlıyor.
Bir ortak zamanı hep beraber yaşarken hepimiz kendi iç alemimizde, kendi iç duvarlarımız arasında oradan oraya çarpıyoruz. İç dünyamızda fırtınalardan durgun denizlere, dalgalardan akıntıya gidip geliyoruz. Hepimiz kendi dünyamızla, yaşam sisteminde bir yörüngeye oturmuş halde dönüyoruz.
Bedenimiz ve bilincimiz kadar, bunlarla etkileşim halinde olan dış dünyaya da ihtiyacımız var. Yöntemlere, araçlara, ilhamlara ihtiyacımız var. Yaşamla bir bütünüz. Dış alemi var edenlerden biri de biziz. Dünya, bizim varlığımızla olan etkileşimi ile yaşamın yuvası oluyor. Yaşamın bütünlüğü içinde bizim yerimiz eşsiz. Bir bütün olarak yol alıyoruz. Kendi dünyamızın kaynaklarını sürdürebilmek için de ışığa ihtiyacımız var. Birbirimizin ışığına, bütünlüğün ışığına… Ancak bazı zamanlarda, ışığın varlığını dahi unutacak halde olabiliyoruz.
İnsan, evrenin küçücük bir parçası olduğunu unuttuğu zaman, kendi dünyasını tüm yaşam zannediyor. Algısı sadece kendi dünyasıyla sınırlı kaldığında ise çareleri ve olasılıkları sınırlı zannediyor. Sadece kendi dünyasının kaynakları ile kaldığında, bir gün tükenip çorak bir gezegene dönüşüyor. Halbuki ışık olan yerde yaşam devam ediyor. Işığa dönmek, dış kaynaklardan beslenmek, zamanı bir yakıt olarak kullanmak yeni yaşam olasılıklarını mümkün kılıyor. Işık zaten hep var. Ona doğru biraz hamle yapmak, hiç değilse niyet koymak iyi bir adım. Işık, gündelik yaşamda kendini sevgi ile belli ediyor. Sevgiden kopmayan bir hal ile yaşamak adeta bir ışık kaynağı oluyor. Karanlıkta kalan taraflarımız, korkularımız ve öfkelerimiz ancak sevgi arttırıldığında etkisini yitiriyor. Çeşitli halleriyle yaşanabilen sevgi, sürdürmesi kolay olmasa da iyi bir yaşam kaynağı…
Şimdi ışıklı zamanlar başladı. Yeni koyu karanlıklar gelene kadar-ki hayatta her an gelebilir- ışıktan bol bol faydalanalım. Işığı, sevginin olduğu tarafa tutalım. Sevgi olan tarafı aydınlığa çıkaralım. Davranışlarımıza sevgi kırıntıları katalım. Sevgi enerjisini arttıralım. Yaşananlara bir de sevgi ile baktığımızda ne görüyoruz, en azından bunun pratiğini bir yapalım. “Buna sevgiyle bakmak mümkün mü?”, “Buna sevgi katsam nasıl olur?”, “Bu işin içinde sevgi olsaydı nasıl olurdu?”
Çok şey sorulabilir. Bayramlar, özel günler, birleştirici veya ayrıştırıcı olmaya aday hale gelebilir. Niyetlerimize ve eylemlerimizle sevgiyi arttırabiliriz. O gün elimizden ne kadarı geliyorsa. Sevgiyi en azından hatırlayalım.
Yüzümüzü ışığa dönelim.
YORUMLAR