Canım ellerim

Eskiden, çalışırken, parmak uçlarım klavye kokardı.


Klavyenin kendine has bir kokusu vardır; biraz toz, biraz ter, biraz da temizlikçilerin bezlerindeki kalıntının karışımıdır o koku.


Eğer günün uzunca bir süresini klavyeyle haşır neşir olarak geçirirsen, o koku bir süre sonra parmak uçlarına yapışır.


Belki de bu nedenle ellerimi sık sık yıkamaya alışkınım, yıkayamazsam yüzüme bile dokunamam çünkü rahatsızlık yaşarım.

Gazetedeyken böyleydi...


Gel gör ki, eve transfer olmamla birlikte ellerim için hayat koşulları değişti.


Öyle ya; artık keyfiyetten yıkanmıyorlar, durum azıcık da mecburi...

Her ne kadar sık yıkanmaya alışık olsalar da, şimdi gün içinde defalarca suyun altına giriyor canım ellerim ve bu, bana bile fazla!


Malum;


Makineye girmeyecek ya da girmemesi gereken bulaşıkları yıka.


Yemek yaparken onu-bunu yıka.


Oğlanın biberonunu/mama takımlarını yıka.


Oğlanın poposunu yıka.


Oğlanı yıka.


E temizlik yaparken de susuz olmaz!


Lavaboları sürterken, küveti temizlerken, yerleri silerken falan...

İşin en çelişkili yanı ise ellerim defalarca suyun altına girse de gün boyunca burnuma kazınan bazı kokulara bürünebiliyor yine de.


Mesela soğan kokusu...


Mesela çamaşır suyu kokusu...

İşte ev kadını olmanın getirdiği bir travmatik durum daha!


Ben çalışırken öyle soğanlı sarımsaklı ev yemekleri yapmazdım ki kendime...


Ya da çamaşır suları ile ovmazdım dört bir yanımı...


Yapan varsa da var, o ben değildim, travmatik diye nitelemem bundan...


Tabii...

Ellerim defalarca suyun altına girince önemli bir sorun da beraberinde çıkageliyor.

Ellerim kupkuru kalıyor!


Ve yemeklik bazı sebzeler sayesinde, parmak uçlarımda çizgiler halinde oluşan karartılı çatlaklarla bu kuruluk tavan yapıyor!


“E sen de kremlere boğsana ellerini” diyebilirsin. De!


Şöyle bir süreç gelişiyor o vakit; yıka kremle, yıka kremle, yıka kremle...


Yine de olmuyor maalesef!


Sonuç itibariyle diyeceğim o ki; ellerim artık eskisi gibi değil.

Uçları çizgili çatlara bezenmiş sevgili parmakcıklarımın gerisinde, kupkuru bir deri ve hışırtılı dokunuşlarla yaşam savaşı veriyor.


Nefes darlığı çeke çeke, gözyaşlarını sile sile...

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.