Tam aydınlanıcam bi gülme geliyo töbe!..

Maria Montessori bundan yüzyıl önce (!) gözlemleri sırasında, üç yaşında bir çocuğun bir şeyi 40’ı aşkın sefer denemesine, bu esnadaki yoğunlaşmasına ve sonrasındaki zindelik ve mutluluğuna şahit olmuş. Bu durumu dikkatin polarizasyonu olarak tanımlamış ve yoğunlaşma anında beynin özel bir kimyasal salgı ile bedenle tam uyuma geçtiğini keşfetmiş. İleriki yaşlarda, ihtiyaç olunan anlarda beynin aynı maddeyi üretip odaklanma yaşaması için , çocukluktaki deneyimlerin önemini vurgulamış.


Anne-babalar olarak, konsantrasyon süresi uzun, yaptığı şeye odaklanabilen, günün deyimi ile anda kalabilen çocuklar için neler yapabiliriz?


Aslında anahtar çok ulaşılabilir bir yerde, günlük hayatın içinde...

Yapmamız gereken, çok bir şey yapmamak... Çok müdahale etmeden, biraz gözlem halinde kalabilmek. Yetişkin olarak düşünsel ve stratejik olarak hep iki adım ötesinde, fiziksel olarak hep iki adım uzağında (yakınında) olabilmek...


Daha da somutlaştıralım:

Hepimiz biliriz. Çocukların evrensel gelişim dönemeçleri vardır. Benzer dönemlerde, ayakkabılarını, çoraplarını giymeye çalışır, bağcıkları bağlamak için dakikalarca uğraşırlar. İpi bir delikten geçirirken zaman durur sanırsınız. O anlarda, konsantrasyon haline izin verebilir, onun hızında akabilirsek işin büyük bir kısmını kotarıyoruz.



Bir yere yetişmek zorundaysak, yetişkin olarak, planlamamamız gereken bir detay gibi görüp, stratejik olarak iki adım önde olma prensibiyle, evden çıkmadan yarım saat önce ayakkabılarıyla meşgul olmasına olanak sağlayabiliriz.



Sizden uzaktaki çocuğunuzun yanına ses ile gitmeden, bedeninizle bir gidip, neyle meşgul olduğuna bakıp, bölünmemesi gereken bir an ise bölmemek, çok iyi bir dikkatin yoğunlaşması desteği. Daha yakından baktığınızda, çocuğunuzda dikkatin polarizasyonunun üç aşamasını görebilirsiniz. Daha yakından baktığınızda, dikkatin polarizasyonunun üç aşamasını görebilirsiniz.



Bizler için çok mu geç? Kesinlikle hayır. Küçükken öğrenemediğimiz, geliştiremediğimiz bir şey ise odaklanma, yapabileceğimiz bir şeyler var mı?


İlk olarak bir işe başlamadan önce yapmamız gereken, niyet etmek. Böylelikle, alnımızın olduğu bölge (frontal bölge) aktif olarak devreye giriyor.


Bir şeyi istediniz, karar verdiniz ve niyet ettiniz; frontal bölge ışıl ışıl... Daha sonra dikkatin odaklanması başlıyor. İlgili bölgeye (anterior cingulate) kan akışının hızlanması ile dış uyaranlardan kopup, içimizdeki duygulara, fikirlere gelebiliyoruz. O esnada, parietal bölgede kan akışı kesildiği için, normalde zaman-mekan duygumuz devre dışı kalıyor ve başka bir düşünce boyutuna ulaşabiliyoruz. Aynı zamanda bu bölge vücudumuzdaki acı, ağrı gibi duyguları aldığı için, burdaki kan akışının kesilmesi sebebiyle ağrı ve acıyı da daha az hisseder durumdayız artık.



Evreka anları yaşayabileceğimiz bu noktalarda, yaşamsal dürtü merkezi amigdalayı biraz sakinleştirebilirsek, dikkatin polarizasyonunun zirvesindeyiz, yeni fikirler, oturan tetris parçaları işte tam orada.


Peki amigdala nasıl uyarılır, ya da nasıl uyarılmaz? Görevi temelde bizi hayatta tutmak olan beynimizin bu güzide bölümü, her türlü evhamdan ilhamlanır. “Eyvah, bittim, bu iş bitti, mahvoldum, benim suçum...” gibi ifadeler ile kontrolü ele alır. Alarma geçen beyin, dikkatin merkezi (anterior cingulate) ve frontal bölgedeki kan akışını azaltarak amigdalayı besler ve çok daha reaktif davranmamıza sebep olur.* Bir kaplan ile karşılaştığınızda son derece işlevsel olsa da, günlük rutinde bizi sabote edebilir.




Karikatür: Selçuk Erdem


Karikatürdeki gibi, tam yoğunlaştınız, bir düşünce geldi ve kaygı temelli, ilk soru, neden acaba şu anda bu aklıma geldi, ben bunu sonra bir düşüneyim, şimdilik “Sevgili duygum, seni tanıyorum bana yardımcı olmak istiyorsun, teşekkür ederim ama ben iyiyim...”** demenin iyi geleceğine inanıyorum.


İçimizdeki farketme, odaklanma, yoğunlaşma kapılarının anahtarları, meditasyon, dua, maneviyat veya zikir -hangisi uyuyorsa- kavramlarının altında!



* Prof.Dr. Nazan Aydın röportajı / Yazar: Burçin İvren/Mayıs2010

** Nilüfer Devecigil sohbetlerinden...


YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.