Selam. Kendimizce komik bir tanımlamayla biz Mericiler… Üç kişilik çekirdek bir aileyiz. Ve kavga kıyamet de olsa ailecek çok gezeriz! Bu sayfaları takip ediyorsanız büyük ihtimalle bizi zaten yayıncı kimliğimizle tanıyorsunuz. Anne-bebek-çocuk bakımı kitapları konusunda uzman Gün Yayıncılık’ın sahipleri, yazarları (evet dokuz yaşındaki Lara Nur Meriç de dâhil üçümüz de yazarız!) ve editörleriyiz. Ama bugün burada bu kimliğimizle değil, çocukla seyahat eden bir aile olarak yer alıyoruz. Çocukla Avusturya, İspanya, Macaristan, üç kez Fransa, iki kez İtalya, Yunanistan, Çek Cumhuriyeti seyahati sonrası sevgili Damla Çeliktaban’ın “amma gezdiniz çocukla biz de faydalanalım artık tecrübelerinizden!” ricasıyla nispeten çocukla gidilmeye pek alışık olunmayan son rotamız Norveç/Oslo hakkında bir yazı okuyacaksınız bugün…





Neden Norveç? Cevap neden olmasın? Eşimle ben ülke görüp gezmeyi seven insanlarız. Kızımız Lara Nur doğduktan uzun bir süre sonra bu meraktan vazgeçmiş; tüm çocuk sahibi ebeveynler gibi ülke sınırları içindeki tatil beldeleriyle sınırlı seyahatler yapar hale gelmiştik. Sonra ufaktan küçük hanım ele avuca gelmeye, derdini anlatabilmeye eh yolculuğa da uyumlu hale gelmeye başlayınca ver elini yeni ufuklar dedik. Yukarıda saydığım üzere beş yılda epey ülke ve şehir gördük sayılır (arada bazı rotalara da kızı babaanneye bırakıp kaçamak gidişler yapmadık değil. Örneğin; Hollanda, Belçika, Sırbistan, Fransa, vampirlerin peşinden ben arkadaşımla Romanya, Deniz arkadaşlarıyla Üsküp, Sırbistan gibi)


Neyse bu girizgâhtan sonra gelelim Norveç’e… Neden Norveç demiştik. Asıl sebep henüz yeteri kadar kuzeye gitmemiş olduğumuz hissi olabilir. Bir de yaz ortasında Bodrum’da sıcaktan bunalan bünyelerimizi bu uzak diyarda serinletme isteği olabilir! Zira temmuz ayında 16-17 derecelerde sıkça yağmur da içeren bir hava durumuna denk gelen seyahat için ince kazak, mont, atkı bere içeren bir bavul yapma fikri gerçekten heyecan vericiydi. Uçak biletlerimizi neredeyse bir yıl önce almıştık. O yüzden uçakla 3,5-4 saat süren yolculuk bize oldukça ucuza mal oldu. Konaklama için de Airbnb sitesinden 6-7 ay önce uygun bir ev bulduğumuz için her şey tamamdı. Bu arada uzun bir süredir tüm çocuklu seyahatlerimizde otelde değil Airbnb evlerinde kalıyoruz. Hem çok hesaplı, hem bir sürü yeni insanla tanışıyoruz hem de yaşanmış, hikâyesi olan evlerde kalıyoruz. Bir keresinde Paris’te (gerçi onda Lara Nur yoktu) Alexander Dumas’nın yaşadığı eve denk gelmiştik!





İstanbul Sabiha Gökçen Havaalanı’ndan 3,5 saat süren bir uçuşla Norveç’in başkenti Oslo’ya ulaşıyorsunuz. Ülke temmuz ayında yemyeşil… Şu an tam bir yağmur mevsimi ve gün içinde ani sağanaklar sizi birden sırılsıklam edebiliyor. Şehir merkezine ulaşım için shuttle, tren (hızlı ve normal) seçenekleri var. Biz normal treni de kapsayan 1 haftalık ulaşım kartı aldık ve şehre indik. Alacağınız kart tüm toplu taşımada (feribot hariç) geçerli. Şu aşamada bir bilgi vereyim. Norveç Avrupa ülkeleri arasında gittiğimiz en pahalı ülke. Kuzey Buz Denizi’nde petrol buldukları için ve devasa deniz ürünleri sektörleri sayesinde koca ülkede bir avuç insana (sadece beş milyon kişi yaşıyor) paylaştırılan bu zenginlik deyim yerindeyse paçalarından akıyor. Her yerde elektrikli arabalar var -Avrupa’nın hiçbir ülkesinde bu kadar çok görmemiştim- mesela Amerikan elektrikli araba markası Tesla’yı, Norveç’in batmaktan kurtardığı söyleniyor. Bu arada Tesla, Jaguar ve BMW gibi çok havalı ve pahalı bir araba. Şehrin her yerinde prizler var ve insanlar arabalarını buraya takıp gün içinde park halindeyken şarj ediyorlar.





Ülke zengin ve pahalı demiştik. Örnek verelim… Çocuğunuzun çişi geldi ve tren garında tuvalete gitmesi gerekti. Ödeyeceğiniz bedel yaklaşık 8 lira. Ya da susadım diye tutturdu belki bir yudum alıp atacağı 0,50 litre şişe suyun fiyatı 6 lira. Hard Rock Cafe’de (benim kişisel takıntım. Gittiğim her şehirdeki şubesine uğruyorum) hamburger, makarna, salata, kahve'den oluşan normal bir yemek için üç kişi 200 TL ödüyorsunuz. Ama ucuz şeyler de var. Mesela karides. Kilosu 16-17 lira ve bizdeki gibi minicik değiller. Elbette somon ucuz. O yüzden biz artık nereye gidersek gidelim ev tutuyoruz, en yakın Spar, Lidl gibi hangi market meşhursa o ülkede malzeme alıp evimizde zevkimize göre pişiriyoruz. Bu arada su pahalı ama çeşmeden akan buz gibi tertemiz su içilebiliyor arkadaşlar. O yüzden her sabah mataramızı doldurup, suya para vermedik bu seyahatte.




Norveç’te neyi görmeli, ne yapmalı çocukla beraber?


Bizim kaldığımız yarımada kraliyet ahırlarının, meralarının ve müzelerin toplandığı özel bir yerdi. O yüzden ortam oldukça keyifliydi. Yemyeşil kırlara akşam yürüyüşüne çıktığınızda (“akşam” meselesi ilginç, döneceğim o noktaya) karşınıza geyiklerin çıkması gayet normal. Hatta bir tanesi bir sabah evin kapısına gelmiş. Sabah dışarı çıkarken burun buruna geldik neredeyse. Benim çocukluğumun çizgi filmi Norton’un Uçan Kazı da gerçekmiş, her yerde kazlar var. Çayırlarda midilliler otluyor. Bulutlar çok enteresan Norveç’te. Masmavi gökyüzünde harika şekiller çiziyorlar ve çektiğiniz her kare fotoğraf adeta tablo gibi sonuç veriyor. Bu bölgede gezilebilecek birkaç tane ilginç müze var. (OsloPass ile tüm müzeleri ücretsiz gezebilirsiniz.) Trafik derdi olmadığından 1 günde 6-8 müze gezilebiliyor. Perşembe günleri ise 6 müze ücretsiz) Yaptığı sallarla dünya denizlerini gezen Norveçli bilim adamı ve maceraperest Thor Heyerdahl’ın anısına kurulan Kon-Tiki Müzesi ilginç bir yer. Burada bu yaptığı seyahatleri belgelediği dokümanter film ile Oscar kazanan kaşifin Oscar heykelciğini görme şansınız da var.





Aynı bölgede küçük ama çok etkileyici kalıntılara ev sahipliği yapan Viking Gemileri Müzesi var. İçinde 2 tanesi olağanüstü kondisyonda krallara ve prenseslere son uykularında eşlik etmeleri için onlarla birlikte toprağa gömülmüş Viking gemilerini görmeniz mümkün. Tarla süren çiftçilerin tesadüfen bulduğu bu gemiler ve içindekiler müzede özenle sergileniyor.





Şehirde çocukla güzel vakit geçirebileceğiniz heykellerle süslü pek çok devasa park var. Epey zaman geçirilebiliyor bu parklarda (yaz ayları güneşin neredeyse günde 20 saat gökyüzünde olduğunu söylemeliyim). Yanınıza sandviç ve içecek alırsanız piknik de yapabilirsiniz. Sadece kraliyet sarayının bahçesinde mangal yakmaya kalkmayın uyarıları var!


'Ulusal Galeri' şehir merkezinde yer alan en büyük müze. Çeşitli dönemlerden çok önemli eserleri barındırıyor ama en büyük numarası Edward Munch’un dünyaca ünlü “Çığlık” tablosu burada sergileniyor.





Şehir merkezinde limana bakan Opera Binası insanı şaşkınlığa uğratıyor. Beyaz mermer ve camla yapılmış bina bir mimari harikası… Rampayı tırmanmayı göze alırsanız en tepesine bisikletle bile çıkmak mümkün ve tepedeki ödülünüz, Oslo’nun harika manzarası… Hava bulutlu ise müthiş fotoğraflar çekmeniz de garanti!





Oslo’da yapabileceğiz bir başka aktivite fiyort turu… Limandan kalkan teknelerle 2,5 saate yakın süren turda Oslo’nun zenginlerinin yaşadığı (pek fakir de yok ya ülkede neyse) eşsiz güzellikteki fiyort evlerini görebiliyorsunuz. Evler fiyortların tepelerinde ve her evin denize girip çıkabilmek için deniz kenarında kendine ait özel bir kulübesi var.


Üst mahallelerde ikinci el kıyafet, plak ıvır-zıvır alabileceğiniz, eğlenceli dükkânlar var. Tavsiye ederim. Yorulunca her türlü mutfağın bir araya geldiği food court tarzı mekânlarda karides, balık vb. atıştırabilirsiniz.





Oslo ve dolayısıyla Norveç çok temiz, çok medeni, çok sakin… Hiç kimsenin bir yere yetişmek için acelesi yok. Tek koşanlar spor yapmak için koşanlar! Çok fazla spor yapan insan var çünkü sanıyorum işe gidip çalışma dışında çok fazla dertleri yok ve kendilerini spora vermişler. Akşam meselesine döneceğimi söylemiştim. Burada bağlayabilirim. İş çıkışı herkes koşuyor, bisiklete biniyor çünkü burada hava kararmıyor!


Şöyle ki, hava akşam yaz mevsiminin getirdiği White Nights (Beyaz Geceler) nedeniyle 22:00’da bile bizdeki akşamüzeri 19:00 gibi aydınlık! 23:00 gibi eh biraz kararıyor. Tam kararma zamanı gece 1:30, tekrar aydınlanma zamanı 4! O yüzden akşam yorgun argın bir çocukla eve döndüğünüzde 9:30’da onu yatırmak istiyorsanız Kont Dracula gibi storları ya da kalın perdeleri devreye sokuyorsunuz. Ancak bu garip gece-gündüz döngüsü kışın da erkenden kararan bir gün şeklinde terse dönüyor. O yüzden depresif insanlar ülkesi Norveç… Mesela alkol tüketimi çok fazla olduğu için süpermarketlerde akşam 18:00’den sonra içki alamıyorsunuz. Kaldı ki süpermarketlerde tek satılan içki alkol oranı %5’i geçmeyen bira… Daha sert içkiler her şehirde sadece birkaç tane belli noktalarda bulunan özel dükkânlardan alınabiliyor.





İşte Norveç ve Oslo böyle bir yer. Gezip görülecek pek çok güzellik var. Mesela gerçek fiyordların, dev uçurumların diyarı Bergen var. 6 saatlik tren yolculuğu ile gidilebilen bu bölgenin olağanüstü olduğu söyleniyor. Ancak bizim adrenalin tutkunu ablayı öyle uçurum kenarlarına götürmek gözümüzü korkuttu biraz. O yüzden bu yaşlardaki çocuk ile Oslo bize gayet yeterli geldi. Gözünüzü korkutmayın çocukla gezerken… Az eşya ile yaşamaya alıştırın kendinizi, ucuz bilet, Airbnb’ye de şükredin. Biz de 2017 yaz biletlerine bir göz atalım…




Orhan Meriç

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Cok tesekkurler yazi icin, okurken sehrin havasini soludum sanki. Aklima soktunuz bir Norvec seyahatini...
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.