Yaşasın çocuk kitapları!

Çocuk kitaplarına olan ilgim –kendi çocukluğumdakini saymazsak- bundan sekiz sene önce anne olmamla başladı.


Bir ‘bebeğimle vakit geçirme ve onun dünyayı keşfetmesine yardımcı olma yöntemi’ olarak başladığım ‘bebeğime kitap okuma olayı’, çoğu çocuk kitabının, birçok yetişkin kitabından daha eğlenceli, daha merak uyandırıcı, daha öğretici olduğunu keşfetmemle devam ediyor. Artık bir değil iki bebeğim olup ikisi de kucağıma sığmasalar ve biri kendi kendine okuyor ve diğeri de beni sürekli durdurup ‘Bu D mi, bu O mu?’ diye soruyor olsa da, onlar ‘Anne artık bize kitap okuma’ diyene kadar okumaya devam edeceğim onlara, onlarla...


Sekiz senelik çocuk kitapları okuru bir anne olarak, her sene Kasım ayının ikinci haftası kutlanan Dünya Çocuk Kitapları Haftası anlam ve önemi sebebiyle, naçizane önerilerimi paylaşmak istedim çocuklar(l)a kitabı okuma üzerine:


ÇocuğunuzA değil, çocuğunuzLA kitap okuyun. Bir başka deyişle, kitabı çocuğunuza hitaben değil, çocuğunuzla yanınızdayken sanki kendinize ama yüksek sesle okuyormuş gibi okuyun. Çocuk kitabı okumayı çocukluğunuzda bırakmış olsanız da, kendinize, çocuk kitaplarının harika dünyasına girme izni verdiğinizde bunu yapabileceksiniz.


Çocuğunuza kitap okumaya başlamanın yaşı yok. Onu kucağınıza aldığınız ilk günden itibaren okuyabilirsiniz.


Bebeğiniz çok küçükse ne okuduğunuzun bile önemi yok. Sizin ses tonunuzdaki iniş çıkışlar, cümlelerinizdeki vurgular ona yetecektir.


İlk aylarda onun yaşına uygun, kalın, karton ya da bez kitapları eline verin. Her şeyi ağzıyla tanıdığı oral dönemde kitabı ‘yemeye çalışması’ çok normal, ‘Benim çocuğum kitabı dinlemiyor’ diye düşünmeyin.


Yaşına uygun kitapları sunun: 0-2 yaş döneminde karton/bez kitaplar, 2 yaş üzerine çıktıkça her sayfada bir ya da iki cümleli kitaplar, ilerleyen dönemlerde kurgulu hikayeler...


Öte yandan, ilerleyen yaşlarda onu 'okuması gereken’ kitaplarla sınırlandırmayın. İkinci sınıfa geçti diye resimli kitapları elinden almayın. Resimli kitapları okumayı bırakma yaşı diye bir şey yok.


Çocuğunuz kendi kendine okumayı sökse de onunla kitap okumaya devam edin. ‘Artık sen büyüdün, tek başına okuyabilirsin’ diyerek her ikiniz için de kıymetli olan bu paylaşımları sonlandırmayın.


Okuduğunuz kitapların öğretici olmasına uğraşmayın. Kitapların öğretici olma kaygısı yok. Sizin öğretemediğiniz bir konuyu çocuğunuza öğretme gibi bir görevi hiç yok.


Kitabı ulaşılabilir kılın. Odasında, boyunun yetebileceği, istediği kitapları alıp koyabileceği raflar yapın. Evin çeşitli yerlerinde kitapları görebilmesini, dokunabilmesini, uzanabilmesini sağlayın.


Kitap okumayı bir ödül ya da ceza olarak sunmayın. ‘Yemeğini yersen kitap okuyabilirsin’ ya da ‘Böyle yaparsan bugün kitap okuyamazsın’ demeyin. Kitap okumak günlük rutinin bir parçası, nokta.


Bırakın istediği kitabı okusun. Bu, her gece yatmadan önce aynı kitabı okumak anlamına gelse de ondan öğrendiği, o kitapta onu iyi hissettiren bir şeyler olduğunu düşünün.


Çocuk kitaplarının tadını çıkarabilmek için, çocuğunuzun kitaplarını çocuğunuz yokken, çocuğunuz gibi okuyun: Kitabı elinize bakın, okumayı bırakın ve kendinize resimlerin içinde kaybolma izni verin. Daha önce hiç görmediğiniz ayrıntıları gördüğünüzü fark edeceksiniz.


Ve en önemlisi: Çocuğunuza kitap okumayı sevdirmenin en önemli yolunun ona örnek olmak olduğunu unutmayın. Siz kitap okuyorsanız, çocuğunuz sizin elinizde kitap görüyorsa, armut dibine düşecektir.


Dünya Çocuk Kitapları Haftası kutlu olsun!

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.