Anne sütü, yeni doğanın beslenmesinde en ideal, özgün ve yaşayan doğal bir besin kaynağı olarak kabul edilir. Anne sütü; bebeğinizin gelişmesi, sağlığının korunması ve sürdürülmesi için son derece önemli ve ulaşılabilirliği kolaydır. Bebeklerinize, doğumdan sonra ilk 6 ay süresince sadece anne sütü vermeniz ve 2 yaşına kadar emzirmeye devam etmeniz önerilir. Anne sütü içeriğinde yer alan proteinler sayesinde bebeğin 6. aya kadar ihtiyacı olan proteinleri tek başına sağlar, ek bir gıda vermeniz gerekmez. Anne sütünde yağda ve suda eriyen A vitamini, B6 vitamini, C vitamini, D vitamini gibi vitaminler bulunur. Bu vitaminlerin yanı sıra kalsiyum, sodyum, potasyum gibi farklı mineraller de yer alır. Anne sütünün önemini sıralayacak olursak;


Anne sütü ile beslenme, bebeklerin bağırsak gelişimini kolaylaştırır.

Emzirme anne ve bebek ilişkisini güçlendirir, anne-bebek bağını arttırır.

Anne sütünün içeriğinde bulunan çeşitli antikorlar, bebeğin antikorlara tepkisini ve aşılara verdiği cevabı artırır.

Emziren annelerde, vücut kalsiyumu daha verimli şekilde emer ve osteoporoz riskini azaltır.

Anne sütünün; meme kanseri riskinin yanında over ve endometriyal kanser riskini de azalttığına yönelik çalışmalar mevcuttur.

Anne sütünün sindirimi kolaydır. Anne sütü ile beslenen bebeklerin gaz sancıları daha az olur.

Anne sütü ile beslenen bebeklerde pnömoni, orta kulak iltihabı, menenjit, diyare gibi bulaşıcı hastalıklar daha az görülür.

Emziren annelerde salgınan oksitosin hormonu sayesinde doğum sonrası kanama riski azalır.

Anne sütü çocukluk çağı lösemileri gibi bazı kanserlere, alerjik hastalıklar gibi pek çok kronik hastalıklara karşı koruma sağlar.

Anne sütünün daha az yağ ve kalorili olması sebebiyle; bebeği obeziteden korur.

Anne sütü içerdiği mineral ve vitaminler; bebeklerin bilişsel gelişiminde önemli ölçüde iyileşme sağlar.

Anne sütü ani bebek ölümlerini azaltmaktadır.

Anne sütünün bireysel sağlık yararlarının yanı sıra önemli sosyal ve ekonomik yararları vardır. Anne sütü ile beslenme ekonomiktir.


Anne sütünün artırmaya yönelik çeşitli inanışlar ve yöntemler mevcuttur. Bazı anneler sütlerinin yetersiz olduğunu düşünerek, bebeklerini daha çok emzirebilmek için sütlerini artırmak amacıyla çeşitli geleneksel yöntemlere başvurur. Daha çok yiyecek ve içecek tüketimi sonucunda ise bu durum annelerde istenmeyen kilo artışına sebep olur. Oysa yapılmış araştırmalar doğum yapmış kadınların %95-99’unun bebeğini besleyecek kadar süt üretimine sahip olduğunu açıklayan çalışmalar mevcuttur. Laktasyon sürecinin başlamasında ve sürdürülmesinde en önemli faktörler;


Anne ve bebeğin tensel temasın sağlanması,

Doğumdan sonraki ilk yarım saat içerisinde emzirmenin başlanması,

Bebeğin sık sık emzirilmesi,

Emziren annenin bol su içmesi,

Emziren annenin sıvı besinler tüketmesi ve proteinden zengin beslenmesi,

Emziren annenin yeterli istirahat sağlayıp uykusunu alabilmesi,

Doğru emzirme pozisyonunu kullanması ve stresten uzak olması anne sütünü arttıran faktörlerdir.

Anne sütünü arttırmak için çeşitli alternatif yöntemler ve inanışlarda vardır. Bu yöntemler;

Fiziksel; pompalama, meme ucu masajı ve kompresyon, sıcak uygulama, akupunktur, akupresure gibi

Mental; hipnoz, gevşeme egzersizleri, nefes egzersizi, yoga, müzik terapi gibi

Geleneksel; malt içecekler, rezene çayı, zencefil, ısırgan otu, tatlı içecekler gibi birçok tamamlayıcı tedaviyi içermektedir.


Anne sütünün kalitesini düşüren besinlerden bahsedecek olursak; baklagillerden, karnabahar, lahana, brokoli, acılı ve baharatlı yemeklerden, süt ve süt ürünlerinden ve de son olarak kafeinli içecekleri (kola, çay, kahve gibi) içmekten sakınmalı, kahveyi 2 fincan ile sınırlamalı, alkolden uzak durmalıyız.


Sevgiyle, sağlıcakla kalın…



YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.