Ben panik, o sakin…
Böylesi mi zor, ikimiz aynı olsak daha mı zor olurdu, işte onu bilemiyorum.
Panik bir insanım. Kendimi bildim bileli. Ani sinirlenip ani sakinleşmem dışında ışık hızıyla panik olabilirim. Öyle böyle değil hem de elim ayağım titreyerek. Sakinleşmem de kısa sürmüyor sinirlendiğimde olduğu gibi, kendime gelemiyorum hemen.
Kızımın, özellikle bebekken, gece birden ateşi çıktığında en az üç derece ile ölçüyordum. Arkın ise sakin sakin bekliyordu tek derece ile… O dereceden diğerine koşarken, diğer yandan ılık suyla duş aldırıyor, hangi doktoru arasam diye kendi kendime konuşuyordum sürekli.
Gece geç saatte aile büyüklerinden telefon geldiğinde korkudan açamıyorum “ne oldu” diye, o “dokunmatik telefona alışmaları zor, elleri çarpmıştır” diyor. Geri arayana kadar aklım çıkıyor. Sonunda kim haklı çıkıyor? O. (Çok şükür)
Evden tam çıkacağız, arabanın anahtarını bulamıyorum. Ufacık evde sağa, sola koşturmaya başlıyorum, panikten göremiyor. O, kapıyı kapatıyor, eve giriyor sakince baktığı için çat diye buluyor.
Irmak annemde kaldıysa, aradığımda ulaşamıyorsam senaryo üzerine senaryo kuruyorum. En sevmediğim şeylerden biridir kızım kimleyse ona ulaşamamak. Arkın ise gayet sakin.
Acil kargo bekliyorum, saat 17.00 oluyor, tutuşuyorum. Arkın’ın yorum: “Ooo, gelir daha bir saat var mesainin bitmesine.” Sinirleniyorum da hak da veriyorum. Arada bir yerde kalıyorum.
Tamam biliyorum ben fazla paniğim, ancak o da aşırı sakin. Öyle böyle değil. Zaten beni dengeleyen de bu huyu. İkimiz aynı anda panik olsak, çıkamayız işin içinden. Aynı şekilde sakin olsak da keza. O zaman da rahatlıktan bir şey yapamayız.
Gerçi herkes panikken de ben sakin oluyorum. Babamın acil bypass’ında, dayımın kalp krizinde en sakin ben göründüm bütün ailemiz aşırı panik olduğu için, aradan iki ay geçti herkes sakinleşti, ben tutuldum.
Duygularımı bu denli yoğun yaşamak beni çok yoruyor. Ya çok mutluyum, ya öyle mutsuzum ki yataktan çıkasım gelmiyor. Çevremdekileri yorduğum kadar kendim de bunalıyorum.
Ne yöntemler denemedim, geçmedi.
Evet erkeklerle farklıyız da sanırım bizdeki durum daha da farklı. İkimizin de ayrı uçlarda olmamız sanki bir parça daha yorucu. İkimiz de orta noktayı istersek bulabiliriz gibime geliyor. Yeni çıkan kitabım "Kocam Hâlâ Sevgilim Mi?"de bol bol söz etsem de bu konu yaz yaz bitmez. Farklı dünyalara ait olup aynı evde yaşamak, bir hayatı paylaşmak dışarıdan kolay görünse de zor. Zaten aksini söyleyen olacağını da sanmıyorum.
Şimdi ya psikologuma yeniden düzenli gitmeye başlayacağım ya da bir çözüm bulacağım ve bu panik – duyguları uçlarda yaşama durumuma bir çare bulacağım.
Çünkü yoruldum. Çünkü baktım ki uzun zamandır anı yaşayamıyorum. Gelecek kaygısı, iş oldu olmadı kaygısı, sağlık kaygıları beni yiyip bitiriyor.
Peki yalnız mıyım?
Sanmam…
Siz ne durumdasınız?
YORUMLAR