Küçülmek…
Üç hafta önce doğum yaptım. Üçüncü bebeğimi kucağıma aldım. Doğumu takip eden günlerde kalbimin büyüdüğünü, ancak hayatımın küçüldüğünü hissettim. Kalbim büyüdü, çünkü diğer iki yavrumun odasının yanında, yeni yavrum için bir oda daha açıldı yüreğimde... Hayatım küçüldü, çünkü dışarıda olup bitenlerden, haberlerden, kötülüklerden soyutladım kendimi, bir süreliğine bile olsa... Sadece bebeğime, aileme verdim dikkatimi... Ve bu çok iyi geldi...
Melike Karakartal’ın bir yazısı vardı... Sosyal medyada kendimizi nasıl kaybettiğimizden, daha doğrusu sosyal medyanın bizi nasıl yuttuğundan, ve orada duyduğumuz kötü olaylardan yola çıkarak kendi hayatımıza nasıl da karanlık bir gözle baktığımızdan bahseden, çok gerçek, çok güzel bir yazıydı. Kelimesi kelimesine hatırlamıyorum (ve kolayca bulamadım) ancak şöyle bir şeyler diyordu: ‘Bu ülkede –ve bu dünyada- sıradan hayatlar süren sıradan insanlar var. Ve onlar çoğunluktalar... Sosyal medyanın size aksini düşündürtmesine izin vermeyin’
Bu elbette etrafımızda olanlara sırtımızı dönmek, haksızlıklar karşısında sessiz kalmak değil. Ancak kontrol edemediğimiz olaylar bizi çok fena yutuyor bazen... Kendi sorumluluklarımızı yerine getirmekle, karşı duramayacağımız büyüklükteki kötülüklere karşı boş bir sanal savaş vermeyi birbirine karıştırabiliyoruz bazen...
Oysa kötülük gibi, hatta daha fazla belki de, iyilik de yanı başımızda... Bizim mahallede kör bir teyze var mesela... Sokağa çıkışında birileri tutuyor elinden karşı karşıya geçerken; eve dönüşünde bir başkası dört kat yukarı çıkarıyor onu... Çocuklar var etrafımızda, en az kılık kıyafet ve yemek kadar sevgiye de ve ilgiye, iyi hissetmeye ihtiyacı olan... Kar yağdığında sokaktaki tüm çocuklarla hep birlikte kardan adam yapmak da o çocukların kalbine dokunuyor...
Hayatıma yeniden bir bebeğin girmesi beni yavaşlamak zorunda bıraktı; yavaşlamak ve küçülmek... Mutlaka doğum yapmak da gerekli değil küçülmek için, biraz durup yavaşlamak yeterli belki de...
Küçülmek, kendi kapasitenin farkına varmak ve onu kabullenmek aslında... Her yere, her şeye yetişebileceğimiz sanrısından kurtulup, hapsolduğumuz çaresizliği reddedip gerçekten değiştirebileceğimiz şeylere odaklanmak... Bazen korkunç, trajik ve kontrol edemeyeceğimiz olaylara üzülmek, öfkelenmek ve çaresiz hissetmekten yanı başımızdaki ihtiyaçları görmemezlik ediyoruz belki de...
Küçülmek insanın hayatında yeni enerjilere yer açmasını, etrafına farklı bir bakış açısıyla bakabilmesini, ama bir bebeğin doğumuyla, ama yakınındaki bir insanı sevindirmekle kalbinin büyümesini sağlıyor.
Dilerim bu sene hayatlarımızın küçülürken kalplerimizin büyüdüğü bir yıl olur...
YORUMLAR