Emzirmenin epigenetik etkileri

Bilim dünyasında, emzirmenin ve anne sütünün yararları üzerine yapılan araştırmalara her geçen gün yenileri eklenmektedir. Aslında halen keşfi süren bu yararlar, insan türünün devamlılığı ve sağlıklı gelişimi üzerine tarih boyunca etkisini sürdürmüş ve emzirmenin normal olan doğasının yine normal olan etkilerini bize göstermiştir.


Ancak, tarihsel olarak bakıldığında insan sağlığına ilişkin elde edilen sonuçlarda emzirme yoksunluğunun bir sonucu olarak, hem anne hem de bebek açısından bazı hastalıklarda artış gözlemlenmektedir. Bunlar, kanser hastalıklarında artış; özellikle, kadınlarda görülen meme, rahim ve yumurtalık kanserleri, çocukluk çağı kanserleri; lösemi, lenfoma ve bazı tümör türleri, diyabet, obezite, alerjiler ve de ruhsal bozukluklar; şizofreni ve otizm olarak kısaca sıralanabilir. Bugün, bu hastalıkların aynı zamanda güçlü oranda genetik geçişleri olduğu da bilinmektedir. Yapılan araştırmalarda, özellikle modern toplumlarda gözlemlenen bebeklerin formül mamalarla beslenmeleri ve bu hastalıkların artışı arasında pozitif bir korelasyon olduğu anlaşılmıştır. Emzirmek, sadece bebek açısından değil anne açısından da yararlı sağlık sonuçları vermektedir. Bu anlamda bilim dünyasının yaptığı araştırmalarda, emzirme yoksunluğunun bir faktörü olarak sonuçlanan bu hastalıkların hemen hepsinin emzirmeye geri dönüşle birlikte genetik geçiş risk oranlarının düştüğü gözlemlenmiştir. Bu bulgular, emzirmenin aynı zamanda epigenetik etkilerini de göstermektedir.


Öyleyse epigenetik kısaca, “Genetik üzeri genetik” olarak tarif edildiğinde emzirmenin, hem anne hem de bebek açısından pek çok genetik hastalıkla mücadele ederek risk faktörlerini düşürdüğünü söylemek mümkündür. Yani laktasyon, genetik geçiş karşısında dahi sağlam durmaktadır. Son yıllar içerisinde yapılan moleküler biyoloji çalışmalarında epigenetik etkiler; beslenme biçimi, solunum yoluyla vücuda alınan bileşenler, vücuttaki toksin birikimi ve strese bağlı duygusal faktörler olarak sıralanmaktadır. Tüm bu sıralama, bebeklik çağından itibaren süregelen iç ortam ve dış ortam faktörlerinin önemini göstermektedir. Bu anlamda emzirmenin epigenetik etkilerine, yani, genetiği değiştirebilen etkilerine de şaşırmamak gerekir. Çünkü emzirme bir bebeğin ilk besini, ilk solunumu, vücut savunucularını ilk alışı ve annesiyle kurduğu ilk duygusal bağı işaret eder. Yani kısaca emzirme, hayata yeni gözlerini açan bir bebeğe yararlı bir iç ortam ve dış ortam sağlar.


Bir bebeğin emzirilmesi, beslenme ihtiyaçlarının doğal yollarla karşılanması ve bu sayede beyine, organlara ve dokulara ait hücre yapılarının tam ve sağlıklı gelişimini destekler. Aynı zamanda anne sütünde bulunan Lactoferrin ve Lysozyme gibi antimikrobiyal faktörler, bağışıklık bileşenleri ve yararlı bakteri kolonileri sayesinde bebeğin hücre zarları, bağırsak dokuları, sindirim ve solonum sistemi güçlenir. Tüm bunlara ek olarak anne sütünde tümör hücrelerini öldürme özelliğine sahip kompleks bir süt proteini olan Alpha-lactalbumin bulunur. Tüm bu unsurlar, bebeğin genetik olarak getirdiği yatkınlıklara bağlı kalp ve damar hastalıkları, kanserler, alerjiler, obezite, tip 1 ve tip 2 diyabet, sindirim ve solunum problemleri gibi hastalık türleriyle mücadele edebilmesinde güçlü bir savunma oluşturmaktadır. Ayrıca, anne sütünde bulunan yüksek laktoz ve uzun zincirli çoklu doymamış yağ asitleri (PUFA) (dokosaheksanoik asit (DHA) ve arakidonik asit (ARA)) bileşenlerinin, en az iki yıl anne sütü alan bebeklerin IQ gelişimlerini genetik IQ değerlerinin üzerine taşıdığı kanıtlanmıştır.


Emzirmek, aynı zamanda anne açısından da olumlu sağlık sonuçları sağlamaktadır. Yapılan araştırmalarda annenin uzun süre emzirmesinin, kalıtımsal meme kanserine yakalanma riskini düşürdüğü anlaşılmıştır. Emziren annenin uzun dönem salgıladığı hormonların ve vücudunun sütüne ihtiva ettiği koruma faktörlerinin kemik, beyin, kalp ve damar sağlığı üzerine olumlu etkileri gözlemlenmiştir.


Bu anlamda emzirmenin genetik geçişi olduğu bilinen ve/veya varsayılan pek çok hastalığa neden olarak gösterilen risk faktörlerini düşürdüğü ve çocuğun genetik IQ değerlerinin üzerine çıkan zeka gelişim özellikleri gösterdiği yani, epigenetik bir üstünlük sağladığı bilinmektedir. Emzirmenin tüm bu özellikleri, epigenetik etkilerin beslenme ve koruma faktörlerinin, yani dışarıdan alınan özelliklerinin bir sonucu olduğu söylenebilir. Bunun yanı sıra emzirme, bugün hastalıkların bir diğer nedeni olarak gösterilen duygusal faktörlerin de, olumlu gelişimini sağlamaktadır. Emzirme bağı, hem annenin hem de bebeğin ihtiyaç duydukları sevgi, huzur, güven ve aidiyet duygularını karşılar. Uzunca bir dönem, anne ve bebek arasında kurulacak olan bu bağ, aynı zamanda vücudu hastalıklara karşı koruyan ve savunma mekanizmalarını doğal olarak geliştiren bir unsur olarak kabul edilebilir.


Özetle, emzirme bebeğin beslenme, bağışıklık ve duygusal ihtiyaçlarını karşılamasının yanı sıra, genetik bir mirasın güçlenerek ya da yenilenerek devam etmesini de sağlar. Bu anlamda insan türünün sağlıklı gelişim başlangıcı, emzirilmesi ile yakından ilişkilidir.




Yararlanılan kaynaklar:

  1. https://en.wikipedia.org/wiki/Epigenetics
  2. http://evolutionaryparenting.com/epigenetics-and-breastfeeding/
  3. http://www.calwic.org/storage/documents/conference/2015/Handouts%20and%20Presentations/EpigeneticsBreastfeedingHandout.pdf
  4. 
Aits S, Gustafsson L, Hallgren O, et al. (2009) HAMLET (human alpha-lactalbumin made lethal to tumor cells) triggers autophagic tumor cell death. International journal of cancer. Journal international du cancer 124(5):1008-19
  5. 
Hallgren O, Aits S, Brest P, et al. (2008) Apoptosis and tumor cell death in response to HAMLET (human alpha-lactalbumin made lethal to tumor cells). Advances in experimental medicine and biology
  6. Dündaröz R, Aydin HI, Ulucan H, Baltaci V, Denli M, Gökçay E. (2002) Preliminary study on DNA damage in non breast-fed infants. Pediatrics international : official journal of the Japan Pediatric Society 44(2):127-30
  7. 
Hanson L. (2004) Immunology of Human Milk: How breastfeeding protects babies Amarillo, TX: Pharmasoft Publishing
  8. Gustafsson PA, Duchen K, Birberg U, Karlsson T. (2004) Breastfeeding, very long polyunsaturated fatty acids (PUFA) and IQ at 6 1/2 years of age. Acta Paediatr. 93(10):1280-7
  9. World Health Organization . Long-Term Effects of Breastfeeding: A Systematic Review. WHO; Geneva, Switzerland: 2013. [(accessed on 19 April 2014)]. Available online: http://www.who.int/maternal_child_adolescent/documents/breastfeeding_long_term_effects/en/
  10. Collaborative Group on Hormonal Factors in Breast Cancer Breast cancer and breastfeeding: Collaborative reanalysis of individual data from 47 epidemiological studies in 30 countries, including 50,302 women with breast cancer and 96,973 women without the disease. Lancet. 2002; 360 :187–195.

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.