Hayatın içinde tek bir an, tek bir hal, tek bir tür, tek bir biçim olsa hayatın anlamı, keyfi, rengi olur muydu?
Bilmem..
Hayatımın tıpatıp aynı gittiği bir zaman döngüsü yok.
Değişen, dönüşen bir süreç ya hayat, ondan sebep sanırım; ne bir günüm diğeriyle aynı, ne bir haftam, ne bir senem. Bunların ötesinde ne bir kaşım ötekiyle aynı, ne bir arkadaşım bir diğeriyle. Benzerlikler var tabi, bununla beraber tıpa tıp aynı değil, hiç bir şey hayatımda.
Tabi ben de öyleyim, andan ana farklı.. Değişiyor hissettiğim duygular, düşüncelerim değişiyor. Bakış açım değişiyor, gün geçtikçe, yaş aldıkça anlayış düzeyim, öğrenme sürem, şefkat kapasitem değişiyor.
Her şey bu kadar değişken iken, hayatta andan ana halden hale değişiyor..
Senin hayatın halleri ile, bunca değişim ile aran nasıl?
Hayat istemediğin bir şeyle karşına geldiğinde çokça söylenenlerden misin?
Bu soruma “Ya, bu da soru mu? pek tabi ki söylenirim” diyenlerden misin?
“Yok ben alıştım, artık söylenmeyenlerdenim” mi diyensin?
“Ay söylensen ne olacak, ne duyan var ne gören, ne de değişen” diyenlerden misin?
Ben mi? Ben bunların hepsiyim. Bazen söylenen, bazen isyan eden, bazen boyun eğen, bazen bıkkın, bazen umutsuz olan, kanıksayanım.. Bazen bu halleri kapsayan, şefkatle anlayışla tutanım.
Hayatın içinde tek bir tür bitki, tek bir tür ağaç, tek bir tür ağaçta tek bir boyutta yaprak olmadığı gibi, insanlık hallerinin tek bir çeşitte olmasını beklemek niye?
Çevreme baktığımda gördüğüm insanların, boyu farklı, kilosu farklı, ten rengi farklı, yaşı farklı, yüzündeki çizgiler farklı iken, ben bu insanın neden benimle aynı şeyleri düşünmesini bekleyenim.
Benim gibi olmayanı, benden farklı olanı “öteki” yapan ben “onun için öteki olmayı” kabul edemeyenim..
Bunu yapan ne diye merak ettiyseniz, bunu yapan zihnimiz.. Farklılıkları görüp, riskli bulan, bizi hayatta tutmak için çeşitli yollar bulan, her şey ve herkes bana benzerse kendimi güvende hissederim diyen zihnimiz..
Bununla beraber, insan dediğimiz varlık sadece zihninden ibaret değil ki? Neyin benim için gerçekten risk oluşturduğunu fark edersem, farklılıkları kabul edebilirsem ve farklı olmanın risk olmadığını bilinçli zihnimle belirleyebilirsem ve dahi bu farklılıkları, çeşitlilik olarak değerlendirebilirsem hayat bayram olmasa bile iç dünyamda bir barış, dış dünyamda bir huzur havası esmez mi? Uyuşmazlıklar uzlaşmaya dönüşmez mi?
Benden farklı düşünenin, düşüncesinin ardındaki değerlerini merak etsem; bu insanı böyle düşünmeye, davranmaya yönlendiren motivasyon neler olabilir diye meraklanıp sorsam, karşımdakini sorgulamak yargılamak yerine anlamaya odağımı koysam, karşımdakiyle söz düellosuna girmek yerine onu bağlantı dansına kaldırsam hayatın halleriyle de dans etmiş olmaz mıyım?
Tek bir türün olmadığı dünyada, tek bir düşünce biçiminin olmayacağını, mevzunun haklılık ve haksızlığın ötesinde olduğunu, kalpten hakiki muhabbetlerin günümüzün en büyük özlemlerinden olduğunu anlamak ve bu bilinçle kalpten kalbe bağ kurmak hayatın halleriyle halleşmemizi kolaylaştırmaz mı?
Benim deneyimimde, kolaylaştırıyor. Benden farklı düşünen birine, “Yok artık, ne alakası var?” demek yerine, merakla ve anlamak niyetiyle sorduğum bir soru, davranışının ardındaki motivasyona yönelmem o kişiyle aramdaki bağı destekliyor, güçlendiriyor.
Yargılarını bir yana bırakıp, karşındakine merakla yönelmeye, haliyle bağ kurmayı denemeye ve hayatın başına getirdikleriyle de bu şekilde halleşmeye ne dersin?
İstemediğin bir şeyle karşılaştığında söylenmek yerine; duygularının, ihtiyaçlarının sorumluluğunu alıp kendini dürüstlükle ifade etmeyi denemeye, başka türlü tanıştığınla başka türlü bağ kurmayı denemeye, hayatın hallerinden bu şekilde geçmeye ne dersin?
Elini kalbine koyup biraz düşünmek, başka türlü tanışmak ve başka türlü bağ kurmayı deneyimlemek nasıl olur; gözünde canlandırmak, içinden gelenleri yazmak, paylaşmak ister misin?
Sevgi ve dostlukla...
YORUMLAR