Bayram dilekleri

Bir arife günüyle daha karşınızdayız sayın seyirciler... Sosyal medyanın olmadığı, ailelerin bayramlarını yıllık izinleriyle birleştirip tatile çıkmak yerine aile-eş-dost ziyaretiyle geçirdiği zamanlardan, bayram kutlamalarının toplu SMS mesajlarıyla yapıldığı, bu bayramın Şeker Bayramı mı Ramazan Bayramı mı olduğu tartışmalarının süregeldiği günlere geldik.


Görmüş geçirmişler ‘Nerede o eski bayramlar?’ diye sormakta haklılar... Bayram alışverişi diye bir şey vardı eskiden. Yeni kıyafetler alır, olur da alamazsak en güzel giysilerimizi giyer giderdik el öpmeye... Benim tercihim genelde katlı eteklerden olurdu, hani şu dönünce açılan...


Hangi noktada bayramlar bir tatil fırsatı olarak görülmeye başlandı bilmiyorum; sanırım turizm patlamasının yaşandığı 80’li yılların ortalarından sonra... Bayramların yaza da denk gelmeye başlamasıyla birlikte yıllık izinle tatilleri birleştirip 9-10 günlük seyahatlere çıkmak normal olmaya başladı.


Ve bununla birlikte bir yeni bayram klasiği yaşanmaya başladı Türkiye’de: Trafik kazaları. Aynı anda binlerce insanın yollara dökülmesi, bu insanların çok büyük bir çoğunluğunun trafik kurallarına uymayı bırak belki de bilmemesi, çoğunun gideceği yere bir an önce ulaşmak adına aşırı hız yapması gibi unsurlar bir araya geldiğinde, her bayramdan sonra aynı manşetlere rastlıyoruz gazetelerde: ‘Bayram tatilinin trafik bilançosu ağır’


Bayram değil, seyran değilken bile her gün en az birkaç kişinin öldüğü, onlarca kişinin yaralandığı trafik kazalarına dün bir yenisi daha eklendi. İki otobüsün çarpıştığı kazada 7 kişi öldü, yaklaşık 40 kişi yaralandı.


Kazanın sosyal medyadaki yansıması otobüs firmasını afişe etmek ve bu firmayla kesinlikle seyahat edilmemesi gerektiğini haykırmak şeklinde oldu. Doğruydu, firmanın geçmişinde kazalar vardı ve sicili dikkat çekiyordu. Ve fakat, acaba kazayı sadece firmaya yıkan insanların kaçı trafik kurallarına uyuyordu?


Kaçı her arabaya bindiğinde mutlaka emniyet kemeri takıyordu?


Kaçı ‘Bir kadehten bir şey olmaz’ demeyi yanlış buluyor, bir damla bile alkol alsa ‘direksiyon başına geçmem’ diyebiliyordu?


Peki kaçı uzun yolda araba kullanırken karşıdan gelen aracı ‘ileride radar var, hızını kes’ anlamına gelen selektörle uyarma vatandaşlık görevini (!) yerine getiriyordu?


Bu kazayı sadece otobüs firmasına yıkmak, önümüzdeki bayram tatilinin bilançosunu olmayan bir ‘Trafik Canavarı’na teslim etmekten başka bir şey değil.


Trafik canavarı varsa o içinizde...


Belki de artık bayram dileklerini değiştirmeli... ‘İyi bayramlar’ demek yerine, ‘Sağ salim git, sağ salim gel’ demeli...




YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.