Hafta sonunuzu nasıl alırdınız?

5Bu hafta sonuna doğru çocukları her hafta götürdüğüm yüzme okulundan cep telefonuma bir mesaj geldi: ‘Sayın Velimiz, havuzumuzdaki bakım sebebiyle bu hafta sonu yüzme dersimiz olamayacaktır, falan da filan...’


Çocuklara söyleyince bir sevindiler, bir sevindiler... Küçük oğlum zaten haftalardır ‘Bugün yüzmeye gitmesek? ‘Bi hafta sonu da tatil olsa!’ deyip duruyordu, çağırdı adeta...


Her hafta sonu o etkinlikten bu kursa, o dersten bu atölyeye koşan bir ebeveyn olmak hiç istemedim ben. Hem kendim için istemedim, hem de çocuklarım için... Öğreneceklerini okulda öğrensinler, hafta sonları da bize kalsın, rahat geçsin istedim, istedik eşimle birlikte...


Ancak çocuklarımızın hayatlarında spor önemli bir yer tutsun diyerek hafta sonu yüzmeye verdik her ikisini de... Evet, biliyoruz, çocuklarınıza bir şeyi yaptırmanın en doğru yolu onlara örnek olmak ve bizler düzenli spor yapmayan ebeveynler olarak hiç iyi örnek değiliz ama ne gelir elden?..


Kendimiz spor yapmasak da, kar demeden kıyamet demeden hastalıklar ve şehir dışında olduğumuz zamanlar dışında kalan her hafta sonu çocuklarımızı yüzmeye taşıyoruz biz. Çünkü sorumlu anne-babalık bunları gerektirir!


Ve fakat n’oluyor? Okula yetişmeye çalıştığımız haftanın beş gününe ek olarak hafta sonları da bir koşturmaca, bir rahat rahat kahvaltı edememece, bir yerinde duramama hali... Hani şöyle bugün de pijamalarımızla gezelim dediğimiz bir hafta sonu olmuyor, haftanın yedi günü bir yerlere yetişmek zorunda kalıyoruz.


Her ne kadar suyu ve yüzmeyi seven çocuklar olsalar da (ve söylenmeleri gidene kadar sürüp, suya girdiklerinde bitse de) onların adına üzülüyorum zaman zaman... Yani biliyorum, onlar için iyi bir şey bu yaptığımız ve spor disiplini önemli ve falan ve feşmekan, ama eğri oturup doğru konuşalım; hafta içi düzenli olarak okula gidip hafta sonu da öğlene kadar bir plana tabi olmak... Yetişkin olunca Cumartesileri çalışmak gibi bir şey!


Yine de ilerde ‘iyi ki bizi götürmüşsünüz’ diyeceklerini umarak bıkmadan usanmadan taşıyoruz çocuklarımızı spora... Etrafımızda yüzmeden sonra bale dersine, ondan sonra İngilizce kursuna ve ardından resim atölyesine (yazar burada abartma hakkını kullanmıştır) giden çocukları görünce de bir yandan onlar için üzülüyor, bir yandan da çocuklarımı sadece (!) yüzme dersine götürdüğüm için acaba bir şeyi eksik mi yapıyorum diye düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum.


Günümüzün kaygılı anne-babalığı bizleri sürekli çocuklarımız için yaptıklarımızın yetersiz olduğunu düşünmeye itiyor. Devlet okullarındaki sanat ve sporun yanından geçmeyen eğitim sistemiyle özel okulların sunduğu yarış ortamı da biz zavallı ebeveynlerin kafasını iyice karıştırıyor.


Sonra da ortaya hafta sonlarını bilumum ‘etkinlikler’ sonrasında özel dersler ve dershanelerle dolduran bir nesil çıkıyor.


Yazık bize...

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.