Tatsız aşa su neylesin...
Türkiye’nin ilk feminist yazarlarından Mükerrem Belkıs, taaa 1914’te, dönemin önemli yayınlarından Kadınlar Dünyası dergisinde şöyle yazıyordu:
“Peçe bizi daha ziyade bozmadan, biz onu bozalım. Yırtalım, çiğneyelim . İslam kadınlarına hitap ediyorum. Menfaatlerimizi kesr eden (bozan), hissiyatımızı ihlal eden, bizde masumiyet bırakmayan ve hiçbir ifadesi olmayan, yanlış izdivaçlar yaptıran o peçeyi, yüzümüze örttüğümüz siyah örtüyü kaldıralım, yırtalım. Artık bu hakikati anlamak zamanımız gelmiştir. Cansız, kansız olmayalım... Onu yırtacak kadar da ellerimizde kuvvet yok mu? Yoksa, yazık!.. Yazık!..”
100 yıl önce... Kadınların hak ve menfaatlerini savunan dergide, kadınlara tesettürün bir özgürlük değil, bir yasaklama olduğunu anlatmaya çalışıyordu Belkıs.
Çünkü...
Kadını toplumdan soyutlayan en önemli unsurlardan biri tesettür olgusuydu. Kadınlar ev dışında vücutlarını ve yüzlerini gizleyen yeldirme, ferace ya da çarşaf giyerlerdi. Bir dinsel kural olan örtünme koca tarafından istendiği gibi, devlet tarafından da uygulanan karar ve yasaklarla denetim altına alınmıştı. Çünkü İslam toplumlarında kadın, giyimiyle de toplumsal ve siyasal projeye dahil edilmişti. Tesettürle biçimlenen giyimden sadece mahremliğin, cinselliğin korunması değil, toplumsal düzenin de korunması amaçlanmıştı.*
İşte o günün aydın kadınları bu nedenle kılık-kıyafet konusunda özgürlük mücadelesi vermişti. Tıpkı bugünün aydın kadınları gibi...
Ne yazık ki...
Tatsız aşa su neylesin, akılsız başa söz neylesin hesabı...
Bu topraklarda geçen 100 yıl içinde ne kadının bu mücadelesi son buldu, ne de kadının giyinme/giyinmeme özgürlüğü siyasi malzeme olmaktan çıktı.
Tarih kitaplarından 100 yıl önce kadınların “Başımız açık sokağa çıkabilmeliyiz” diye haykırışlarını okurken...
100 yıl sonra bugün, siyasi ağızlardan 10 yaşındaki kız çocuklarının “Başımız kapalı okula gidebilmeliyiz” diye yanıp tutuştuklarını dinliyor ve hasretle bekledikleri söylenen o müjdenin verilmesine şahit oluyoruz.
Şaşılacak bir şey yok aslında...
Saç teliyle bir parça örtüyü düşman edenlerin başarısıdır bu!
Gündüz güneşten, gece yıldızlardan korkanların narasıdır.
Dünkü haykırışların nedenini anlayamamış kadınların eseridir.
Mükerrem Belkıs’ın yüz yıl önce dediği gibi...
Yazık!.. Yazık!..
* Serpil Çakır / Osmanlı Kadın Hareketi / Metis Yayınları
YORUMLAR