Sorun var, soruncuk var

Biz anneler çok paylaşımcı insanlarız.


O kadar paylaşımcı insanlarız ki, bize ait olmayan şeyleri bile üzerimize alıp paylaşmaya çok meraklıyız. Başkalarının sorunları ve endişeleri de buna dâhil!


Örnekleyeyim:

Aynı cinsiyetten iki çocuk sahibi olmanın en büyük avantajı, “büyüğün kıyafetlerini küçüğe devşirme” olayı bizim evde oldukça geçerli bir uygulama. Haliyle evimizde büyüğün eskimişleri küçüğün yenileri oluyor genellikle, birkaç istisna dışında… Eski dediysek, giyilemeyecek durumda değil hiçbiri. Hatta çoğu, “Çocuğun yediği helal, giydiği haram” sözünden hareketle yepyeni…


Bizim ufaklık abisinin eskilerini giyiyor olmayı pek içerlemiyor. Bugüne kadar o yönde bir iması, bir bakışı da olmadı. Yine de, benim içimde bir rahatsızlık… “Acaba çocuk ona yeni kılık kıyafet almıyor olmamıza bir anlam yüklüyor mudur? Zaten “Ben küçüğüm, toplama çıkarma yapamıyorum!” diye küçük olmaya isyan ediyor, bunu da o kapsamda dert ediniyor mudur?”


Geçenlerde okulundaki psikologla, bu küçük olma meselesini sorun etme üzerinden konuşurken kıyafet olayını da dile getirdim ve sordum: “Acaba bu konu onun için sorun mudur?” (Şimdi yazarken bile bu soru tuhaf geliyor. Onun için sorun olsa belli etmez miydi?)


O da bana –psikologların çoğu zaman yaptığı gibi- soruyla yanıt verdi: “Bu durumdan sıkıldığını belli etti mi hiç?”


Düşündüm… Hayır. Tam tersi memnun bile görünüyor. Artık büyümüş de ona kalmış kıyafetler, yaşasınmış!


“O zaman bu sizin kaygınız; onun değil” yanıtını aldım.


Bu kadar basitti. Bu, bana ait bir kaygıydı. Bu benim endişemdi. Oğlumun öyle bir derdi yoktu.


Biz anneler sürekli bize ait olmayan sorunları üzerimize alıyoruz. Ufacık sorunları binle çarpıyor, sonra tekrar bölüyor, orasını eğiyor, burasını büküyor, yepyeni soruncuklar ortaya çıkarıyoruz. Ondan sonra da pirincin taşını ayıklayamıyoruz.


Hâlbuki çocuğumuzla ilgili bir konuya tepki vermeden önce kendimize bir sorsak…


  • Acaba ben bu konuya neden bu kadar tepkiliyim? Tepkim, sorunun kendisine mi, yoksa durumu kontrol edemiyor olmama mı?

  • Örneğin, çocuğumun “yeterince” yemek yememesi beni neden bu kadar endişelendiriyor? Gerçekten kilo vereceğini mi düşünüyorum, yoksa anneliğimin geçerliliğini çocuğumun yemek yeme kapasitesi ve kilosuna mı endeksliyorum?

  • Mesela, çocuğumun “hala” emzik emiyor/kakasını bezine yapıyor/kucak istiyor olması beni neden bu kadar rahatsız ediyor? Onun gelişimi/bağımsızlığı için mi endişeleniyorum yoksa etraftan gelen bakışların altında mı eziliyorum?

  • Ya da, çocuğumun ders çalışmamasına neden bu kadar takılıyorum? Gerçekten de okulda başarılı olamayacağından mı endişeleniyorum, yoksa onun başarısını ve daha önemlisi başarısızlığını, kendi başarısızlığım olarak mı görüyorum?


Bir gerçek SORUN var. Bir de, bizim o sorundan yola çıkarak yarattığımız SORUNCUKLAR var.


Bu ikisini birbirinden ayırmaya başladığınızda bir de bakıyorsunuz ki çözüm size uzaktan göz kırpıyor.


Teyitli bilgi.

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.