Doğurabileceğimize inanmıyoruz
Gebelere özetle söyle derim:
"Aslında tek başına doğurursun, kimseye ihtiyacın yok. Ebe sana doğumda eşlik eder, destek ve göz kulak olur. Doktor ise sadece bir sorun varsa müdahale eder. Sorunsuz doğumda doktorun işi yoktur. Doğumları hastanede yapmamızın tek amacı MUDAHALE GEREKİRSE vakit kaybetmeden yapmaktır. Yoksa doğumu bebeğinle sen yaparsınız. Kimse kimseyi doğurtamaz, doğum sadece 'olur', yeter ki sen rahat ve gevşek ol."
Bir gün bir gebeme bunu söylerken daha ilk cümlede öyle bir şaşkınlık geçirdi ki, bir kez daha anladım ki doğum ile ilgili temel sorunumuz bu:
Doğurma yeteneğimize inanmıyoruz!
Gebe doğurabileceğine inanmıyor, doğurtacak hekim arıyor.
Hekim doğumun çoğunlukla sorunsuz geçeceğine inanmıyor, her doğumda patoloji arıyor.
Ebe, bebeğin dışardan yardım olmazsa mümkün değil, doğmayacağını düşünüyor.
Ebe hemşirelik yapıyor, doktor ebelik yapıyor, gebe hasta olduğuna inanıyor.
Herkes "doğum"u tedavi edilmesi gereken bir "hastalık" olarak görüyor.
FİZYOLOJİK (yani her şeyin normal, sağlıklı seyrettiği) gebelik ve doğumu,
PATOLOJIK (yani sorunlu durumlar içeren) gebelik ve doğumdan ayırmayı unuttuk.
Fizyolojik bir sürece müdahale ederseniz patoloji çıkması ihtimali artar.
Patolojik bir sürece müdahale etmezseniz sonuçları ağır olabilir.
Patolojik sürece yapılan müdahalelerin hayat kurtardığı gerçeği, aynı müdahalenin fizyolojik bir süreçte yapılması halinde zararsız olmasını gerektirmez.
Mesela sezaryen sayesinde sorunlu bir gebelik sağlıkla sonuçlanmaktadır.
Ancak aynı operasyon sorunsuz bir gebelikte yapıldığında anne-bebek sağlığı riske atılmaktadır.
Doğumu "tehlikeli", sezaryeni "risksiz" görmekten vazgeçmemiz lazım.
Patolojileri zamanında tespit edip, müdahaleleri yapmak, fizyolojik olanlara da karışmamak gerek.
YORUMLAR