Yapılan bir çalışmada, ağız kokusunun toplumun %40’ında görülebildiği saptanmış. Erkeklerde daha sık görülmesi ise bir başka veri olarak dikkat çekiyor. Daha ilginç olanı ise ağız kokusu problemi yaşayanların birçoğu bunun farkında bile değil. Medeni toplumlarda bile görülme oranının bu kadar yüksek olması dikkat çekiyor.

Artık çiftler anlaşmalı boşanmalarda eşinin ağız kokusunu öne sürüyor. Ayrıca ikili ilişkilerin daha ön planda olduğu satış, pazarlama gibi iş kollarında ağız kokusundan ötürü performansın aşağılara inmesi de söz konusu. Ağız kokusu hem toplum içinde rahat konuşabilmenin, hem de ikili ilişkileri daha rahat ilerletebilmenin önünde bir duvar gibi duruyor.

Ağız kokusunun çeşitli sebepleri olmakla beraber, % 90 oranında ağız kaynaklı nedenler ile ortaya çıkmakta. Ağızdan kaynaklanan kötü kokunun esas kaynağı uçucu sülfür bileşikleridir. Sakız, şeker gibi ağız kokusuna karşı geçici ürünler sülfür bileşiklerini yok edememektedir.

Ağız kokusunu önlemek için öncelikle ağız bakımına dikkat edilmesi gerekir. Ardından ağızdaki uçucu sülfür bileşiklerinin de ortadan kaldırılması önerilir.

Bunların dışında; diş ve dişetlerini koruma, diş ipi kullanımı, protez ve köprülerin düzenli kontrolü, su içme, şeker tüketimini azaltma ve sigara kullanmamakta önemlidir.

Ağız kokusu problemi yaşayan kişiler, genellikle bu problemi rahatça ifade edememektedir. Çoğunlukla diş hekimi muayenesinde bile sıkıntısını dile getiremeyen insanlar mevcuttur. Kişinin kendi fark etmemesi durumunda, yakın çevresi tarafından da dile getirilmesi bir hayli zor bir durum olan ağız kokusunu gidermek için öncelikle detaylı bir diş hekimi muayenesinin gerektiğini hatırlatmak gerekiyor. Diş hekimi ağız kokusuna sebep olabilen diş plağı, enfeksiyon gibi problemlere yönelik tedavi sunduktan sonra ağız kokusunun halen devam etmesi durumunda akla mide rahatsızlıkları ve sinüzit gibi kulak-burun-boğaz sistemine dair rahatsızlıklar gelebiliyor. Bu sebeple ağız kokusu yaşayan kişilerin sosyal ilişkilerini göz önünde bulundurarak kalıcı tedavi yollarını araştırmak için hekimlere danışmaktan çekinmemesi öneriliyor.