Thich Nhat Hanh 93 yaşında, tüm dünyada ilgiyle takip edilen bir keşiş; daha da önemlisi, bir barış aktivisti. Farkındalık (mindfulness) ve nefes çalışmaları, meditasyon ile ilgili basit, herkes tarafından anlaşılabilir öğretilerinin yanı sıra, savaş karşıtı eylemleriyle de dikkat çekmiş bir üstad. Hanh, 1960’lı yıllarda taraf tutmayarak savaşa karşı olduğunu belirtmesi ve komünü ile birlikte savaş mağdurlarına ulaşmak istemesi nedeniyle Güney Vietnam hükümeti tarafından ülkeden sürgün edilmişti. Savaşı desteklemediği için ihanetle suçlanarak ülkesinden uzaklaştırılmasına rağmen çok geçmeden sesini Batı dünyasına duyurmayı başarmış ve 1967 yılında Martin Luther King tarafından Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterilmişti.


Thich Nhat Hanh’a göre mutluluğun ve iyi bir yaşamın sırrı farkındalıkta gizli. Farkında olarak nefes alıp verme pratiği yaparak hayatta yaptığımız her şeyi farkındalıkla yapmayı alışkanlık haline getirdiğimizde, hayatın olağan akışı içerisinde zorlanmadan var olabiliriz.


Ölüm de hayatın bir parçası. Thich Nhat Hanh’ın yol göstericiliğinde, ölüm üzerine farklı bir açıdan düşünmeyi deneyelim:


Bırakmak özgürleştirir

Vox yazarı Eliza Barclay’in Thich Nhat Hanh’ın öğrencilerinden Phap Dung ile yaptığı röportajda, bilge keşişin ölüm ile ilgili öğretisine dair basit ve muhteşem doneler var: “Doğum, yaşlılık, hastalık ve ölüm var. Bunlarla nasıl baş edeceğiz? Ölüm, bırakmakla ilgilidir. Bedenimizi, duygularımızı, düşüncelerimizi, kimliğimizi bırakmak demektir. Ancak sorun şu ki, biz günbegün ölmemize izin vermiyoruz. Birbirimiz ve kendimiz hakkındaki düşüncelerimizi her gün peşimizde taşıyoruz. Bu bazen iyi bir şey olabilir ancak genellikle bizim büyümemizi engeller. Kendimizi markalaştırıp bir fikre hapsetmiş oluruz. Bırakma, salıverme pratiği bizi eşitliğe, özgürlüğe ve barışa götürebilir. Her gün yeniden doğmuş olarak uyanmamızı sağlayabilir.”


Bedenden ibaret değiliz

Bir gün öleceğimizin farkındayız. Bedenimiz yok olacak. Ancak pratiğimiz ve farkındalığımız yeterince güçlüyse, ölmekte olan bedenimizin ötesine bakabilir, manevi varlığımızı, spiritüel bedenimizi de görebiliriz. Konuşmalarımız, düşüncelerimiz ve hareketlerimiz biz öldükten sonra da yaşamaya devam eder.


Beden yaşar, zihin de öyle. Ancak beden öldüğünde, zihnin çalışması sayesinde bu dünyaya getirdiğimiz ne varsa yaşamaya devam eder. Bu farkındalık, ölüm korkusunu aşmak için çok faydalı. Nihai boyutta sonsuz olduğumuzun bilincine varmak ve bu fikri gündelik farkındalık pratiğimize entegre etmek, her anı kutlamamızı ve hayatımızdaki herkesi tüm kapasitemizle sevebilmemizi mümkün kılar.


Thich Nhat Hanh, kendi ölümüyle ilgili şöyle bir mesaj bırakmış: “Lütfen benim için bir Stupa (Budist Türbesi) inşa etmeyin. Lütfen küllerimi bir vazoya kilitleyip kim olduğumu kısıtlamayın. Biliyorum, bu bazılarınız için zor olacaktır. İlla ki benim için bir türbe yapmanız gerekirse, lütfen üzerinde ‘Ben burada değilim’ yazılı bir levhayı bu türbeye asın. Hatta ek olarak, ‘ben burada da değilim’ yazan ikinci bir levha da asabilirsiniz. Üçüncü levhaya da şunu yazın: ‘Eğer herhangi bir yerdeysem, farkındalıklı nefesinizde ve barışçıl adımlarınızdayım.’”


Ölüm yoksa korku yok

Thich Nhat Hanh’ın türkçe’ye “Ölüm Yok Korku Yok” adıyla çevrilen kitabından alıntılar:


“Erik ağacına bak. Ağaçtaki her erikte, erik ağacını ve önceki nesil erik ağaçlarını da içeren bir çekirdek var. Erik çekirdeği, sonsuz bir erik ağacı içerir. Çekirdekte nasıl erik ağacı olunacağını; dalların, yaprakların, çiçeklerin ve eriklerin nasıl üretileceğini bilen bir zeka ve bilgelik vardır. Erik bunu kendi başına yapamaz. Erik bunu yapabilecektir çünkü birçok nesilden, atalarından bu deneyimi ve bilgi mirasını almıştır. Sen de tıpkı erik ağacı gibisin; nasıl dolu bir insan olacağının bilgeliğine ve zekasına sahipsin; çünkü sadece kan bağı ile bağlı olduğun atalarından değil, spiritüel atalarından da sonsuz bir bilgelik miras aldın.”


“Bir dostuna meditatif bir gözle bakarsan, onun önceki nesillerini ve atalarını da görürsün. Artık daha saygılısındır, çünkü dostlarının ve kendi bedeninin tüm atalar için kutsal bir ev olduğunu bilirsin. Aynı zamanda, bedenimizin sonraki nesiller için de kaynak olduğunu bilirsin. Bizden sonra geleceklere saygılı ve nazik olacaksak, bedenimize zarar veremeyiz. Uyuşturucuyla ya da zehirli gıdalarla vücudumuza zarar veremeyiz. Çünkü artık tezahür etme anlayışımızın daha sağlıklı ve sorumluluk dolu bir yaşama yardımcı olacağını biliriz.”


“Bir dalganın suya dönmesi için ölmesi gerekmez. O zaten şimdi, şu anda da sudur. Bizim de aynı şekilde, Tanrı’nın Krallığı’na geçiş yapmak için ölmemiz gerekmez. Tanrı’nın Krallığı, şimdi ve burada bizim temelimizdedir. En derin pratiğimiz, her gün bu nihai boyutu görmeye ve ona dokunmaya çalışmak olmalıdır; doğumun da ölümün de olmadığı gerçeğini görmeliyiz.”


“Ayışığı altında, çay çalılarının arasında yavaşça yürürken fark ettim ki, o anda annem hala benimleydi. O anda annem, beni okşayan ayışığıydı, hep yaptığı gibi yavaşça, tatlı tatlı okşuyordu beni. Harikaydı! Ayaklarım toprağa değdiği her an biliyordum ki annem de orada benimleydi. Bu bedenin sadece bana ait olmadığı biliyordum; bedenim annemin, babamın, büyükanne ve büyükbabalarımın yaşayan bir devamıydı. Yere bastığını gördüğüm ayağım, aslında tüm atalarımın ayağıydı. Orada annem ve ben, toprağa ayak izimizi bırakıyorduk.”


“Her gün, birçok kez yeniden doğuyorum. Her an bir yeniden doğuş anıdır. Çalışmalarım, dünyaya ışık, özgürlük ve mutluluk getirecek şekilde tezahür etmek üzere yeniden doğmamı sağlamaya çalışmaktan ibaret. Yanlış hareketlerin yeniden doğmaması için pratik yapıyorum. Eğer zalimce düşünceler ya da nefret dolu sözcüklerim olursa, yeniden doğacak olan bunlardır, o zaman onları yakalayıp geri çekmek zor olacaktır. Bu tip olumsuz yaratımlar kaçan bir at gibi olur. Fiziksel hareketlerimizin, konuşmalarımızın ve zihnimizin yanlış yöne gitmemesini sağlamak için çalışmalıyız.”



Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.