Kaynanam evliliğimizi yıkıyor
Merhaba Yeşim Hanım, 7 aylık gelinim. Eşimin ailesi ile aynı evde oturuyoruz, dublex bir ev. Düğünümüz çok kavgalı geçti. Kayınvalidem, ailemden helallik istemeden götürdü beni, izin vermedi. En ufak bir kusurumda kocama şikayet ediyordu; kayınbabam, görümcem dahi. Ne yaptıysam onların istediği gibi yapamadım, mutlu edemedim. 3 ay boyunca sustum, bir şey demedim. Eşimi doldurdukları için eşim ile tartışıyorduk ve eşim şiddet uyguladı bana. İlk zamanlar bana bağırırken gözleri doluyordu, ağlıyordu, artık öyle olmuyor. Bana “Senden soğudum. Senden bıktım” diyor. Görümcem bana bağırıyor. Her türlü haklı çıkıyorlar, beni görmemezlikten geliyorlardı ve ben evi aratmak istedim. Eşim bana hakaret etti. Beni gece 11’de evden kovdular, kocam da kovdu. Kendisinden şikayetçi oldum. Boşanma davasını açtım. Ne yazık ki onu çok seviyorum. Kendisi de bana pişman olduğunu söyledi. Ne yapacağım bilmiyorum. Ailem arkamda. Kafam çok karışık, doğru bir şey düşünüp de karar veremiyorum.
Yeşim Tijen’in cevabı:
Yağmurlu kapalı bir havanın hüküm sürdüğü İstanbul’dan hepinize merhaba, sevgili okurlarım. Her zamanki gibi radyom açık. Çalan şarkılar bana yazarken eşlik ediyor. Kahvem masanın üzerinde, sizlere yazımı hazırlıyorum. Bugün cevabımız, genç bir gelinimize. Gönlü kırık bir gelinimiz var. Hak ettiği sevgiyi bulamamış ama kendisi akıllı bir genç kadın. Şimdi kelimelerimle ona sesleneceğim.
Bir yuvanın yıkılmasına sebep olan kayınvalide, kayınpeder ve görümce bu durumun günahını nasıl taşıyacaklar? Oğullarının yüzüne nasıl bakacaklar? Utanmayacaklar mı? İnanın, merak ediyorum. Bugün sessiz kalınan bazı durumlarda kişiler yarın aynı şekilde sessiz kalmayabilir. Suçlamalar ve uzaklaşmalar yaşanabilir; sonrası kopuş. Hayat, yaşattıklarıyla insanın aklını başına getirir. Bazı insanın kendine ulaşmasının yolu yaşadıklarıyla yüzleşmesinden geçer. Yazdıklarınızı okuyunca, hele ki sizi gecenin bir saati kapının önüne koymaları, evimden eşinizin ailesinin üzerine yürüyesim geldi… Bu insanlar sizi sahipsiz mi sandılar? İyi ki bir aileniz var. Babalara bu konuda çok iş düşüyor. Babanın olmadığı durumda annenin arada kızlarının arkasında olduğunu sözleriyle, tavırlarıyla kibarca damat ve ailesine hissettirmesi gerekiyor ki düşünerek hareket etmek zorunda kalsınlar. Sahip çıkılan biriyle sahipsiz bırakılan biri aynı durumda olmaz. İnsan ailesine yeni gelmiş bir geline sevgiyle yaklaşmak zorundadır. Onu kendi evinize gelin olarak aldıysanız o evi benimsetmek, sevdirmek ailenin görevidir. Onun bu yeni aileye ve hayatına entegre olması hep sevgiden geçer. Sevgisizlikle olacaklar ancak bu yaşadıklarınız olur. Gözü görmez, yüreği hissetmez, elinden geleni ardına koymaz. İnsanın aklı almıyor. Kendi ailesinden biri olmuş gencecik bir kadını sürekli oğluna şikayet etmek, dövdürmek, bağırmak, çağırmak hem de görümceye varana kadar, bu hangi vicdana sığar? Bu ne hadsizlik! En sonunda gecenin bir yarısında koskoca yaşam tecrübesi olan kayınvalide, kayınpeder hangi hakla gelinini kapının önüne koyabilir? Kocası buna nasıl izin verebilir? Onlara nasıl “Bunu benim eşime yapamazsınız. Alır onu, ben de giderim!” diyemez? Eşinizin bu kadar ailesine karşı ağzının bağlı olmasının nedeni ne acaba? Yetiştirilişi mi? Çocukluktan beri üzerinde oluşturulan baskı mı? Madden onlara bağımlılığı mı? İnsan bir sürü sormak istiyor. Her ne olursa olsun eşiniz burada çok hatalı, affedilecek gibi değil ama mailde yazdığınız bir cümle beni etkiledi; gözleri dolu dolu size bağırmak zorunda kalışını yazmışsınız. Burada bir çaresizlik ve sevgi gördüm, üzüldüm. Eminim o da sizi çok seviyor. Yaşının genç olması, yaşama karşı tecrübesizliğini hafifletici sebep olarak sayıp zor da olsa onu affetmeye çalışabiliriz. O kendisini koruyamamış demek ki, sizi nasıl koruyacak?
Ailesine gelince, onları affedemeyiz. Şimdiden sonrasında onlar kara kara düşüneceklerdir. Oğullarını kaybedecekler. Çünkü eşiniz her şeyi kendi içinde sorgulayacak, özellikle ailesini sorgulayacak. Bunları yapmak zorunda. Yoksa hayatında huzur bulamaz. Böylesi bir yaşamın içinde var olmadan yaşar.
Siz şimdiye kadar elinizden geleni yaptınız. Bu ne kadar rahatlatıcı bir durum... Sizlere hep söylemek istediğim budur. Gelinlerle ilgili yazdıklarıma bazılarınız karşı çıksanız da ben kendi doğrularımı yazmaya devam edeceğim. Soruların bana sorulduğu unutuluyor sanıyorum, ben kendi yorumlarımı yazıyorum. Yazılarımda kendi hayat felsefemi sizlerle paylaşıyorum. Şimdiye kadar hiçbir zararını görmedim. Bence bu her şeye değer. Bazı insanlar birisi için fedakarlık yapınca kişiliğinden eksileceğini sanıyor. Öyle ki en ufak şeyleri abartıp boşanmaya çalışanlar var. Fedakarlık yapmayacaksa kişi niye evlenir? Evlilik fedakarlık ister. Doğru olan, her zaman için insan ilişkilerinde fedakarca bir yaklaşımdır, vicdanen rahat olursunuz. Sonrasında bir “keşke”niz olmaz. Kimse aptallık boyutunda iyi niyet göstermemeli tabii ki. Elinden geleni yapmak, ancak akıllı insanın tavrıdır. “Ben” diye yaklaşmayıp “biz” diye yaklaşıp hala güzel bir iletişim yaşanamıyorsa bu size o kişiden uzaklaşma hakkını verecektir. İşte o zaman haklı ve huzurlusunuzdur. Daha ne olsun! İnsan olabilmenin huzurunu yaşıyorsunuz.
Tekrar size dönersek; şimdiye kadar hep siz acı çekmiş, üzülmüşsünüz, bundan sonra üzülmek yok, yavrum. Şimdi onlara kimin güçlü olduğunu ailenizle beraber gösterme zamanı! Babanız tavrını ortaya koyacak, anneniz daha biraz yumuşak tutum içinde olmalı ki eşinizin cesareti kırılmasın, güç bulsun. Eşiniz sizle iletişim kurmak istediğinizde babanızın onunla konuşmak istediğini söyleyin. O zaman babanız ve siz şartlarınızı ortaya koymalısınız. Kozlar artık sizin elinizde olduğundan babanız ayrı evde oturmanızı, size sahip çıkmasını, ailesinin sizden uzak durmasını şart koşsun. Bunları gerçekten yapacağına inandığınızda bu mahkemeden vazgeçebilirsiniz. Bir süre bu mahkemenin varlığıyla korksun. Eşinizi çok sevmeniz kadar normal bir şey yok ki, sevgili okurum. Eşiniz o. Size karşı hataları olmuş, affetmeniz onun bundan sonraki tutumuyla olacak. Her şey unutulur, iki tatlı dil ile insan her şeyi unutur. Bunlar affedilmeyecek şeyler değil, yeter ki niyetler iyi olsun ama eşinize şunu söyleyin; söylediğiniz ya da yaptığınız doğruysa saygı çerçevesinde herkesin karşısındakine karşı gelme hakkı vardır. Bu kadar cesaretsiz olmasın yoksa hayatta hiçbir zaman, hiçbir konuda başarılı olmayacaktır. Anne, baba Allah değil. İnsan bir tek Allah’a karşı gelemez, değil mi? Hem bakın, her şerde bir hayır vardır, derler.
Sevgili yavrum, bu yaşadıklarınızla umarım güzel günlere çıkarsınız. Bu durumunuz artık sizi bir çıkışa getirmiş. Siz bakalım hangi yola gideceksiniz? Kocanıza mı gideceksiniz yoksa ailenizle mi kalacaksınız? Eğer eşiniz olumlu şekilde hareket etmeye devam ederse önce ortada durun, hareketlerine, konuşmalarına bakın, sonra siz de olumlu yaklaşmaya çalışırsınız. Bir süre ailenizle kalmaya devam edin. Eşinizin tavırlarını görün, ne kadar yanınızda? Neler yapmak için çabalıyor? Siz evliliğinizi ve kendi geleceğinizi kazanmak adına bir işe girip çalışmalısınız. İki kişi çalışınca ailesine söz de düşmemiş olur. Kendinizi ortaya çıkaracak olan, siz ikinizsiniz. Bir kadın mutlaka çalışmalı, kendi ayaklarının üzerinde durmalı. Bir kadın için en büyük güvence kendi gelirinin olmasıdır. Artık geleceğin teminatı kendinizsiniz. O da ancak çalışmayla olur. Bunları görmeniz gerekiyor. İnsan yaşadıkları karşısında gösterdiği tavırlarla kendisini tanıyor; doğruyu, yanlışı fark ediyor.
Şimdi eşinizde bu olaylarda kendi eksikliklerini görecek. İnşallah bundan sonra evli bir erkeğin sorumluluğu içinde olacak. Size sahip çıkan, önceliği eşi olan bir dik bir duruş sergileyecek.
Eğer bir araya gelmeye karar verirseniz kendisinden iyice emin olmadan çocuk yapmamanızı önereceğim. Önce güveninizi kazansın. Ailesiyle sizin aranızda nasıl bir çizgi çizecek? Bunları gördükten sonra kalbiniz çok kırık olsa da size uzattığı eli tutup ona bir şans verin, derim yavrum. Korkmayın, göze almak zorundasınız. Evliliklerde eşler çok büyük hatalar yapmadıkları sürece bir şansı hak ederler. Diğer yandan, kayınvalidenizin Allah kalbine sevgi versin, diliyorum. Bu dünyada bırakacağımız tek şey iyiliğimiz, güzelliğimiz, yaptıklarımız; bunları unutmuş. Güzel günlerin sizlerle olması dileğiyle…
Sevgiler sevgili okurlarım...
YORUMLAR