Teslim ol, doğur!
Şimdi size baştan sona bir hamilelik ve doğum hikayesini anlatacağım. Aslında sadece hamilelik ve doğum değil. Bir anne, baba, doktor ve doula hikayesi.
Gebeyi hamileliğinin 31.haftasında tanıdım. Doğuma hazırlık ve nefes çalışmaları eğitimime gelmişti eşi ile birlikte. Doğuma hazırlanan, gayet bilinçli bir hamileydi. Eğitim sonrasında hep geri bildirimler alırım, anlattığım konular itibari ile kendi tercihlerine saygı duyacak bir doktora mı gidiyordu, bir şüphe duymuştu ve bunu dile getirmişti. Daha sonra doktorunu değiştirdi. Biliyordu ki artık mümkün olduğunca tercihlerine güvenen, onu destekleyecek bir doktoru vardı. Gebe ile 37. haftasında tekrar görüştük, doğumda doula talebi vardı ve benimle görüşmek istiyordu. 38 hafta + 3 günlük iken önce birlikte doktorunu ziyaret ettik, sonra evinde doğum ile ilgili çalıştık. Çalışmamızdan dört gün sonra doğumdaydık.
Nasıl bir doğumdu diye sorarsanız, harika bir doğumdu. Kime göre harikaydı? Elbette anneye göre. Çünkü hayalindeki doğumu gerçekleştirdi. Çok güçlüydü, çok mutluydu, çok cesurdu, çok özgürdü, çok destekliydi, çok rahattı, kendine güveniyordu, bebeğine güveniyordu, eşine, doktoruna, bana güveniyordu, teslim oldu ve doğurdu. Doğumdan bir gün sonra kendisine nasıl hissediyorsun diye sordum: “Başarmış hissediyorum” dedi. Aslında olay başarı yada başarısızlık değil ama hayali gerçek olmuştu, bu yüzden de çok mutluydu ve başarmış hissediyordu. Bu başarının en önemli kahramanı elbette ki kendisi, bebeği sonra doktoru ve destekçileri...
Anne, doğuma hazırlanmıştı. Doğuma hazırlık eğitimine katıldı, kitaplar okudu, en önemlisi tercihleri doğrultusunda bir doktor seçti. Doktor meselesi önemli, ülkemizde hala sezaryen oranları yüksek ama normal doğuma, doğal doğuma inanan, anneyi bu şekilde destekleyen, doktorlarımız var. Doğumunuz için doktor seçimi çok önemli... Biraz araştırıcı olmak lazım, eğer gerçekten doğum tercileriniz var ise ve bu tercihler doğrultusunda doğumunuzdan coşku ile çıkmak istiyorsanız doktorunuzu ona göre seçmenizi öneririm. Hamileliğiniz başlarında doktorunuza “ben normal doğum istiyorum” dediğinizde, “dur bakalım daha çok var, o zaman gelsin bakarız” diyen bir doktorunuz var ise, ona hemen normal doğum, doğal doğum anlayışını sorun. Zaten gelecek cevaplardan hissedersiniz o doktorun doğum anlayışını. Ve tabi onunda devam etmek yada etmemek sizin tercihiniz.
Anne doğumda çok güçlüydü. Teslim olmuştu. Zaten esas mesele doğumda teslim olmak değil mi? Bırak kendini aksın doğum. Doğum dalgaları sırasında bir denizin ortasına dalgalar ile dans eder bir hali vardı annenin. Çıplaklığından çekinmedi, bağırmaktan çekinmedi. Kendine ve bebeğine, bedenine güvendi. Biliyordu ki kadın vücudu doğurmak için yaratılmış, annesinden ne farkı vardı ki? O da seneler önce iki tane çocuk doğurmuştu. Anneannesi de, büyük anneannesi de. Tüm tarih boyunca kadınlar doğurdu, doğurabildi. Ne zaman doğurabildiler? Doğurabileceklerin bildikleri ve kendilerini serbest bıraktıkça... Özgür kıldı tüm bedenini, aktı zaman içinde. Bir de baktı ki bebeği kucağında. Tam o vakit doğumistandan, doğum diyarından çıkmıştı. Artık bir anne idi, değişimin en güzel zamanı. Bebeği kucağında, hatta memesinde. Tüm sıcaklığı ile annesini hissediyor, onu emiyor. En bildik ses, annesinin kendi sesi ve kalbinin sesi. Şimdi tek fark dışarıdan duyuyor bu sesleri. Çok sakin doğdu bebek. Hissederek geldi bu dünyaya. Annesinin gücünü, azmini, güvenini, sevgisini hissederek doğdu. Doğumhane sessizdi, hafif bir müzik vardı ve hafif karanlıktı. Korkmadı doğarken bebek, sakince, usulca annesinin memesine sokuldu. Babasının sesleri ve annesinin sesleri eşliğinde ağlayarak selamladı hepimizi.
Baba da doğuma hazırlanmıştı. Eşine güveniyordu ve eşinin ne istediğini biliyordu. Baba çok sakindi, doğumda kurtarıcı rolü üstlenmeyeceğini biliyordu. Sevgi doluydu. Doğum sırasında bir an olsun eşinin ellerini tutmaktan vazgeçmedi. Eşine su içirdi, onu sık sık telkin etti. Sevdi, okşadı, öptü. Hatta sürekli karnını okşuyordu, yani bebeğini de seviyordu. Biliyorum ki bebek de bunu hissederek doğdu. Bugüne kadar girdiğim doğumlardaki en iyi destek olan babaydı, hatta acaba benim eşim nasıl olurdu diye bir an düşüncelere dalmadım sanmayın.
Doktora gelince, ne diyeceğimi bilemiyorum. Kendisi ile üçüncü doğumum. Doula eğitimime başladığımda ilk şahit olarak doula arkadaşım eşliğinde bir gebenin doğumunda tanımıştım kendisini. Kendi doğum tecrübem sonrasında çıktığım bu yolda “bana iyi ki çıkmışım bu yola” dedirten bir doktordu. Doğumdan çok etkilenmiştim, “şiir gibi bir doğum” gördüm demiştim çok iyi hatırlıyorum. Aynen kendisi ile diğer doğumlarımda öyle oldu. Şiir gibi doğumlar... Ne mi vardı doktorda? Anneye güven vardı, zamana saygı vardı. Biliyordu ki mümkün olduğunca annenin tercihleri doğrultusunda bir doğum olacaktı. Gerekmedikçe rutin müdahale yoktu. Sakinlik, sükûnet, bilgelik, kadınlık, tecrübe, inanç vardı onda. İyi ki tanıyorum kendisini. Minnettarım.
Hala doğumun etkisindeyim. Hep anlatıyoruz, yazıyoruz. Doğum şöyledir, böyledir… Gerçekten yazdığımız, anlattığımız gibiydi. Neler neler yoktu ki? Doğuma hazırlık, hamile yogası, bilinçli hamilelik, bilinçli doğum, anne, baba, bebek, aşk, oksitosin, doktor, doula, ebe, destek, güven, mahremiyet, teslimiyet, endorfin, sakinlik, sükûnet, inanç, özgürlük, çıplaklık, ten tene temas, zamana saygı, doğum tercihleri, müzik… Hepsi vardı. İyi ki kadınım, iyi ki anneyim, iyi ki doulayım dediğim bir doğumdu gene.
YORUMLAR