Ceyda Düvenci, kızı ve tüm kadınlar
Ceyda Düvenci, kızının regl olduğunu paylaştığından beri tartışmalar aldı başını gitti. Tebrik mesajlarının yanı sıra, çocuğun rızası olmadan özel durumunu paylaştığı gerekçesiyle linç mesajlarına maruz kaldı. Sonrasında yine Instagram hesabından eleştirilere yanıt veren bir mesaj yayınladı.
Böyle özel bir şeyi uluorta, bir de üstüne üstlük “kutladığı” yönünde eleştirildi. Regl gibi “özel” bir konuyu “ifşa” ettiği söylenerek ahlaksızlıkla suçlandı. Çocuğunu düşünmediği, kızının ileride bunun bilinmesini istemeyeceği söylendi. Regl olduğunda tokat yiyen genç kızların ülkesinde böyle büyük bir tepki almasına şaşırmamak gerek. Ne var ki aynı tepki düzleminde kaldığımız müddetçe yol almamız da mümkün görünmüyor.
Konu birçok açıdan tek tek tartışılabilir. Çocuk hakları, magazinsel yön, mahremiyet, bir annenin coşkusu, evladının yaşadığı ve toplumda hala utanç sebebi olan bir değişime sahip çıkması vs... Ancak bu kadar değişken bir dünyada normları kimin belirlediğini de zaman zaman tartışmak gerek. Biraz bütüncül bakmak gerek.
Ceyda Düvenci’nin son paylaşımındaki belki de en dikkat çekici kısım şuydu;
“Artık çocuk değil. Bedenini doğru anlaması ve sahip çıkabilmesi için, kendine kıymet vermesi için yapacağım bu ritüeli... her evlat değişir, dönüşür... regl olur, sünnet olur, mezun olur, aşık olur, evlenir gelin-damat olur, anne-baba olur... tüm bu dönüşüm anları kıymetli ve kutlanasıdır... ve tüm bu kutlama ritüelleri atalarımızdan bize mirastır. Bir çocuğun kendini koruyabilmesi, dokunulmazlığının önemini fark etmesi, ailesinden gördüğü kıymetle oluşur.”
Çocuğun özgüven gelişimi için ailenin onu her haliyle koşulsuz kabulü son derece önemli. Çocuğun yaşadığı bedensel-ruhsal değişimlerin etkileri ömür boyu tüm duygusal yaşantısını, sosyal ilişkilerini etkiliyor. Çocuğun yaşadığı bir değişimi aile yok veya ayıp saydığında, bu değişimle katıldığı toplum yaşamında çocuk zorlanıyor ve hatta yalnız hissediyor. Bir annenin kızına verebileceği en büyük hediyelerden biri, yaşadığı bedensel ve ruhsal değişime sahip çıkarak her şeyden önce “normal” olduğu bilgisini, her haliyle kabul gördüğü ve sevildiği bilgisini çocuğun ruh dünyasında içselleştirmek.
Düvenci’nin sırf Instagram’da 2,7 milyon takipçisi var. Yaşadığımız coğrafyada da milyon çeşit insan… Yaptığı üzerine yapılabilecek milyonlarca yorum, görüş var. Ahlaksızlıkla suçlayan, hayatını yaşayış biçimine tümden saldıran, anlayan, anlamaya çalışan, kızının özel durumundan dem vuran, kutlayan, cesaretinden dolayı tebrik eden ama içine çok da sinmediğini söyleyen çeşit çeşit insan ve çeşit çeşit üslupta yorumlar, fikirler var. Düvenci’nin paylaşımını herkes kendi meşrebince yorumluyor. Bir ünlünün sosyal medya hesabında yaptığı gündelik paylaşımlardan biri olarak gören de var, kızını malzeme ettiğini söyleyen de. Aslında asıl konu; Ceyda Düvenci de olsa, ünlü veya ünlü olmayan başka bir insan da olsa gerçeğimiz olan regl döngüsü konuşulduğunda hala tüyleri diken diken olan, hakaretler savuran bir zihniyetin varlığını sürdürmesi.
Düvenci'nin kendisi çok net ifade ediyor. “Sizinle her şeyi paylaşıyorum” diyor. Bir insanın kendi hayatını yaşamasına olan genel tahammülsüzlük, genellikle ünlülerin hesaplarında yapılan yorumlarda göze çarpıyor. İnsanların birbirine karışabilme hakkını kendilerinde görmeleri en çok da ünlüler üzerinden, “topluma malolmuş kişi” kalıbına sıkı sıkıya sarılarak, bu kalıbı bahane ederek yapılıyor. Tepkilere cevap vermeye kalkan kişi için “Ünlü olmak kendi tercihi. Göz önünde olmasaymış” deniyor. Paylaşmak, saldırı görmeye razı olmakla eşdeğer tutuluyor. Ancak bunlar başka bir yazının konusu. Benim asıl gördüğüm, bir kadının kalbini açtığı alanda, kalbinin daimi sakinlerinden olan kızını da doğal olarak paylaşırken, onunla ilgili süreçlerini paylaştığı gibi, doğal olan bir diğer süreci, regl döngüsünü de paylaşması. Ne var ki toplumun büyük bir çoğunluğu regl döngüsünün gündelik hayat içinde konuşulmasına bile henüz hazır görünmüyor.
Bir anne, hem annelik kimliği hem de diğer tüm kimlikleriyle birlikte bu dünyadaki varoluşuna dair paylaşımlar yaptığı alanda, hayatının önemli bir aşamasını birkaç cümleyle paylaşıyor. Kalbini açtığı alanda heyecanını, sevincini paylaşıyor. Daha insani, daha normal bir dünyanın mümkün olabileceği umudunu bize aşılıyor. İnsan soyunun devamını sağlayan regl döngüsü gerçeğinin kendine düşen kısmını aynı doğal akışı içinde paylaşıveriyor. “Pedini de gösterirsin yakında!” diyor bazıları. Bu yorumlar, muhatabının değil ama sahibinin zihninin kendi aşırılık hallerini gösteriyor bence. Ceyda Düvenci paylaşımını göze sokmuyor, oradan nemalanmaya yönelik harekete geçmiyor. Ortada ped falan yok. Ped, yorumcunun zihninde. Linçin gerçekleşmesi için birkaç cümlelik paylaşım yetiyor.
Kutlama, sevinç, onurlandırma… Düvenci’nin paylaşımını bunlarla görmek de mümkün. Diğer türlü utanılacak, ayıplanacak bir şey olarak kalmaya devam edeceğini hatırlamak gerek. Regl döngüsünün başlamasının yok sayılmaması, çocuğun bedeninde olan değişimlerin anne ve yakınlar tarafından normal karşılanması, kapsanması, onurlandırılmasını artık tartışmak gerek. Şu sorular akla geliyor; bunun normalleştirilmesi için ne yapmalı? Yokmuş gibi davrandıkça nasıl normalleşecek? Yaşamın bu aşamasının kutlanması neden bizi bu kadar rahatsız ediyor?
Farz edelim ki, binlerce yorumun hepsi ama hepsi Düvenci’nin paylaşımıyla aynı sadelikte “Tebrikler” şeklinde olsun. Bir kişi bile olumsuz tepki vermese, kızı bunu gördüğünde ne hissederdi? Bir de bu ihtimalden bakalım mı? Olay haline getiren şey, insanların tepkileri olabilir mi? Kızının ileride bu mesajları görüp utanacak olması ihtimali zaten biz toplum üyelerinin vereceği tepkilere bağlı. Bu ortamı biz oluşturuyoruz, bunu hatırlayalım. Bu kadar tepki çeken bir şey belki onların geleceğinde bu kadar tepki sebebi olmayacak. İşte o geleceği de biz şekillendireceğiz.
“Sıradan ise o zaman kutlamaya ne gerek var?” diyen bir bakış açısı da var. Oysa ki mevcut şartlar böyle değil. Nasıl ki doğum gününü, mezuniyeti kutluyorsak ve bunları kutlamak normalse, normal olanın içinde kutlamanın da ağlamanın da duyguları yaşamanın da olduğunu toplum olarak kabul edersek zaten o şey aşırılıklardan uzak şekilde hayatın parçası haline gelecek. Yok saymak bir şeyleri değiştirmiyor. Utanılacak bir şeymiş gibi yaşamayı, karın ağrısından utana sıkıla beden dersinde zorlanmayı, pedini saklayacak yer bulmaya çalışarak tuvalete gitmeyi, binbir gizlilikle kanama yaşamayı çözmüyor.
Reglin karşısına sünnet düğünlerini koymanın yanlış olduğu söyleniyor. “Aynı şey değil, karşılaştırmayın. Sünnet başka.” deniyor ama bu savunma erkek çocuğun gururlanması, kız çocuğun utanması gerçeğini değiştirmiyor. “O zaman biz de oğlumuzun buluğa erdiğini ilan edelim” deniyor. Tepki dilinde bu şekilde de ifade edilmiyor. Buraya aktaramayacağım birbirinden bayağı ifadelerle, sanki Düvenci tüm detayları aktarmış gibi, denk bir tavır konuluyormuş gibi “O zaman biz de…” diyerek karşı taraftan haykırılıyor. Halbuki Ceyda Düvenci’nin paylaşımındaki gibi bir önermede pedleri çarşaf gibi sallandırmak bulunmuyor. “Biz evleniyoruz” bilgisi nasıl ki toplulukla delicesine paylaşılıyorsa, “Ben bir dönemden başka bir döneme geçtim” bilgisinin de paylaşılabilir olması için bir minik adım atıyor Düvenci. Olsun ki hayat biraz daha kolaylaşabilsin, “Karnım ağrıyor” denilebilsin, demekten utanılmasın, “Regl olduğumu söylemek zorunda kaldım” diyerek utanılmasın, alayla karşılaşılmasın. Bir şeyleri normalleştirmemiz için bir miktar paylaşmamız, varlığını kabul etmemiz gerekiyor, bu kadar basit.
“Zaten sünnet de davullu zurnalı olmasın” diyen taraf da var. Bunlar da her türlü aşırılığa karşı oldukları savunmasıyla görüşlerini dile getiriyor, ikisine de mesafeli olduklarını söylüyor. Ancak unutmayalım ki mevcut gerçeklikte henüz regl ile sünnet düğününü aynı düzlemde değerlendirecek noktada değiliz. Önce bir miktar pozitif ayrımcılık gerek. Terazinin eğrilen tarafını doğrultmak, normalleştirmek gerek. Ceyda Düvenci’nin de havai fişekler atmaya niyetli olmadığı belli. Doğum gününde pasta kesiyorsak, yeni bir dönemin başlangıcını da kutlayabiliriz, bu kadar basit.
Hayatın normal akışı içinde olan bir şey hakkında yapılan paylaşımın ayrıştırılması, paylaşım alanından sökülüp çıkarılması ve sanki meydanda sallandırılan bir kesik baş muamelesi görmesi ne acı. Bunu yapmak normal hale gelene kadar, yapanlar linç yemeye devam edecek. Ancak bir gün gelecek ki yaşamın döngüleri gündelik konuşmaların içinde paylaşılıverecek, buna inanmak istiyorum. İsteyen kutlamasını yapacak, gerekli bulmayan yapmayacak. Nasıl ki evlenirken kiminin ailesi varını yoğunu verip balo salonları ayarlıyor, kimi ise sade bir kutlama yapıyor; herkes yaşadığı değişimi bir şekilde paylaşacak ki o değişim toplum yaşamına katılsın, kabul görsün. Bir kadının kendisi olarak kabul görmesinin yolu ise kendi varoluşunun parçası olan regli saklamaya çalışmadan, gündelik hayatın içinde yaşayabilecek alanı bulmasından geçiyor. Bunun içinse toplum üyelerinin bu normalliğe sahip çıkması, alan açması gerekiyor.
Ceyda Düvenci gibi kadınlar regli tüm normalliğiyle hayatın içine katmaya temiz niyetlerle katkı sağladıkça da yolun aydınlanmaya başladığını görüyor ve umutlanıyorum. Çünkü kendisinin de söylediği gibi, çocuklarımızın yaşadığı döngüler yok sayılmayı değil, kutlanmayı hak ediyor. Anneler ve babaların desteklerini hisseden çocuklar, birkaç neslin yakasını bırakmayan suçluluk hislerinden azade büyüyor. Özgüven kazanıyor. Varlıkları ve yaşadıkları değişimler onurlandırılıyor.
İlkler her zaman en büyük tepkileri çeker. Bunu bir cesaret gibi görmediğimiz, aşırılık olarak görmediğimiz günlerin yakında olmasını umuyorum. Bir annenin, kızının döngüsünü onurlandırma coşkusunu henüz coşku olarak bile yaşayamamışken tırpanlanmasını görüyorum. Hayatını bir miktar kolaylaştırmanın, olanı ve yaşananı normalleştirmenin yollarından birinin açıldığını görüyorum.
“Kirli” “Hasta” “Yaptığı yemek yenmez” zihniyetiyle kendini kirli ve suçlu hissederek büyüyen kadın nesillerinin acılarını temizlemek için Ceyda Düvenci kendini kızıyla birlikte sokaklara ya da sahnelere atmıyor. En azından henüz ilk tepki aldığı paylaşımda bunu yapmadığını söylemek mümkün. Kendi hesabında birkaç satır bilgiyle paylaşım yapıyor ve umuda dahil oluyor. Üstsüz gezen kadınların yaşadığı kabileler de var dünyada. Kime göre, neye göre hata? Kime göre, neye göre yanlış? Onu aşırılıkla suçlayanların “Neden bu kadar öfkelendim?”, “Bu annenin kızıyla olan ilişkisinde neyi onlardan daha iyi biliyorum?”, “Ayıp benim için nedir?”, “Neden hasta olmak deniyor?” gibi soruları kendilerine sorması oldukça faydalı olabilir. Düvenci veya bir başkası tarafından bir minik özgürleşme penceresi açıldığında korkmayın, “Regl oldum” diye yüksek sesle söylemek zorunda olmayacaksınız. “Gidişat” da sizi buna zorlamayacak, korkmayın. Ama gizlemeseniz, utanmasanız, örneğin regl döneminde dinlenme hakkınızı kullanabilseniz hayat daha kolay olmaz mıydı?
Bir geçişi yok saymak, yakını ölene “Başın sağolsun” dememek gibi bir şey oluyor. Kadınlar kızlarıyla nasıl konuşacaklarını bilemiyor. Karnı ağrıyan derdini anlatamıyor. Regl konusu normalleşsin artık.
Biraz rahatlayalım. Birbirimizi bu kadar tırpanlamayalım.
Norm haline gelenlere bakalım.
İnsanlığın daha yapacak çok işi var. İşimize bakalım.
Sevgiyle…
YORUMLAR