Eşimin ailesi bana çok fazla karışıyor
Merhaba Yeşim Hanım,
Sizinle paylaşacağım konu birçok insanın yaşadığı sıkıntı aslında. Eşime evlenmeden önce bazı şartlar söylemiştim. Mesela, "biz evlenirken ailelerin karışmaması gerekiyor" gibi. "Bu şartlar senin için uygunsa evlenelim yoksa ben bu tarz fazla müdahalelere sıcak bakmıyorum" demiştim. O da "Asla bir şey olmaz, annem, babam çok iyidir. Ben konuştum, sıkıntı olmayacak" vs şeklinde bana net konuştuğu için evlendik. Biz evlenirken eşimin ailesi her şeye karıştı ve benim çok fazla psikolojim bozuldu. Dört-beş ay evlendikten sonra psikolojik tedavi gördüm ve düzeldim. Bu esnada ailesi ile görüşmedim. Aile terapistimizin, ailesi ile görüşmememin evliliğimizi yıpratacağını söylemesi sebebiyle tekrar eşimin ailesi ile görüşmeye başladım. Fakat başlar başlamaz tekrar annesi aynı şekilde benim psikolojimi bozacak alttan alttan laf söylemeler vs başladı. İki sene sabrettim ve bir patlama yaşadım. Evde sinir krizi, ağlama nöbetleri vs şimdi tekrar kendileri ile görüşmüyorum. Eşim tüm bunları bildiği halde ailesine karşı hep sessiz kalıyor ve asla beni savunmuyor. Bana kalırsa bundan sonra bayramdan bayrama ziyaret dışında görüşmemek en doğrusu; tabii eşim her hafta 4-5 kere ailesi ile görüşüyor. Bu şekilde bir mesafe koymam sizce sakıncalı mı?
AYNA
Ben, ben diye ben mi oldun?
Kendini öyle çabuk nasıl buldun?
Ben, aynada gördüğün sen değil
Ben, kalptedir, görüntüde değil
Kendini öyle uzaklarda arama
Tüm canlıları sevmekte ara
Yüreğine sor o gösterir yolu sana
Dokun, korkma
Yaratılan her canlıyı sev ve bağışla
Özgürleşecek ruhun sen bağışladıkça
Ufacık bir adım at sevgiden yana
O adımlar büyür nasılsa
Hisset sevginin ve affetmenin gücünü
Nasıl büyüyor ruhun baksana
Varoluş bir hazinedir
Hazineler insanın dışında değil içindedir
Bilsen ki yaşamı güzel yapmak insanın elindedir
Olumlu düşüncelerle hayata bakınca
İşte bu olumlamalarla ulaşırsın ancak sana
Şimdi bir daha bak aynaya
Bu anlattıklarım hikaye gelmesin sana
Anlamak için bir de akıl gerekir sana
Yeşim Tijen
Şiirimi okudunuz mu sevgili okurum? Size cevabımı aslında şiirimle verdim. Ne dedim? İnsanın yaşamını güzel yapmak elindedir. Gerçekten de öyle, elindekilerin kıymetini bilmek ve her şeye hakkını vermekle sorunlar çözülmeye başlar ama gelin görün ki siz "gelin" sıfatına hakkını vermemekte direnmişsiniz. Anneleri, çocuklarını büyütürken gözünün içine bakıyor. "Bana karışılmasın, ailesiyle de görüşmeyelim" diyorsanız siz kimsesi olmayan biriyle evlenmeliydiniz. O zaman kimse size karışmazdı. Böylece siz de rahatsızlıklar yaşamazdınız. Aile olmak demek birbirine gerektiğinde karışmak demektir. Siz bir ailede büyümediniz mi? Anneniz size karışmıyor mu? "Kızım neredesin? Ne yapıyorsun? Şöyle yap, böyle yap" demiyor mu? Fikirlerinden faydalanmıyor musunuz? Her şeyi bilecek yaşam tecrübesine mi sahipsiniz? 56 yaşındayım. Benim annem hala bana karışıyor. Bazen sıkılsam da söylediklerinden rahatsız olsam da onu dinlemeye çalışıyorum. Çünkü o benim annem, bana karışmaya hakkı var. Kayınvalideler farklı mı? Adları çıkmış dokuza, inmez sekize misali olsa da onların çoğu, annelik ruhunu gelinleri için de taşırlar ama her şey karşılıklıdır. Kayınvalideler, eğer davranışlarında iyi niyet varsa, sevgiyle yaklaşmasını biliyorsa, gerçekten anne olmasa bile yarı annedir. Karışması, düşündüğündendir. Bu karışmalara sinirlenmek yerine hoşgörüyle bakmayı öğrenmelisiniz. Kendinizi, düşüncelerinizi, insanlara yaklaşımınızı geç olmadan yeniden dizayn etmelisiniz. Yaşadıklarınıza tahammül etmeyi hoşgörüyle bakmayı bilmelisiniz. Bilmezseniz, yaşamınız size de çevrenizdekilere de zehir olur.
İnsan eskiden yaşamı yaşadıkça öğreniyordu. Aslında yine bir parça öyle ama şimdi sizlerin şansı internet var. Her bilgiye kolayca ulaşıp yaşamadan da yaşanabilecekleri kestirebiliyorsunuz. Bu büyük bir nimet. O zaman bu inat niye? Neden yüreğinizde sevgi yeşertmeye karşısınız? Sevginin yeşerdiği her kalp insanı güzelleştirir. Gördüğümüz, duyduğumuz veya birebir yaşadığımız kötülüklere inat iyi niyet ve sevgiyle, hoşgörüyle hayatı yaşamalı, empati yapmayı bilmeli diyorum. Ne güzeldir hoşgörü, iyi niyet; her şeyin altında bir art niyet aramamak, sevgi dolu bir yürekle karşısındakine bakabilmek…
Sizlere bugün de benim kayınvalideliğimden bir kesiti aktarayım. Bakın, ben nasıl kayınvalideyim... 5 sene önce oğlum evleniyordu, sevgili okurlar. Oğlum ve gelinim eşya alma telaşındaydılar. Koltuk takımı alacaklardı, bana fikrimi sordular. Anne hangisi olsun ne dersin dediler. Ben de karışmak istemiyor havalarında ama bal gibi karışan bir cümleyle onlara cevap verdim: “Siz bilirsiniz çocuklar ama yeşil koltuklar olsun. Yeşil koltuk takımı güzel, onu alın.” "Siz bilirsiniz ama şu olsun" demem bütün ailenin kahkahalarına neden oldu. Sonrasında bu sözümle çocuklarım beni hep vurdu. Hala bana sorarlar gerektiğinde, ben de "siz bilirsiniz ama şu olsun" demeye devam ederim. Diyeceğim, büyükler illa karışabiliyor, bunun noktasını koyacak kişi siz ve eşiniz. Onlar siz fikirlerini sormadan müdahale ettiklerinde sıcak bir tavırla kayınvalidenizin elini tutup "Annecim, sizin kırılmanızı hiç istemem ama biz bunun böyle olmasını istiyoruz, diyebilirsiniz. Bu ne güzel bir yaklaşımdır! Hem saygı duyulmayı bekleyen hem de saygısını, sevgisini ileten bir yaklaşım. Bunu yapmak bu kadar mı zor? Bu karışımlar dozunda olduğu ve hoşgörüyle karşılandığı sürece aile olabilmek demektir. Yoksa gelin değil, el olursunuz.
Bizim kendi kendimize koyduğumuz sınırlar, “ben yapamam, ben yaparım” düşünceleri, inançlarımız işte bu inandığınız. "Ben bana karışılmasına dayanamam" diyorsunuz ya dayanırsınız, sevgili okurum, isterseniz bal gibi dayanırsınız. Eşinizi, onunla evli olmayı seviyorsanız dayanmalısınız. Sizin içini varlığınızla doldurmanız gereken bir gelin imajınız var. Onun içini boş bırakıyorsunuz anladığım kadarıyla. Neden insanlara emek vermekten kaçıyorsunuz? Emeksiz bir yere varılmaz, ne sevgide ne iş hayatında; yaşamın hiçbir yerinde…
Bazı insanlar, olmadıkları bir şeyleri olmanın peşinde koşarlar, olması gerekene direnirler sizin gibi. Böyle olumsuz bir insan olmaya devam ederseniz ne olur? Eşinizin ailesine "bana karışmasınlar" diyerek siper ettiğiniz kalkanla karşı durmaya devam ederseniz o kalkan bir zaman sonra eşinizi de sizden uzaklaştırır. Günümüzdeki evlilikler mezara kadar değil, gittiği yere kadar. Gelin değil, el olduğunuzdan sizi tutacak, "gelinim" diyerek sahip çıkacak bir aile de olmadığından bir gün bu evliliğin bitme ihtimali olduğunu bilerek kendinize çeki düzen vermelisiniz. Sonra inanın çok pişman olursunuz. Yazdıklarımı anladığınızı umarak sizin elinizdeki o kalkanı artık onlara karşı tutmayacağınızı umuyorum.
Sevgiler benim sevgili okurlarım…
YORUMLAR