Ne söylediğinize dikkat çünkü gerçek oluyor!

İnsan yaşamını sözleriyle kurar.


Çünkü söz, insanın tanrısal varlığına gönderilen bir emirdir.


Sözlerin mucize yaratıcı etkileri, insan bilincinin işleyiş biçimini kavradığımızda normal etkilere dönüşür.


Başkasından duyduğunuz ya da sizin kullandığınız sözlerin içerdikleri anlamların, bir süre sonra mutlaka ifadesini bulacağından emin olmalısınız.

Bu yüzden, neredeyse yeniden konuşmayı öğreniyor gibi sözcüklerin kullanımı konusunda güçlü bir bilinçlenmeye ihtiyaç vardır.


Kendi hakkınızda ya da başkaları hakkında kullandığınız yargıların ya da hayat hakkında ve hayatın kavramlarıyla ilgili sözcüklerin, ulaşmak istediğimiz sonuçlara bizi götürecek biçimde yeniden kurgulanması, sonuçları hemen alınabilecek kolaylıklar sağlar bize…


Bu yüzden kendi hakkımızda kullandığımız etiketlemelere çok dikkat etmeliyiz.


Örneğin “Ben çok sakarım” etiketlemesi...


Böyle durumlarda kişiler sakar olduklarını gözlemleyerek, bunun böyle olduğunu ifade ettiklerini sanırlar. Oysa onlar, önce sakar olduklarına inanmış, sonra sakarlıklar yapmış, ardından da bunu, bir olayı nakleden insanlar gibi dile getirmişlerdir.


Süreci tersine çevirmek elimizdedir. Dikkatli ve dengeli bir insan olduğumuzu ifade etmek, sonunda bizi gerçekten de öyle yapacaktır. Bu, bir tür “Kendi kendini gerçekleştiren kehanet” durumudur.


Ya da sıkça yaptığımız genellemeler gibi “Hayat çok zor” dediğinizde, hayatı, kendi görmek istediğiniz biçimde, kendiniz için anlamlandırmış olursunuz.


Kuantum alanında bu, sizin için hayatın artık bu anlam doğrultusunda süreceği şeklinde bir oluşumun emrini göndermek demektir.


Nitekim bu yüzden, aynı fiziki şartlar karşısında insanlar farklı tepkiler verebiliyorlar.


Örneğin bir deprem sırasında kimi korkudan baygınlık geçirirken, kimi sakince beklemektedir.


İşleri birden kötüleşen, malını satamayan bir tüccar, birden bire büyük bir umutsuzluğa kapılıp intihar ederken, diğeri soğukkanlılıkla bir plan yapıp, bu işten kurtulmanın çarelerini arayabiliyor. Bu ikisi arasındaki farkı oluşturan neden, kişinin o konudaki inancıdır.


Bazen de konuşmalarımızda kendi kendimize koyduğumuz sınırlamaları ifade ederiz.


“Benden artık geçti” ya da “Daha fazla kazanamam” bazen de “Bu memlekette iş yapılmaz” deriz.

Böylece seçimlerimizi ve tabii ki sonuçları da belirlemiş oluruz.


Sınırlamalar her konuda olabilir. Zamanla ilgili sınırlamalar, yaşla ilgili olanlar, fiziksel koşullarla ilgili olanlar ve diğerleri…


Kuantum düşünce, hedeflere uygun konuşma biçimleri oluşturma konusunda, detaylı çalışmalar yapma esasına dayanır.


Korkularınızı ifade ettiğinizde, istemeden onların gerçekleşmesi yönünde bir işlemi başlatmış olursunuz.


Temenni bildiren “Olsa, bilse, yapsa” gibi istekler bu yüzden sadece temenni olarak kalırlar.


Ya da isteğinizi “cek, cak” gibi belirsiz bir geleceğe transfer ettiğinizde, bu, onun hiçbir zaman gerçekleşmeyeceği anlamına gelir.


Ya da tersine durum sözcükleri kullanarak, oluşturmak istediğiniz sonucu imkânsızlaştırmış olursunuz. “Artık korkmuyorum” gibi...


Oysa kullanmanız gereken cümle “her zaman güvendeyim” olmalıdır.


Ne söylediğinize dikkat, çünkü onlar gerçek oluyor!

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.