En kızdıran cümleler
Sevmiyorum.
Şöyle başlayan yazıları sevmiyorum.
"Bir oğlu olmalı insanın"
Ya da
"Bir kızı olmalı insanın…"
Neden?
Hele ki elinden çay içtiğin bir kızın olmalı sözünü duyunca küplere biniyorum. Oğlun olunca zor zamanlarda sırtını dayıyorsun, kızın olunca elinden çay içmek istiyorsun. Neden sırtını kızına dayamıyorsun? Bazen de “oğlan ilgilenmiyor, kız daha ilgili anne babasıyla” deniyor. Buna da katılmıyorum. Evladın kızı, erkeği olur mu?
Şimdi üst paragraftaki konuyu kapatacağım çünkü o zaman gerçekten ben yazmaktan sıkılmam ama siz okumaktan daralabilirsiniz.
Neden bu cümleler var? “Bir… olmalı insanın” cümleleri…
Bak yine atar yapasım geldi.
Tutamıyorum kendimi.
Evet kızım var ama yine de “bir kızı olmalı insanın” cümlesini kullanmıyorum. Oğlum olsa “bir oğlum olmalı”yı da kullanmam.
Anne olduğum için sonsuz mutluyum, ancak “bir çocuğu olmalı insanın” da demiyorum. Dememek gerek diye düşünüyorum.
Umarım eskiden hormonlarıma kapılıp dememişimdir.
Neden biliyor musunuz?
Olmayanlar aklıma geliyor.
Anneler Günü, Babalar Günü de özel günler olsa da ben sanırım neşe ile yaklaşamıyorum bu duruma. Annemi, babamı kutlamadan önce içi cız edenleri düşünüyorum. İçi cız eden anneleri, babaları, içi cız eden evlatları… Annemle ne zaman bir fotoğraf paylaşsam, aklıma annesini kaybedenler geliyor.
Mesela o çok söyleyen kişilere sormak istiyorum.
Siz karşınızdakine “Bir çocuğu olmalı insanın” derken şunu hiç düşünüyor musunuz?
- İstiyor ve olamadıysa
- Varsa ve çok hastaysa
- Varsa ve artık yoksa
- Eşi istemiyorsa ve zaten zor durumdaysa, bu yüzden bunalımdaysa…
Hani hep ikinci çocuk meselesini yazıyorum ya. Bu da onun gibi.
Zaten son zamanlarda durum çığrından çıktı. Yürüyen merdiven fotoğrafı koysam da “hamile misiniz” sorusu geliyor, elim yanlışlıkla karnımda poz versem de. Cevap vermemek için siliyorum yorumları. Siliyorum çünkü benden önce başkası yazar diye de korkuyorum.
- Konu o paylaşımın gündemi olur diye.
- Altta tartışma çıkar diye.
Sosyal medyada özgür olmayı seven, her türlü paylaşımı yapan ben, bir bebekle fotoğraf koyamıyorum. İlk kez kendimi bu kadar sansürlediğimi fark ediyorum.
Açıkçası hoşuma da gitmiyor bu durum.
Mesela biri yürüyen merdiven fotoğrafı koysa ve başının döndüğünü söylese, aklıma son gelecek şey hamile olduğudur. Ama nedense onlarca aynı yorum gelince şaşırıyorum. Acaba diyorum, benim bakış açım mı yanlış? İlk onu mu düşünmem gerek?
Bu kadar başkasının hamile olup olmamasını önemsemeyi de anlamıyorum.
Kızın var diye herkesin kızının olmasını istemeyi, oğlun var diye herkesin oğlu olmasını istemeyi, iki – üç çocuğun var diye herkesin karşındaki insana istememesine rağmen “ay İNŞALLAH olur” demeyi anlamıyorum. Anlamayacağım.
Ancak başta dediğim gibi, en çok bir oğlu, bir kızı olmalı insanın söylemini anlamayacağım.
Anlamak da istemiyor olabilirim.
Çok özür dilerim böyle “atarlı” bir yazı yazdığım için ancak bir tanıdığımın bu cümleler karşısında üzüntüsüne şahit olduğum için sessiz kalamadım. Hatta sizi daha fazla rahatsız etmemek için kısa tutmaya karar verdim bu haftaki yazıyı.
Önümüzdeki hafta söz, bu kez eskisi gibi güldüren bir şey yazacağım. Hatta tahmin edebiliyorum. Cumartesi imza için Çaycuma’ya (Seka Sosyal Tesisleri – 14.30) gideceğiz, Pazar döneceğiz. Arabada Arkın’la nasıl kapıştığımızı yazacağıma dair bir his var içimde…
Unutmadan… Bunu da söylemezsem çatlarım.
Empati yapabilme gücü olmalı insanın.
YORUMLAR