“Toksik olan dozdur”. Bu haberlerin bile miktarı, dozu önemli! Sürekli zayıflamayı hatırlatmak bazı kişileri mutsuz ediyor olabilir. Neden mi? Çünkü bu haberler bazı kişilerde yeme bozukluklarına neden olabiliyor ve hatta bu nedenle ölenlerin sayısı giderek artıyor. Sağlıklı yeme takıntısı nedeniyle biri nasıl ölebilir? Gelin size biraz bilgi vereyim... Anoreksiya nervoza yani yeme bozukluğu, eskiden çok sık bilinmeyen, bu hastalığa bağlı ölümler ve haberler arttıkça herkesin tanımaya başladığı bir problem. Bu kişiler uzun süre hiçbir şey yemeden durabilirler. Bazen günlerce sadece 1 fincan kahveyle ayakta durmaya çalışırlar. Bir süre sonra, (bu herhangi bir olay sonrası olabilir ve kişiye göre değişir) aniden aşırı miktarda yeme başlarlar. Normalde birkaç günde yemesi gereken yemekleri bir öğünde yiyebilirler.


Ölüme yol açıyor

Blumia nervoza ise, aşırı yeme ve kusma şeklinde karşımıza çıkar. Kişiler aşırı miktarda yemek yedikten sonra yediklerini çıkarır ve tekrar yemeye devam eder. İki durumda da kişiler çok zayıf veya kilolu olabilir. Blumia sorunu yaşayanlar genelde çok zayıf olanlardır. Hatta bu sebeple “manken hastalığı” olarak adlandırılır. Yeme bozuklukları sağlığı çok ciddi tehdit eder. Öykülerin sonunda alınan enerjinin dengesiz olması, protein, yağ, karbonhidrat, vitamin, mineral eksikliği sonucu metabolik hastalıklar oluşabilir ve çoğu zaman ölümle sonuçlanır. Son yıllarda ortaya çıkan ortoreksiya ile durum daha da ciddi hale geldi. Ortoreksiya, “sağlıklı beslenme Takıntısı” anlamına geliyor. Son yıllarda herkes ne yediğini şaşırmışken, bazı kişiler bunu takıntı haline getiriyor. Sadece sağlıklı olan besinleri seçmeye çalışan kişiler bir süre sonra alışveriş yapamamaya, çok çok az besin tüketmeye ve bu sebeple oluşan eksiklikler nedeniyle hastanelere başvurmaya başladı. Bu problemler çok ciddi olsa da biz bunlarla çok ilgilenmiyor gibi gözükebiliriz. Ama gerçek bu değil! Artık doktor ve diyetisyenlere danışanların sayısı artıyor.


Reklamların etkisi

Türkiye'deki “sağlıklı insan” anlayışı son yıllarda değişiyor. Eskiden kilolu, balıketinde dediğimiz tipteki insanlar daha sağlıklı ve güzel kabul edilirdi. Şimdi, incecik birini görünce, “Ne kadar güzel. Kesin çok sağlıklı besleniyordur” der hale geldik. Peki doğrusu hangisi? Balıketi veya zayıf olmak değil, ne yediğiniz önemlidir ve besinler sizi sağlıklı hale getirir. Zayıf ama çok iyi besleniyor olabilirsiniz veya tam tersine hiçbir şey yemiyorsunuzdur ve sonuçta zayıf ama hasta olabilirsiniz. Burada sizi etkileyen şey hem yemeklerle olan ilişkiniz hem de psikolojik durumunuz. Reklamlar “Zayıf ve güzel” diyor! Reklamlar, diziler, kitaplar genç kızları “zayıf ve güzel” olmaya itiyor. Bu durum gençler arasında hızla yayılıyor. Ben artık bana danışan gençlerden eskiden gelen “Canım tatlı istediğinde ne yiyebilirim?” sorusu yerine, “Ben nasıl daha az kaloriyle ayakta durabilirim?” gibi ilginç sorular duyuyorum. Bu durum korkutucu! Bir de bakıyoruz ki ensülin direnci ve kolesterol problemleri artık daha genç yaşlarda görülüyor. Obezitenin artık çocuklarda daha sık görüldüğünü sürekli hatırlatıyoruz.


Tedavi yolu sevgi

Bu, şu anlama geliyor: Bir yanda kilo problemi yaşayan hasta çocuklar, bir yanda da hiçbir şey yemeden durmaya çalışan, takıntılı, zayıf ve güzel olduklarına inanan yine hasta çocuklar. Yıllarca anoreksiya problemi yaşan bir danışanımla en son birbirimize bakarken şunu fark ettik. Bu problemin tedavisinde en önemli şey sevgi! Evet; sevgi ve güven... Başka türlüsünü düşünemiyorum! Yeme bozukluğu yaşayan insanlar bu durumu kolay kolay kimseyle paylaşmazlar. Ailelerinden bu durumu sakladıkları için, gittikleri doktorlara ve diyetisyenlere de konu hakkında bilgi vermez, konuyu geçiştirmeyi tercih ederler. Çok zor durumda kalmadıkça doktora gitmek istemezler. Bu sebeple ailenizde bu problemi yaşayan kişiyi, bu konuda uzman olan ve onun iyi anlaşacağını düşündüğünüz birine götürün.


Baskı yapmayın!

Anoreksiya veya blumia problemi yaşayan danışanlarım bunu bana ilk başta söylemediler. Genelde ailelerinin baskısıyla gelmişlerdi ve sadece “Sağlıklı beslenmeyi merak ediyorum” diyerek karşıma oturdular. Burada benim gibi bir diyetisyene başvurabilenler yani henüz sağlığı bozulmamış olanlar aslında şanslılar. Çünkü bu durumu ağır bir şekilde yaşayanlar bir süre sonra evden çıkamaz hale geliyorlar. Etrafınızda bu problemleri yaşayan veya yaşadığını düşündüğünüz biri varsa o kişiye asla baskı yapmayın! Sadece ona bu konuda çalışan uzman psikiyatların bulunduğunu, bir beslenme uzmanından kilosunu ve sağlığını korumasını sağlayacak bir program alabileceğini hatırlatın. Tabii bu hatırlatmanın sonucu, bu problemi yaşayan kişinin size ne kadar güvendiğiyle alakalıdır. Eğer size güveniyorsa ve üzerinde herhangi bir baskı hissetmezse sizi dinleyebilir. Bu problemler ancak psikiyatların kontrolünde psikolog ve diyetisyen yardımıyla çözülebilir.


Haber: Güneş Aksüs

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.