Olanları çocuklara nasıl anlat(ma)sak da saklasak
Kötü günlerden geçiyoruz. İşin daha da kötüsü, daha ne kadar kötüleşecek, hiç bilmiyoruz.
Aşırı korumacı ebeveynliği doğru bulmuyorum. Çocuklarıma etrafta olan biten her şeyi -süzgeçten geçirerek- anlatma taraftarı oldum hep. Gezi Parkı’na giderken de bu böyleydi, Suruç’ta bomba patladığında da...
Ancak son zamanlarda ülkede o kadar çok üst üste, o kadar kötü olay yaşanıyor ki çocuklarıma hangi birini nasıl anlatacağımı bilmiyorum. Evde televizyon da açmadığımızdan onları bu kötü haberlerden bir nebze de olsa sakındığımı umuyorum. Sonra yanıldığımı görüyorum.
‘Anne, sen beni Ankara’ya göndermeyecekmişsin?’ dedi geçenlerde büyük oğlum. Anıtkabir’e düzenlenecek olan okul gezisi hakkındaki endişelerimi veli whatsapp grubuyla paylaşmıştım oysa ki... Bir arkadaşı ‘Senin annen gitmene izin vermeyecek!’ demiş ona... Hükmüm kesin değildi ve öyle olsa bile bunu çocuğuma ben söylemek isterdim ama bazı veliler benden önce davranmıştı.
‘Ankara’da bomba patlamış!’ dedi ilkokul hazırlık sınıfına giden bir diğeri... Haberlerde seyreden bir diğer arkadaşı söylemiş ona da... Oysa ben 6 yaşın henüz ‘bilmese de olur’ bir yaş olduğunu düşünüyordum.
Bir kez daha anladım ki benim onları korunaklı bir balonda tutma çabam boşuna... Öyle bir balon yok.
Aziz Nesin, Şimdiki Çocuklar Harika kitabının sonunda çocuklara yazdığı mektupta,
“Büyüklerin kendi aralarında konuşup tartıştıkları her konu, sizlere de anlatılmalıdır. Hatta dünyanın karmaşık politika sorunlarını da, cinsel sorunlarını da öğrenmelisiniz.
Çocukların anlayamayacakları hiçbir sorun yoktur. Olsa olsa, dinleyenlerin yaşlarına göre, konuların anlatılış biçimi değişebilir.” demişti.
Peki ama acaba o bile ülkenin bugünkü halini hayal etmiş miydi?
Türkiye’nin başkentinde son beş ay içinde 167 kişinin öldüğü terörist patlamalar olacağını, bu patlamalardan iktidarın herhangi bir sorumluluk almayı bırak, patlamaları protesto edenlere saldıracağını; bu haberleri sindirmeye çalışırken bir dini vakfın evlerinde 45 çocuğa tecavüz edildiği haberinin patladığını, her iki habere de yayın yasağı -ve dahi tecavüz haberine eleştiri yasağı- getirileceğini öngörebilmiş miydi?
Halihazırdaki iktidarda kadın cinayetlerinin önlenemez yükselişini, çocuklara tecavüzlerinde ‘iyi hal’ uygulanışını, her yerde karşılaştığımız mülteci çocukların yaşadıklarını, ülkenin freni patlamış bir şekilde Orta Doğu eksenine oturtulmasını bırak çocuklara açıklamayı, kendime bile izah etmekte zorlanıyorum ben.
Şüpheli araç yüzünden Boğaz Köprüsü’nün kapatıldığını, yer yer okulların tatil edildiğini, hafta sonları için planladığımız etkinliklerin bir bir iptal edildiğini –iptal edilmese bile bizim katılmaktan çekindiğimizi- çocuklarıma nasıl anlatacağımı bilmiyorum.
‘Zor günlerden geçiyoruz’ diyorum sadece...
YORUMLAR