Kaç öğün beslenilmeli?

Dün Instagram’da yaptığım bir paylaşımda, cümle arasında iki öğün beslendiğimi yazmıştım. Ne kadar çok şaşıran kişi oldu ve ben, gelen sorulardan bu konuda çok fazla kafa karışıklığı olduğunu fark ettim. En sevdiğim konulardan biri, anlatmaya başlıyorum. Kaç öğün beslenmeliyiz?


Bundan 5 sene önce bana biri kahvaltımı öğlen 12’de yapabileceğimi söyleseydi kahkahalarla gülerdim. Gerçek olamayacak kadar uzak bir ihtimaldi.


3 sene önce hastaneye, bir genel kontrole giderken, acıkmadığımı fark ettim ama hiç kondurmadım. Normalde benim için aç karna bir yere gidip arabayı park edip kan verene kadar geçen süre bir facia idi. Hipoglisemiden dolayı ellerim zangır zangır titrer, sinirden bir boğaya dönerdim. Arabayı otoparka park edeceğim süreye kadar hesaplar, kan vermeye en yakın zamanda uyanmaya çalışırdım. Arada geçen bu bir saat bile benim için dayanılmaz olurdu. Ben bu derece sabah açlığına dayanamayan biriydim. 3 sene önce yine bir gün kan vermeye giderken, savaş boyalarımı sürmüş, evden çıkmıştım. Hastaneye vardım, arabayı park ettim, doktorla konuştum, kan verdim ve hala normal insanlar gibi gülebiliyordum, konuşabiliyordum, tamamen normaldim. ‘’Hastayım herhalde’’ dedim çünkü bu benim için son derece olağan dışıydı.



O gün, bu halime çok şaşırdım ama yine de bir süre daha, uyanır uyanmaz, akşamdan hazırlamış olduğum kahvaltıma koşmaya devam ettim. O esnada sık sık Fasılalı-Aralıklı Oruç araştırıyordum. "Benim yapabilmem mümkün değil" derken bir gün içimden denemek geldi. ‘’Yapamazsam kahvaltımı istediğim saat ederim, ne olacak ki’’ dedim. İlk denediğim gün yine çok şaşırmıştım. 11’e kadar kahvaltı etmeden durabilmiştim. Bunu böyle 2-3 gün denedim ve gerçekten aç uyanmadığımı, şekerimin artık düşmediğini fark etmiş oldum. O kadar uzun senelerdir uyanır uyanmaz kahvaltı ediyordum ki, otomatik pilota bağlamışım. Vücudum ne hissediyor, gerçekten yemek yemek istiyor mu, istemiyor mu, hiç bakmamışım bile. Halbuki seneler içinde vücudum değişim göstermiş ama ben fark etmemişim.


Bazen düşünmeden, görev gibi, saati geldi diye yemek yiyoruz. Halbuki şöyle bir gerçek var: Nasıl hepimizin parmak izi farklı ise, hepimizin vücut istekleri ve alışkanlıkları da farklı. Bir kişiye 2 ana öğün iyi gelebilir, diğer kişiye küçük küçük, sık sık yemek. Hatta, insanın kendi içinde bile günü gününü tutmaz. Bir gün 2 ana öğün yeterken, bir gün 3 ana öğün bile yetmez. Bunda mevsimin, psikolojinin, stresin, yediklerimizin tok tutma süresinin, hepsinin etkisi vardır. Örneğin, ben 3 sene öncesine kadar 5 öğün yerken şimdi 2 öğüne düştüm ama bu demek değil ki 2 sene sonra hala böyle devam edebileceğim. Vücudumuzu dinleyip, isteklerine göre beslenmemizi şekillendirmek en doğrusu.


Bir çok beslenme akımı var, her yerde farklı bilgiler yazıyor. Kimi "tek öğün beslenme iyi" diyor, kimi 16 saat açlık, kimi "8 saatte bir ye" diyor, kimi de 3 ana, 3 ara öğün diyor. Parmak izi farklı olan milyarlarca insanı 5-6 tane beslenme akımı içinde sınıflandırabilmek hiç kolay ve anlaşılabilir bir şey değil. Herkesin yaşamı, çalışma saatleri, dinlenme saatleri, alışkanlıkları farklı. Benim sizlerden ricam, bedeninizi dinlemeniz. Ne kadar yemekle doyduğunuzu, hangi saatlerde acıktığınızı fark etmeniz. Bunu fark ettiğinizde bedeninizin sizin için özel yazılmış şifresini çözeceksiniz ve hayat ondan sonra çok daha rahat ve özgür olacak.


Ben şu anda uyanınca aç olmadığımı fark ediyorum. Günümün tek filtre kahvesini sabah uyanınca içip, 11:30-12:00’ye kadar çok rahat sadece su, bazen de sebze suyu içerek çalışabiliyorum. Bu bana çok iyi geliyor. 12 gibi sağlam bir kahvaltı-öğlen birleşmiş öğün, 16:00 gibi bir meyve ile ara öğün ve 18:00-19:00 arasında da akşam yemeğimi yiyip dudaklarıma fermuarı çekiyorum. Çok uzun senelerdir ben akşam yemeğimi 18:30-19:00 civarında yerim. Karnım guruldayarak veya o hafiflik hissi ile uyumayı seviyorum. Yine hipoglisemimin çok aktif olduğu zamanlarda 21:00 civarında acıkıyordum. O zaman bir kase yoğurt yerdim ama artık o saatte de acıkmıyorum. İnanın, vücut alışıyor. Bu şekilde insülin direncim sıfırlandı ve hipoglisemim zaten hiç kalmadı.


Bu düzen tabii ki hafta sonlarında değişiyor. "Bunu yapacağım!" diye kendimi sosyal hayattan kısıtlamıyorum ama vücudumun isteklerini ve sınırlarını biliyorum. Hafta sonu tatil kahvaltılarını, tam acıkmış olmasam da eşimle, ailemle ediyorum. Bu günlerde öğün sayısı üçe de çıkabiliyor ama dengeli olduktan sonra bunu kendime sorun etmiyorum. Sadece keyfini çıkartıyorum.


İnsan bedeni ve ruh hali çok değişken. Günü gününe veya saati saatine bile uymaz, bırakın bir beslenme kalıbına sığsın... İmkansız...


Bu yüzden kendimizi strese sokmadan, ‘’Şu saatlerde yemek yemem lazım’’ veya ‘’Şu kadar saat aç kalmalıyım’’ demeden, öncelikle bedenimizden gelen sinyalleri dinleyerek, bize söylemek istediklerini anlarsak, yani moda tanımı ile ‘’Farkındalıkla beslenme’’ yaparsak, beslenmede mutluluk bizim...


Beslenme mecburiyetler değil, tadını çıkartabildiğimiz özgürlük alanları olmalıdır.


Herkese sağlıklı, mutlu ve şekersiz günler dilerim.

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Bende 12 lere kadar acikmadan durabiliyor ve 18: 30 da aksam yemegi yiyerek gunu 2 ogunde bitirebiliyorum ama sorunum şu ben sizin gibi ağzima fermuar çekemiyorum.Az önce saat 01:20 ama bir muz ve nutella yedim mesela.Kilom 60 boyum 168cm.Aksam tatli krizzleti nasil asilir????
    CEVAPLA
  • Misafir Çok beğendim. Emeğinize sağlık .Kesinlikle çok doğru tespitler herkesin bünyesi farklidir
    CEVAPLA
  • Misafir Sema hanim size katiliyorum bende bir hpoglisimi hastasıydim. 2 öğün beslenmeye baslayinca hpoglisimi den kurtuldum geceleri daha rahat uyuyorum
    CEVAPLA
  • Misafir Çok teşekkürler çok faydalı oldu ..kalıplar herkeze uymuyor..bedene sorma işini bende yeni öğrendim ..
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.