Geleneksel Medya Sonrası Sosyal Medya ve Pazarlama Etkileri
Sosyal Medya ile bu kadar haşır neşir olmadığımız, görsel ve yazılı medyadan bize “dayatılan”lara mahkûm olduğumuz zamanlarda, bizleri bir şeylere inandırmak, cebimizdeki parayı almak ne kadar da kolaydı. Televizyon reklamlarında ne gösterilir ve tanıtılırsa ona şartlanırdık. Kim bu üründen memnun, kim değil “anketi” sadece çevremizdeki onlarca kişi ile sınırlıydı.
Sonralarında internetin hayatımıza dahil olmasıyla, markalar şikâyet sitelerinde adlarının geçmesinden ne kadar da rahatsız olmuşlar ve bunlarla baş etmenin yollarını aramışlardı.
O zamanlar en çok tıklanan tüketici şikâyet sitelerinde en çok binlerce yorum bulunabilirken şimdi bu rakam yüzbinlere çıkabiliyor. Yani markaların artık şikâyetçi müşterileri ve kötü ürünlerini “örtbas” etme şansları kalmadı. Sosyal medya dönemi öncesinden farklı olarak tüketiciler, satın alacakları ürün ya da hizmet için daha önce bunu deneyimlemiş binlerce kişi ile saniyeler içerisinde irtibata geçebiliyorlar.
Artık satın alma tercihleri eskisi kadar “anlık” bir karar değil…
Geleneksel Medya döneminde marka, pazarlama ve reklam stratejistleri tarafından sosyokültürel ve sosyoekonomik olarak gruplanmış ve ortak tüketim alışkanlıkları gösterecek hedef kitlelere ulaşmak, televizyon ve yazılı basın dışında neredeyse imkânsızdı. Günümüzde ise sosyal medyada insanlar kendi istekleri ile (doğal olarak ortak paydada oldukları ve benzer yaşam sürdükleri kişiler ile) gruplaşıyorlar. Bu durum, başarılı hizmet veren markalar için olumlu etki yaratırken, başarısız olanlar için bir faciaya dönüşüyor.
Sosyal medya çağında artık en etkili “satış” tekniği dürüstlük…
En iyi reklamın “dedikodu” olduğunu düşünürseniz, olumlu dedikoduların markaları nasıl yücelteceğini, olumsuz olanların ise nasıl bir felaket doğuracağını tahmin edersiniz. Çünkü insanlar şikâyetlerini, memnuniyetlerine oranla çok daha fazla yayma eğilimindeler. Markalar hatalı oldukları durumlarda, bu şikâyetleri mümkün olan en hızlı ve en olumlu şekilde neticelendirdikleri zaman tüketici gözünde artık hatalarının çok da fazla bir önemi kalmıyor.
Ama bir de sosyal medyadan kaçan ya da sosyal medyayı önemsemeyen markalar var ki, onlar hatasız bir hizmet verseler de müşterilerinde güvenilmez bir algı yaratıyorlar.
Artık ulaşılabilmek her şey…
50 yıl öncesinin ünlü sanatçılarını düşünün... Hayranları tarafından onları görmek, onlara dokunmak, onlarla konuşabilmek ne büyük bir hayaldi… Günümüzde birkaç tuşa basarak yurt dışındaki bir sanatçıya bile ulaşıp fikirlerinizi söyleyebiliyorsunuz.
Bu kadar kolay ulaşılabilir olmak doktorlar, sanatçılar, siyasetçiler vb. gibi bireysel meslek grupları için her ne kadar olumlu olsa da, sosyal medyada bazı durumlarda markalarına aykırı olan masum bir paylaşımları bile fazlasıyla olumsuz etki yaratabiliyor.
Yeni marka yönetimi ve sosyal medya süreci henüz tam olarak olgunlaşmadı. Ama çok yakında eskiye dair tüm pazarlama ve iletişim stratejileri geçerliliğini yitirecek ve unutulacak. Bununla beraber tamamen dürüstlük ve şeffaflık ile başarılı olunabilecek bir dönem gelecek.
Almayı planladığınız bir ürünün markasını seçerken, eskiden birebir deneyimleme gerekirken ve siz mağaza mağaza gezerken artık kısa bir internet araması ile samimi arkadaşlarınızın ya da bu konuda fikirlerine güvendiğiniz insanların yorumlarından markanızı seçebiliyor, hatta evinizden çıkmadan ürünü satın alabiliyor ve evinize getirtebiliyorsunuz. Bu internetin ve sosyal medyanın bize fazlasıyla zaman kazandırdığının bir ispatı. Tabii kâr ettiğiniz bu zamanın daha fazlasını bilgisayar, akıllı telefon ve tablet bağımlılığı ile israf etmiyorsanız…
Aynı zaman kazanımı, haber alımlarımızda da ortaya çıkıyor. Bir gazete satın aldığımızda her ne kadar alacağımız gazeteyi “duruşuna” göre tercih ediyor olsak da, satın aldığımız bilgi öbeğinde siyaset, magazin, spor, ekonomi gibi çeşitlilikler var. Burada okumayacağımız ya da ilgi duymadığımız bilgi için de ödeme yaptığımızı ve en iyi ihtimalle 6 saatlik bayat bir bilgiye ödeme yaptığımızı görüyoruz. Oysa internetten anlık olarak araştırma yapıp dilediğimiz konu ve bilgiye ulaşabiliyoruz. Hatta artık arama yapmamıza bile gerek kalmıyor. Görüş ve fikirlerine güvendiğimiz basın mensupları ve arkadaşlarınızı sosyal medyada takip ettiğimiz zaman, onların paylaşmış oldukları haberleri okumak bizim için yeterli oluyor.
Sosyal medyanın hayatımıza girmesiyle, 10 dakika önce internet üzerinde paylaşılmış bir haberi bir arkadaşımızın tekrar paylaşmasına “bayat haber” bakış açısı ile yaklaştığımız günlerde, artık gazetenin sadece günlük arşiv olarak kabul edildiği ve sadece köşe yazarlarının konulara bakış açıları için takip edildiği gerçeği yadsınamaz…
İş işten geçmeden markanız için trendeki boş koltuklardan birini kapmanız dileğim ile…
Sevgiyle kalın…
YORUMLAR