Şaka değil, kaka!

Küçükken eniştemin bana yaptığı bir şaka vardı. Ben ağladığım zamanlarda, ağlayan çocukların Dalaman diye bir yere götürüldüğünü, oraya bırakıldığını söylerdi. Ailecek hep birlikte seyahate çıktığımızda mesela, ben arabanın içinde herhangi bir sebepten mızmızlanırsam eğer, hemen bu Dalaman kartı çıkardı karşıma: ‘Sak-kın ağlama; ağlarsan seni geçerken Dalaman’a bırakırız. Hem dikenli otlar var orada...’


Tehdit amacına ulaşırdı, susardım. Korkumdan... Hala da Dalaman denince tüylerim ürperir. ‘Dalaman’ kelimesinin bugün aklımda havaalanından da önce ‘ağlayan çocukların bırakıldığı dikenli yer’ çağrışımı yapması çocukken maruz kaldığım bu hikaye yüzündendir.


Geçen gün Facebook’ta bir video çıktı karşıma: ‘Beşiktaş aşkı için ağlayan çocuk.’ Bu da neymiş diye seyrettim. 6-7 yaşlarında bir oğlanı babası ‘Bundan böyle Beşiktaş lafı duymayacağım bu evde! Formalarını, çarşaflarını, siyah beyaz neyin varsa yakacaksın!’ diye azarlıyor. Çocuk gözyaşları içinde itiraz ediyor, sonrasında da ağlayarak sofrayı terk ediyor. Ve babası tüm bunları kayda alıyor, sonra da sosyal medyada paylaşıyor.


Videoyu seyrettim, sinirimden kapattım. Hırsımı alamayınca tekrar bulup kendi hesabımda paylaşmak ve öfkemi kusmak için arama yaptım. Bir de ne göreyim: Meğer bu video yayınlanalı neredeyse bir sene olmuş; hakkında çok fazla konuşulmuş, Ekşi Sözlük’ten gazetelere kadar konu olmuş, ve hatta çocuk Beyaz Show’a bile çıkmış.


Şimdi böyle orada konu olmuş, burada yazılmış, şurada çizilmiş deyince çocuğun böyle bir videoya malzeme olmuş olması irdelenmiş, ya da bir baba kişisinin çocuğuna bu davranışına eleştiri getirilmiş zannettiyseniz çok yanıldınız. Haber sitelerinden Beyaz Show’a kadar konu edilen şey çocuğun babası tarafından ‘şaka amaçlı’ içine itildiği çaresizlik değil, çocuğun Beşiktaş aşkı...


Evet biliyorum, futbol kitlelerin afyonu ve ‘football is life’ ve daha birçok şey... Ve evet küçük bir çocuğun bir futbol takımını hıçkıra hıçkıra ağlayacak kadar sevmesi ülkemizde sık rastlanan bir gerçek... Ancak çocuk açısından baktığınızda bunun tek kelimelik bir anlamı var: İstismar.


Dünya Sağlık Örgütü çocuk istismarını şöyle tanımlıyor:


"Çocuğun sağlığını, fiziksel ve psikososyal gelişimini olumsuz etkileyen, bir yetişkin, toplum ya da devlet tarafından bilerek ya da bilmeyerek tüm davranışlar çocuğa kötü muameledir."


Yukarıdaki bahsi geçen videodaki davranış, çocuğun PSİKOSOSYAL GELİŞİMİNİ OLUMSUZ ETKİLEYEN (onu çaresiz hissettiren) ve bir YETİŞKİN (babası) tarafından BİLEREK yapılan bir davranış olması açısından tipik bir istismar örneği. Gelişmiş bir ülkede sosyal medyada böyle bir videonun yayınlanması halinde sosyal hizmetlerin devreye girerek aileyi uyarması ve hatta belki çocuğu alması söz konusu olur; bizim ülkemizde çocuk televizyona çıkartılarak ailesi bu davranışından dolayı ödüllendiriliyor. O kadar olsun canım, burası Türkiye!


Bu video sadece bir örnek... Eminim birçok evde birçok ebeveyn, çocuklarının çocuk olmalarından faydalanarak ve kendi büyüklüklerini suiistimal ederek onlara böyle ‘şakalar’ yapıyorlar.


Bunun önüne geçmenin çok basit bir yolu var aslında... Hepimize çocukken öğretilen –daha doğrusu öğretilmesi arzulanan- bir kural: Sana yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapma. Çocuk bile olsa (!) yapma. Sen eğer, bir yetişkin olarak, bir başkasının seni böyle çaresiz hissettirmesini, örneğin işyerindeki müdürünün kalkıp da sana ‘Bundan böyle mesai saatleri içinde ailenle telefonda konuşmayacaksın’ demesini ve bununla eğlenmesini istemiyorsan, sen de kalkıp, sırf yapabiliyorsun diye, eğlence olsun diye, şaka olsun diye bunu bir çocuğa yapma.


Yaparsan buna şaka değil, kaka denir.


Ve hiç komik değil.

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • misafir aynı şekilde el (ayak) şakaları da "sana yapılmasını hoşlanmadığın şeyi başkasına yapma" kategorisinde ele alınmalı ve çocukların popolarına yada enselerine -çok eğlenerek- şaplak yahut tekme atmakta beis görmeyen ancak çocuk rol modelden etkilenerek aynısını yetişkine yapınca çocuğu ayıplayan hatta ona kızan yetişkinlere bu söz (sana yapılmasını...) 200 kez yazdırılmalı! :/ çok iyi yazı, noktası virgülüne katılıyorum!!!
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.