Çocuklar nasıl öğrenir?
Çocuğunun dilinden anlayan annenin en büyük silahı olan gözlem becerisi Montessori metodunun da özünü oluşturur.
Çocuklar hakkında öğrendiği hemen her şeyi tarafsız, önyargısız, beklentilerle sınırlanmayan gözlemlerine borçlu olan Maria Monessori bu sayede çocukların gelişim ihtiyaçlarını kavramış ve bu gelişimi destekleyecek uygulamaları tasarlamıştır. Bu uygulamaları sistemli olarak hayata geçirdiği ilk yer olan “Çocuklar Evi” aynı zamanda gözlemlerinin de en büyük kaynağıdır.
Çocuk gelişimine yönelik doğru uygulamaları oluşturabilmek için öncelikle çocuğun gelişim sürecinde öğrenmeyi nasıl yaşadığını anlamak gerekir. “Çocuklar Evi” gözlemleri Maria Montessori’nin öğrenmenin nasıl ve hangi koşullarda olduğunu keşfetmesini sağlamıştır.
Montessori bu sayede üç temel soruya yanıt bulmuştur: Çocuklar nasıl ve ne zaman konsantre olurlar? Nasıl bir öğrenme ortamı isterler? Nasıl öğrenirler?
Çocuklar nasıl ve ne zaman konsantre olurlar?
Gerçekten ilgi duydukları bir aktivite ile uğraşırken yüksek konsantrasyon gösterirler. Kimi zaman bu aktivite o kadar ilgilerini çeker ki onu bıkmadan defalarca tekrarlayabilirler. Çocuk bu derece kendini adayarak bir işle uğraşırken müdahale etmeksizin, ona istediği kadar zaman vermek keyifle öğrenmesini destekler.
Nasıl bir öğrenme ortamı isterler?
Çocuklar düzen isterler. Bu gereksinim erken çocukluk dönemindekiler için daha da belirgindir. Düzen onlar için bilinmezlikleri ortadan kaldırır ve kendilerini güvende hissetmelerini sağlar. Bu düzenin korunmasına şahsen katkıda bulunmak isterler. En sevdiği bebeğini yatağında her zaman durduğu yer yerine odasında başka bir yerde bulan 3 yaşındaki küçük kızın huysuzluğu, yemekte her zaman kullandığı yeşil kaşık yerine önüne başka kaşık konan küçük oğlanın hırçınlığı alıştıkları düzenin bozulmasından kaynaklanır. Düzen ihtiyacı yalnız evde değil, okulda da devam eder. Bu nedenle Montessori sınıflarında materyaller her zaman belirlenmiş bir düzen içinde bulunur. Çocuk belli bir aktiviteyi yapmak istediğinde onunla ilgili materyali nerede bulacağını bilir.
Çocuklar oyuncaklarla değil gerçek yaşam materyalleriyle öğrenmek isterler. Onlar için öğrenmenin önemli bir bölümü çok özendikleri büyüklerini taklid ederek gerçekleşir. Montessori sınıflarında gerçeğinin küçük bir replikası olan, çocukların rahatlıkla kullanabileceği ve tek başına taşıyabileceği boyuttaki materyaller onların evde ebeveynlerinden gördüklerini büyük bir heyecanla ve ciddiyetle taklit etmelerini kolaylaştırır.
Çocuklar karmaşa içinde, gürültülü ortamlarda değil, sakin, huzurlu ve sessiz ortamlarda öğrenmeyi isterler. Dikkatlerini dağıtacak uyaranlardan uzak ellerindeki aktiviteye odaklanarak o alandaki becerilerini mükemmelleştirmek isterler.
Çocuklar nasıl öğrenirler?
Kendi seçimleri olan aktivitelerde çalışmanın verdiği yüksek iç motivasyonla öğrenirler. İç motivasyon, azimli olmayı, azim de başarıyı getirir. Çocuklarda öğrenmenin gerçekleşmesi için bundan başka ödüle veya cezaya kesinlikle gerek olmaz.
Çocuklar kendi başlarına deneyimleyerek, deneyimleri süresince karşılarına çıkan engellere yaratıcı çözümler üreterek, hatalarını kendileri düzelterek öğrenirler. Gerçekten üstesinden gelemeyecekleri bir zorlukla karşılaşmadıkça onlara müdahale etmemek gerekir. Kendi başına tamamladığı her aktivite, çözdüğü her problem çocuğun özgüvenini daha da arttırır, onu bir sonraki aşamaya geçmeye heveslendirir. Kendisine müdahale edilmeyen bir ortamda öğrenen çocuk, aynı zamanda öğrenmeyi öğrenir. Okul öncesi dönemde bunu deneyimleme şansı okul yıllarında çocuğun kendi başına ders çalışabilen bir öğrenci olmasını sağlar.
Maria Montessori’nin gözlemleriyle keşfedilen çocukla ilgili bu gerçekler aynı zamanda gözlemi Montessori sınıf dinamiğinin de önemli bir parçası yapmıştır.
Bir Montessori öğretmeninin olmazsa olmaz becerisi sınıfındaki çocukların her birinin nasıl ve ne zaman konsantre olduğunu, hangi aktivitelere hazır olduğunu, gelişiminin hangi aşamasında olduğunu, desteğe ihtiyaç duyduğu anları onları düzenli olarak gözlemleyerek anlayabilmesidir. Montessori metodunu eşsiz kılan her çocuğun gelişim ihtiyacına bu derece duyarlı olması ve her birine bireysel gelişim fırsatı sunmasıdır.
YORUMLAR