Eden bulur mu?

Çok korkunç sonuçlanabilecek bir olayı, çok ucuz sayılabilecek bir şekilde atlattıktan sonra, birtakım düşünceler içine daldım birkaç gündür.


Ben dahil etrafımdaki herkesin genel kanısı: “Verilmiş sadakan varmış.”


Hemen yaptığım iyilikleri düşünmeye başladım. Son paramı verip patiklerini aldığım yaşlı teyzenin duası mı, yemek ısmarladığım sokaktaki ufaklığın bakışları mı bu kadar ucuz atlatmamı sağlamıştı? Bu iyilikleri içimden geldiği için yapmıştım ama iyiliklerin sonucu olarak görüyorum bir şekilde hasarsız atlatmış olmayı.


Hemen gidip daha fazla iyilik yapmayı istedim, daha fazla sorunsuz yaşamak istediğim için.


Böyle düşündüğüm için kendime kızdım sonra. Karşılık bekleyerek yaptıktan sonra, içine ne faydası var?


Sonra dedim ki, ulan bu olay niye benim başıma geldi. Ucuz atlatsam da, yaptığım iyiliklerin karşılığı olarak şu an iyi olduğumu düşünsem de, demek yeterince iyi bir insan değilmişim ki, bunlar geldi başıma. Önce telefonumu çaldırdım, sonra bilgisayarım bozuldu, şimdi de bu...


Bu sefer oturup yaptığım kötülükleri düşünmeye başladım... Kargoyu getirmediği için sesimi yükselttiğim kuryenin mi ahı tuttu, market kasasında hızlı hareket etmediği için tepki gösterdiğim çocuklu kadının laneti mi, kalbini kırdığım adamların mı?





Ben her şey bir neden sonuç ilişkisi içinde olmak zorunda diye düşünürken önüme Celine Dion’un haberi düştü. 1988 yılından beri aşık, 1994 yılından beri evli olduğu eşi ve aynı zamanda menajeri Rene Angelil kansere yenik düşerek hayatını kaybetmiş. Kadıncağız ne kadar üzülmüştür derken, 2 gün sonra da erkek kardeşi Daniel Lion yine kanserden vefat ediyor…


Şimdi ben marketteki kadının ahını, bilmemkimin okuduğu belayı düşünüp kendimi paralarken Celine Dion ne yaptı da bu acıyı haketti? Kime ne kötülük etmiş olabilir ki, iki gün ara ile hayatının en değerli iki insanını kaybetsin. Kendi halinde bir insan gibi görünüyor uzaktan. Belki de etrafındakilere hayatı zindan eden cadının teki, kim bilir? Yine de böyle bir acıyı haketmiyor hiç kimse…


Ya da ölümcül hastalığa yakalanan bebekler, bir anda bütün işini kaybedenler, doğal afette hayatını, yuvasını kaybedenler ne yapmış olabilir?


99 depreminden sonra Gölcük’ten sağ çıktığımızda da bunu biraz sorgulamıştım ama çocuk olduğumdan pek de üzerine gitmemiştim. Biz ne iyilik yaptık da kurtulduk, ya da ölenlerin suçu ne idi?


Kader bir şekilde ağlarını örerken biz de nasipleniyoruz iyi ya da kötü bir şekilde olanlardan…


Ya da kendi yolumuzu kendimiz çiziyoruz farkında olmadan... Verilen bir bozuk para ya da atılan dik bir bakış, yaşayacaklarımızı belirliyor...


Aslında hayatın kendi kendine işleyen bir mekanizması var ve biz bu çarklar arasında yaptığımız iyiliklerle, kötülüklerle hayatı dengelediğimizi düşünecek kadar da kendimizi bir şey sanıyoruz.


Ecnebinin güzel bir lafı var, “Karma is a bitch, if you are…” diye. Bizde ise daha güzeli var, “Eden bulur şekerim.”


Gerçekten de eden buluyor mu, yuva yıkanın yuvası olmuyor mu, ne ekersek onu mu biçiyoruz onu da bilmiyorum.


İyilik yapmanın iyi bir hayat getirip getirmeyeceğini de bilmiyorum.


İyi bir insan olmaya çabalamaktan başka çaremiz yokmuş gibi geliyor sadece...

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir bu konu üzerinde derin derin düşünmüş biri olarak bunun üç nedeni var: 1 geçmişteki hataların cezası 2 olaylar karşısında vereceğin tepkinin ölçülmesi yani sabır 3 ise bazen ceza sana değil de seni çok kişiye veriliyor ama uygulaması senin üstünde oluyor böylece o kişi daha çok acı çekiyor
    CEVAPLA
  • Misafir ben bunu 17 yaşındayken çözmüştüm ama yinede her zaman olmuyor sen yine olabildiğinin en iyisi ol yinede kendinden ödün verme
    CEVAPLA
  • Misafir senin ağzını yerim
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.