Baharla birlikte çoğu kişi, hareket etmenin önemini ve gereğini hatırlayarak spor yapmaya başlar. Bu yıl da öyle oldu. Çevremdeki kadınların kimi koşuyor, kimi bisiklete biniyor, kimi de pilates yapıyor. Fakat pilates deyince, şöyle bir duraksıyorum... Çünkü karşılaştığım bir doktor; bu pilates çıktı çıkalı dizi, beli sakatlanan çok hastam oldu, dedi. Daha önceki gün gittiğim kuaförümdeki manikürcü, pilates yaptığımı öğrenince; iki senedir 34 yaşında bir kadın müşterisi olduğunu, evine gittiğini, çünkü yaptığı pilates nedeniyle yatağa mahkum olduğunu, sadece kitap okuyabildiğini; 6 yaşındaki kızı, eşi ve kayınvalidesinin ne yapacağını bilemediğini anlattı uzun uzun... Beni de uyardı. Üzülerek dinledim.


Demek ki iki yıldır birlikte pilates yaptığım hocam Nurcan Bengin'in özellikle bel boşluğuna bu kadar dikkat etmesinin, her seferinde uyarmasının nedenlerinden biri de buydu. Vücudu zorlamadan, hareketi doğru bir şekilde yapma konusunda neden bu kadar titiz olduğunu daha iyi anlıyorum. Nurcan Bengin, yıllarca yüzme sporuyla ilgilenmiş, salon sporları yapmış ve son 10 yıldır da pilatese gönül vererek eğitmenlik yapıyor. Pilatesin "fizyoterapi temelli bir rehabilitasyon yöntemi" olarak tanımlandığını söylüyor. Pilatesin Türkiye'de ne kadar tanındığını, Türk kadınının pilatesi hayatına dahil edip etmediği konusunda ise şunları anlatıyor:


"Türk kadını pilatesi Ebru Şallı ile tanıdı. Beğenirsiniz, beğenmezsiniz ama pilatesin Türkiye'deki anası Ebru Şallı'dır. Onun magazinsel olması da bu yöntemin güncel ve kullanılabilir olmasına katkı sağladı. Bence Türk kadını pilatesi hayatına dahil etti. En azından bildiğim bütün kadınlar pilatesi bir kaç kez yapmış, TV'den ya da salonda... Ancak ulusal sorunumuz olan devamlılık, bu yönümüze de yansımış. Başlamışlar ama çeşitli nedenlerden dolayı devam edememişler."



Pilates eğitmeni Nurcan Bengin


Merak ediyorum; acaba Türkiye'de kaç kişi pilates yapıyor ya da yaptı, bu konuda herhangi bir veri var mı, diyorum. Sanmıyorum, diyor: "Türkiye'yi sadece büyük şehirler olarak düşünmemek lazım. Bana sorarsan TV'nin girdiği her ev pilatesi biliyor ama ne kadar uygulayabiliyor? Bence bu soru işareti."



Grup derslerine dikkat!

Bu arada hala pilatesin bir egzersiz şekli olup olmadığı tartışılıyormuş. Çünkü bu yöntem, günümüze gelirken birçok değişikliğe uğramış. "Yeni ve çok yüksek tempolu yapılabilen pilates egzersizleri dahi var" diyor, Nurcan Hocam. Herhalde sıkıntı yaratanlar da bu yüksek tempolular, diyorum... Beni şaşırtarak "Hayır, yüksek tempo sakatlıklara yol açmıyor" deyip; şunları söylüyor:


"Dünyada pilates birebir yapılır. Ülkemizde bu işin pahalı olması, buna imkan tanımıyor. Dolayısıyla eğitmen herkesle birebir ilgilenmeden grup dersleri yapıyor. Grup dersini yapan eğitmenin işini yani kişiyi, garantiye alması gerekiyor."


Yani?

"Kesinlikle eğitmenin duruma hakim olup grubun seviyesini doğru ayarlıyor olması gerekir. Her grupta bel boşluğunu natürel açıklığa getiremezsiniz. Eğer grup yaş ortalaması yüksek ve spor geçmişi yoksa hareketler grubun seviyesine uygun olmalıdır. Omurgayı hasarlamayıp özelikle bel boşluğunu yere bastırarak yapılan hareketler seçilmeli mesela."


Duruş analizi yapılmalı

İki çeşit pilates varmış. Birincisi pilatesin öğrettiği klasik yöntem. Bir de günümüzde çoklukla kullanılan modern yöntemmiş. Nurcan Hoca, "İyi bir eğitmen, hareketleri birbiriyle birleştirip kişinin ihtiyacına uygun hareketlerde değişiklikler yaparak etkin bir şekilde kullanmalıdır. Ayrıca makine ile yapılan aletli pilates vardır. Ancak aletli pilates de tek başına kullanılmamalıdır bence" diyor. Pilatese yeni başlayacak kişiye, bir eğitmenin nasıl yaklaşması gerektiğini ise şöyle anlatıyor:





"Pilatese yeni başlayacak bireyin öncelikle postürel analizini yaparsınız, hangi bölgelerde sıkıntı var? Öncelikle bunları belirlersiniz sonra kişi fiziksel olarak ağrı yaşıyor mu, ağrıları tıbbi olarak belirlenmiş mi, gerekirse doktoruyla görüşürsünüz. Bütün bunlardan sonra egzersiz programı netleşir. Genellikle haftada üç gün, pilates için uygun bir rutindir. Ancak birey isterse haftanın beş günü de pilates yapabilir. Özel bir diyete gerek yoktur. Sadece kişinin durumuna göre beslenme ayrıca programlanabilir."


'İnsanın merkezi karnıdır'

Çocukluğunu astım ve romatizma ile geçirip de sonrasında fizyoterapist annesinin etkisiyle böyle bir tekniği yaratıp, fayda sağlayan Joseph Hubert Pilates'in etkileyici öyküsünü ilk kez Nurcan Hoca'dan dinlemiştim. Pilatesin kas ve iskelet sistemine yönelik faydalarını çok dikkat çekici bulmuştum... Bence içsel karın kaslarının güçlendirilip, esnetilmesi, henüz karın bölgesinin önemini bilmeyen Türk insanı için sanırım keşfedilmesi gereken bir özellik. Karın bölgesinin önemini de sordum Nurcan Hoca'ya, şöyle açıkladı:


"İnsanın merkezi karnıdır. Ayakta durmamızı, omurgamız, karın ve bel çevresindeki kasları kullanarak sağlar. Ayakta, dik, sağlıklı, uzun ve gösterişli durmamız da bu yüzdendir."



Ya mutluluk ile bağlantısı... Pilates, insanı mutlu edermiş. Nurcan Hoca'nın belirttiğine göre, hareket etmemiz mutluluk veren hormonlarımızı harekete geçirirmiş. Aynı şekilde bağışıklık sistemimiz de etkilenirmiş. Spor yapan insanların daha güler yüzlü, neşeli ve sağlıklı olmaları da bu yüzdenmiş.


Hareket, nefes ve konsantrasyon

Son olarak wikipedia.org'da yer alan 'pilates' maddesine de dikkat çekmek yerinde olur, sanırım.


Zihnin kaslar üzerindeki kullanımını desteklediği için pilatesinin; 'kontrol bilimi' olarak adlandırıldığı, nefes egzersizi tekniklerini içerdiğini, ayrıca karın, alt sırt ve kaba etlerin vücudun geri kalanının özgürce hareket etmesi için desteklenip, güçlendirildiği anlatılıyor. Pilatesin 6 prensibi ise şöyle sıralınıyor:



1- Konsantrasyon: Pilates yaparken hareketlere yoğunlaşmak, bedenin uyum içinde nasıl çalıştığına ve hangi kasların kullanılıp, hangilerinin kullanılmadığına dikkat etmek gerekir.

2- Kontrol: Pilates metodunda kontrol çok önemlidir. Kontrol için bedenin iyi dinlenmesi ve hareketlerin gösterildiği şekilde uygulanması, olası sakatlıkların önlenmesi gerekir.

3- Merkezleme: Pilates metodunda, doğru hareket sanatlarında olduğu gibi merkez; göbek, bel ve kalça çevresidir. İç organları ve omurgayı yerinde tutan kas sistemlerini içerir. Merkezleme, üst bedenin stabilitesini ve esmeyi, uzamayı sağlar.

4- Akıcı hareket: Hareketler acele edilmeden, her noktadan tek tek geçerek ama aynı zamanda hiç duraksamadan yapılmalıdır.

5- Kesinlik: Hareketler belirsizce değil, hakkı verilerek tam yapılmalıdır. Hareket sekansları birbirleri içinde ve birbirleri arasında koordine olmalıdır.

6- Nefes: Nefes alıp verme, panik olmadan sırtın arkasına ve altına derin nefes alıp bütün nefesi tamamıyla dışarı üflemek yoluyla olmalıdır. Böylece nefes tamamen boşaltılıp kan temizlenmiş olur.





Hayriye Mengüç


Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.