Herkes her şeyi amma da çok biliyor

Herkes, her şeyi senden benden daha iyi biliyor.


Hangi konuyla ilgili bir şey anlatsan “Bence” diye başlayan sözler havada uçuyor. Farklı meslek gruplarından insanlar sana işinle ilgili ahkam keserken diğer yandan evinle ilgili bir şey anlattığında, hooop, o konunun uzmanı oluyorlar. Evindeki çiçekten tut, giydiğin kıyafete kadar sen en az bilensin…


Bunu en çok lohusalık döneminde yaşadım sanıyordum meğer devam ediyormuş. Bir kesim var ki sen ne yaparsan yap, yaranman, yaptığını onaylamaları, kusur görmemeleri imkansız. Eskiden mücadele ederdim, şimdi bıraktım gitti. Çünkü amaçları eleştirmek. Bir şeyin en kralını da yapsan, zirveye de çıksan, en doğruya sen imza atsan da yok, olmuyor. Beğenilmiyor. Beğenilse de söylenmiyor. Kimse kimseye güzel bir şeyler söylemek istemiyor.


Her şeyi bilenler ikiye ayrılıyor:


1) Gerçekten öyle olduğunu sananlar

Bu tipler hayat hakkında çok şey bildiklerini zannederler. Herkese akıl verip, onun sözünden çıkılmasın isterler. En iyi doktorları da o tanır, en iyi tarifleri de o bilir, en iyi anne odur, en iyi eş odur, en iyi ev kadını – iş kadını odur. Mükemmel hisseder kendini. Emir kipiyle konuşmayı sever, tavsiye vermek yerine sadece onun söylediğinin yapılmasını ister. “Sen bilirsin” demez. Diyemez, çünkü her şeyi kendi bilir.


2) Kusur bulmaya çalışanlar

Senin yaptıklarını beğenseler de kusur bulmak isterler. Amaç, kendilerini rahatlatmak. Her insanın kusuru olduğunu kabul etmez, kendi hatalarıyla barışamazlar. O yüzden sende de sürekli hata ararlar. Bulduklarında pek bir mutlu olurlar. Bulmadıklarında da varmış gibi davranırlar. “Öyle yazı mı olur? Öyle salon mu olur? Öyle yemek mi olur? Öyle oyun mu olur?” En bildikleri şey her ne ise ondan yola çıkıp kendi doğrularına götürmeye çalışırlar.


Aslında ikisini ayırt etmek kolay, ancak gerek yok diye düşünüyorum. Eskiden ağız dalaşına girerdim, sonuna kadar mücadele ederdim kendi doğrumu anlatabilmek, bu yaptığımın benim doğrum olduğunu kabul ettirebilmek için.


Sonra… Vazgeçtim. “Tabii, tabii” deyip geçiyorum. O beni mutsuz ettiğini ya da işte kendinin haklı olduğunu zannederek haz yaşıyor, ben de yorulmuyorum. Laf anlatamayacağım kimseyle tartışmamaya karar vermek attığım doğru adımların başında geliyor sanırım. O konuşuyor, ben dinler gibi yapıyorum ve duymuyorum.


Sadece sosyal medyada bu tür yorumlar var sanılıyor ancak hayır, hayatın her alanında her gün karşılaşıyoruz biz fikirlerini sormadan “Bence şöyle yap” diyenlerle. İyi niyetle verilen tavsiye ile diğerini ayırmak zor değil.


Bazen "Hata bende mi acaba? Kimseye karışmıyorum..." diyorum. Bir gün deneyecektim, bana sürekli öğüt verenlere aynısını yapacaktım, sonra dedim “Ne gerek var?” Neden yorayım ki kendimi?


Onlar her şeyi bilsinler, ben “hiçbir şey bilmeden” yaşamaya devam edeyim…



YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Merhaba Şebnem hanım insanları rahatsız eden yada eleştirdikleri şeyleri aslında kendileriyle alakalı olduğunu düşünüyorum mesela siz çok aktifsiniz sosyalsiniz size eleştiren kişi de belki bunları yapmak istiyor olabilir fakat imkanları eş vermiyordur yada tembeldir uğraşmak istemiyordur çok takılm
    CEVAPLA
  • Misafir ???????? tam da öyle..????
    CEVAPLA
  • Misafir Özellikle sosyal medyada oluyor akım gibi bir şey galiba bu milletin evinin muhasebesinden tutta okul notlarını istediği üniversiteyi bile eleştirenler var neden mi çünkü kendileri ulaşamadıkları mertebeye her zaman çamur atarlar yenilgiyi kabul etmezler sarımtrak dişlerini fırçalamaktan aciz insanlar maalesef istediği gibi sağa sola çamur atabiliyor fazla takmamak lazım.
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.