Sözün özü…
Bir tarafta...
Tazyikli su yiyenler, biber gazıyla boğulmaya çalışılanlar, plastik mermilerle vurulanlar, coplananlar, gözaltına alınanlar, gözünden olanlar, yaralanıp hayatta kalanlar, ne yazık ki hayatta kalamayanlar...
Onların anneleri, babaları, nineleri, dedeleri...
Hatta çocukları... Hatta torunları...
Düşünen, konuşan, tartışan ve korkmayanlar...
Bir lidere ihtiyaç duymadan bir araya toplananlar...
Kısacası çapulcular!
Diğer tarafta…
‘Üç beş çapulcu’ya karşılık saatler süren mitingler düzenleyenler.
Yalanlanmasına rağmen “Camiye ayakkabıyla girdiler, içki içtiler” diye ısrarla galeyan yaratanlar.
Sanatçı hedef gösteren, yok edilmesini isteyenler.
‘Bunlar... bunlar...’ diyerek ‘bunlar’ı milletten saymayanlar.
‘Bunlar’ın tweetlerine karşı besmele öneren, kendi tweetlerini besmelesiz atanlar.
La havle’lerle kendi kurdukları oyun için “Bu oyunu bozacağız” diyenler.
3.5 yaşındaki minik yürekleri kendilerine siper edenler.
Yasadaki bayraktan söz edip, oy kapmak için yasada adı bile geçmeyen üç hilalli bayrağı bağırlarına basanlar.
Kısacası ‘milli irade’ olduğunu söyleyenler.
Uzaktan bakıyorsun...
Bir tarafta espriler yapılıyor, forumlar düzenleniyor, umutlar yeşeriyor.
Diğer tarafta ise baĞzısı var kimin için meydanı doldurduğunu bilmiyor, baĞzısı var kerkenez çenesini oynatarak kıldan tüyden cümleler püskürtüyor.
Hele bir de baĞzısı var, insanı inançtan soğutuyor!
Sözün özü şu...
Hiçbir şeyi anlamıyorsan bile, en azından imanın yetmeli sana:
Bir oy mu, bin günah mı?
*****
Tencerenin düdüğü istim atıyor!
Sinir krizi geçirerek “Ne yapayım, osurayım mı?” diye bağıran polise ‘vur, gazla, sık, acıma’ emrini kimin verdiği belli oldu. Böylece suçlu şanına şan kattı, polis ise osuruğuyla yüzleşmek zorunda kaldı.
YORUMLAR